DOMİNO-2 BÖLÜM 12: BÜYÜK TESADÜF

4 3 0
                                    

BÖLÜM 12: Büyük tesadüf

Aybüke'den 05.10.2019–11.22 İstanbul

Ayakkabılarımın bağcıklarını açıp kapıdan içeri girdim. Ayakkabılarımı kenardaki ayakkabılığa bıraktıktan sonra kapıda sallanan anahtarımı alıp vestiyerin kancalarından birine astım. Kapıyı kapattıktan sonra ceketimi çıkardım. Ceketimi de anahtarımın yanına asarken içeriye seslendim.

"Naziko! Evde misin?"

Ses gelmemişti. Nazlı'nın evde olmadığı düşüncesine kapılmıştım. İçeriye doğru ilerledim. Oturma odasına girdiğimde Nazlı'yı göremedim. Nazlı'nın odasına gitmeye karar verdim. Odanın kapısı kapalıydı, içeri dalmak yerine kapıyı açıp kafamı uzatarak yatağının üzerinde oturan Nazlı'ya baktım. Mavi gitarı ellindeydi, kulağında siyah kulaklığı olduğu için benim geldiğimi duymamış veya fark etmemişti. Dikkat kesilip Nazlı'nın çaldığı şarkıyı dinledim. Kolpa'ya aitti, sevdiğim şarkılarından biriydi hem de.

"Of ki ne of bir daha of"
"Az daha dayan"
"Son bir dilek alacağım var"
"Kayıp giden yıldızlardan"
"Of ki ne of"
"Bir daha kim duyar sesimi"
"Ya bu kader baştan yazılsın ya da hayatın kendisi"
"Nasıl silinir ben bilemedim yüzümden yaşam izleri"
"Şimdi bana öyle bir şeyler"
"Söyle ki durup dururken"
"Tam hayattan vazgeçerken"
"Beni aşka inandır"
"Şimdi bana öyle bir..."

Nazlı beni gördüğünde kulağındaki kulaklığı çıkarıp gitarıyla birlikte yatağının üzerine koydu. Bana dikkatle bakıp "Gelsene!" dedi. Bakışlarımı ciddileştirip onunla tekrar aynı konuşmayı yapmak için adımlarımı yatağa yönelttim.

Tek bacağımı katlayarak Nazlı'nın yatağına oturduğumda bakışlarım hala Nazlı'nın kuzgun karası gözlerindeydi.
"Bir şey mi oldu?" dedi Nazlı bakışlarımdaki sert ifadeyi fark ettiğinde.

"Evet oldu!" dedim öfkeli bir sesle. Aslında böyle davranmak istemiyordum ama Doruk çok kötüydü. Nazlı'nın buna rağmen böyle yapması hiç hoşuma gitmiyordu. Provalardaki soğukluğa katlanamıyordum.

"Ne oldu?"

Nazlı'nın gözleri benim üzerimde dolaşmaya devam ederken gerçekten de bir şey anlamıyor gibiydi. Anlaşılan daha açık olmam gerekiyordu. Önceki seferlerdeki gibi...

"Neden hala inkâr ediyorsun Nazlı? Doruk gerçekten çok kötü! Biraz yumuşasan ne olur ki?"

"Hayır Aybüke," dedi Nazlı bıkkınlıkla. Bu konuşmayı hemen hemen her gün yapıyorduk. "daha sana kaç defa söyleyeceğim? Doruk dersini almadı henüz. Bu kaç oldu ya! Yeter! Benim de bardağım taştı. Benden bir şeyler saklamamayı öğrenmesi gerekiyor."

Nazlı ayağa kalktığında ben de ayaklandım. Bu seferki tartışmamız her zamankinden daha sert geçecek gibiydi.

"Bunu ona bu şekilde mi öğreteceksin? Peki, Doruk böyle olmasını istiyor mu?"

"İstiyor ya da istemiyor! Bu benim zerre umurumda değil! Beni düşünürken bundan sonra benim sadece duygularımı değil, bana söylediklerinden sonra benim vereceğim tepkileri de düşünerek hareket etsin madem öyle! Beni düşündüğü için yaptığını söylüyor ya Oburiks'in, madem öyle, o zaman beni düşünme kısmını gözden geçirsin! Lafta benim için yaptı, ama bak! Neler oldu şu an? Neler oluyor Aybü..."

Nazlı'nın yanağına indirdiğim darbeyle sendeledi ama düşmedi. Saçları kısaydı, buna rağmen yüzüne gelmişti. Saçlarını kulağının ardına doğru taradıktan sonra tutunduğu komodinden doğrulup bana baktı.

"Neden yaptın şimdi bunu?" dedi kızgın olmasa da kırgın bakışlarla.

"Kendine gel diye! Kendinize gelin diye! Ya şu halinize bakar mısınız? Şu halinize bir bakın! Ben hayatım boyunca geçirdiğim en güzel günleri yaşıyorum on gündür. Ama birileri buna izin vermiyor! Provalara gidiyorum! Ama birileri eksik! Naziko yok! Sonra eve geliyorum! Doruk'u özlediğini kanıtlayan şarkılar çalıyor burada! Soruyorum inkâr ediyor! Nereye kadar böyle devam edecek? Nereye kadar? Sen, Doruk? Nereye kadar? Hadi sizi geçtim! Hadi siz barışmışsınız gibi düşündüm! Görkem? O da kötü! O da kendinde değil! Soruyorum, iyi uyuyamadığı için olduğunu söylüyor! Beni dinlemiyor! Uykusu olduğu içinmiş! Çok dalgın! Niye? Söylemiyor! Peki Yağız? O da kötü! Farkında olmadığımı sanıyor ama benden kaçıp duruyor! Ablası yüzünden olduğunu düşündüm önce ama hayır! Garip davranışlarının sebebi ablası olamaz! Onda da bir şeyler var! Ama herkes Aybüke'ye bir şeyler uyduruyor! Aybüke mutlu olabileceği zamanlar geçiriyor ama kimse buna izin vermiyor! Herkes ayrı bir telden çalıyor! Ben bunu hak etmiyorum! Ne ben, ne Ece ne de Ege! Sizi çekmek zorunda değiliz! Ama lanet olası bağımız ve birbirimize karşı duyduğumuz hassas duygular yüzünden bizim mutluluğumuza da engel oluyorsunuz! Ne bu herkesteki tavırlar ya! Benim tepeme kadar geldi artık! Ben hepinize aynı anda koşamıyorum! Siz... Benim mutluluğuma da engel oluyorsunuz! Siz benim mutluluğum için çabalayıp mutsuz olmam için uğraşıyorsunuz! Siz benden ne istiyorsunuz!"

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin