BÖLÜM 5: HOŞ GELDİN YAĞIZ!

445 291 4
                                    

BÖLÜM  5: Hoş geldin Yağız!

Aybüke’den                                                        12.08.2019–09.25
                                                                                    İzmir

Önde ben arkamda Yağız yemekhaneye girdiğimizde sanki bütün insanlar bize bakıyormuş gibi hissettim. Hâlbuki bize bakan sadece üç kişi vardı: Ece, Doruk ve Görkem.

Ece bana anlam veremeyen gözlerle bakarken, Görkem düşünceli gibiydi her zamanki gibi. Doruk’sa… Yine başıma bela olacak laflar arıyor gibi görünüyordu. Yüzündeki çarpık gülümseme bizim kızı tavlamışlar der gibiydi. Yağız’a dönüp elimle grup arkadaşlarımın oturduğu masayı gösterdim ve yavaş yavaş yürümeye başladım. Sanki idam edilecektim de o yüzden yavaş yavaş yürüyordum. Adımlarımı hızlandırdım, birkaç saniye sonra kendimi masanın yanında buldum. Arkamı dönüp arkadaşlarıma Yağız’ı işaret ettim ve söze girdim.

“Arkadaşlar, bu Yağız. Yeni gitaristimiz. Sabah karşılaştık, ben de onu burada yalnız bırakmak istemedim.”

Hepsinin bakışlarını tek tek inceledim ardından. Yağız endişeliydi, hatta elleri mi titriyor onun? Evet evet, elleri titriyor! Bu kadar endişelenmene gerek yok ki Yağız! Görkem’e baktığımda kaşlarını çatmıştı. Ama niye ki! Çok samimi bir kişilik var karşınızda. “Hmm, öyle mi düşünüyorsun Aybüş?” Sus sen, şimdi seninle uğraşamamam.
Görkem’in neye ya da kime kızdığını çözemesem de bakışlarımı kaçırıp Doruk’a baktım. Hayır ya! Geri zekâlı niye bakıyorsun ona! Doruk’un eceli olmak istemiyorum ki ben! Bu aptal gitarist karşımda çapkın çapkın gülüyor. Aptal! Geri zekâlı, manyak! Ruh hastası! Pislik! Bakışlarımı Doruk’tan da alıp Ece’ye döndüğümde onun yüzünde de anlam veremediğim bir bakış vardı. Sen âşık mı oldun, der gibi bakmıyordu. Hem dur aşk ne alaka şimdi? Bunu niye getirdin, der gibi hiç bakmıyordu. Nasıl bakıyorsun kızım sen öyle! Kaç yıllık arkadaşımsın sen, bakışlarını çözemiyorum. Ne biçim bakıyorsun kız ya! Düzgün bir bakış at ki anlayayım!

Baktım ki bu bakışmalar böyle devam edecek ve yanımda ezilmeye devam eden bir Yağız olacak, Görkem’e büyüklük etmesi için bir bakış attım. Bir merhaba de Görkem! Görkem, Görkemliğini yapsana! Allah aşkına hala tip tip bakıyor. Ama kızmış bir şeye. Neye kızdın sen Görkem, neye? Doruk’a mı yoksa? Ama benim bildiğim Görkem Doruk’a sinirlenmez ki! Ne oluyor bunlara böyle! Tamam anlaşıldı. Hayır, gelecek tek kişi Doruk. Doruk’a incelik etmesi için sayısız bakış attığım sırada Doruk üzerine alındı ve ayağa kalkıp elini uzattı.

“Ben Doruk. Memnun oldum Yağız.”

“Ben de.”

Yağız’la Doruk tokalaşırken bu sefer Ece ayağa kalktı ve o da elini uzattı.

“Ben de Ece. Memnun oldum Yağız.”

Doruk yerine oturduğunda Ece’yle Yağız tokalaşıyordu. Görkem’den ise hala tepki yok! Allah Allah noluyor buna şimdi! Görkem’e ayağa kalkıp ismini takdim etmesi için bakışlar atarken Görkem sonunda ayağa kalkmaya tenezzül etti ve elini uzattı.

“Ben de Görkem.”

Bu benim arkadaşım Görkem mi? Bu benim bildiğim Görkem mi? Bu buzdolabının teki! Görkem’in ikizi vardı da ben mi bilmiyordum acaba? Sen Görkem misin? Heyyo! Neyse sonra konuşursun Görkem’le Aybüke. Doruk iş sana düştü Oburiks’im benim. Yumuşat ortamı hadi!

“Otursana Yağız. Niye ayakta dikiliyorsun? Yemeyeceğiz seni merak etme.”

Aferin Doruk! Sana kocaman bir aferin! Normalde yeni tanıştığımız birine böyle söylese Doruk dayağımı yerdi ama şu an Görkem’de tık olmadığı için kızamam Doruk’a.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin