BÖLÜM 21: KOLYE

303 233 33
                                    

BÖLÜM  21: Kolye

Ece’den                                                              14.09.2019–13.04
                                                                                     İstanbul

“Ece ve Ege, nereye gidiyoruz?”

“Sana İstanbul havası aldıracağız kuşum.” dedim büyük bir enerjiyle.

“Ben İstanbul havası almak istediğimi söylemedim size.” diyerek bizi tersleyen Aybüke'ye cevap veren Ege oldu. Fakat Aybüke'nin çenesi durmadı.

“Biz böyle istedik bu sefer Aybüke. Hem Ece bana buraları en iyi senin bildiğini söyledi.”

“O zaman Ece sana yalan söylemiş Ege. Ben şunun şurasında 8 yıldır İstanbul’dayım. Ece doğduğundan beri burada.”

“Aybüke, bir kere de bozmasan sürprizimizi olmaz mı kuşum? Bir konuğumuz olacak gittiğimiz yerde.”

“Kim? Kimi çağırdınız? Bana bak Ece, Eğer Nazlı’ysa üçünüz de elimde kalırsınız ona göre.” Dedi Aybüke büyük bir öfkeyle. Nazlı’ya olan tüm duyguları tazeliğini koruyordu.

“Yok yok Nazlı değil. O Doruk’la birlikte.” diyerek kısaca açıkladım. Aybüke ise hemen tersledi beni.

“Aman, bırakmasın onu yalnız. Sonra bir şey oluverir Nazlı’ya!”

“Aybüke, neden böyle yapıyorsun kuşum? Sana söyledik hepimiz, Nazlı’nın başından senin bildiğinden daha farklı şeyler geçmiş. Bir kere yumuşamayı denesen olmaz mı?”

“Hayır! Sizi kolaylıkla kandırmış olabilir ama o Nazlı bu Nazlı değil! Siz de hemen inandınız!”

“Kızlar kızlar! Tamam, kavga etmeyin! Ececiğim, tamam canım. Gitme üstüne kızın.” diyerek konuyu kapatmaya çalıştı Ege. Ama izin vermedim.

“Ne gitmemesi Ege ya! Ben eski günlerimizi özledim. Sırf bunun inadı ve öbürünün hataları yüzünden düştüğümüz durumlara bak! Biz bunlara yardımcı olmaya çalıştıkça bunlar bizi daha da zor duruma sokuyor!”

“Ece, tamam canım, lütfen. Görkem ne dedi sana ama?”

“Ege, arabayı durdurur musun? Ben ineceğim.” Dedi Aybüke bir anda araya dalarak.

“Hayır ya, kimse gitmiyor bir yere.” diyerek itiraz etmeye kalkan Ege’ye döndüm ve Aybüke’yi tamamladım. Görkem’in söyledikleri umurumda değildi. Artık burama kadar gelmişti on beş gündür.

Tabii siz nereme kadar geldiğini görmüyorsunuz şu an. Ama anlayın işte!

“Durdur arabayı Ege, Aybüke inebilir istiyorsa.”

“Ece!”

“İnsin dedim Ege.”

Ege’ye göz kırptığımda arabayı sağa çekti. Aybüke’yi bilerek sıkıştırmıştım. Evet, plan belki böyle değildi ama şu an yapabileceğim tek şey buydu. Hem bu arada içimde biriktirdiklerimi de Aybüke’ye kusmuştum, benim keyfim yerindeydi.

Ege arabayı sağa çekip durdurduğunda Aybüke çantasını alıp arabadan inerek kapıyı kapattı. Hızlı adımlarla Galata Kulesi’ne doğru ilerlemeye başladı. Tam tahmin ettiğim gibi!

Ege’nin sorgulayıcı bakışlarına aldırmadan Aybüke’yi takip etmesini istedim. Çantamdan telefonumu çıkarıp Yağız’ı arayarak planın değiştiğini, Galata Kulesi’nde buluşacağımızı söyledim.
Ege bir yandan arabayı kullanıp bir yandan bana bakıyordu. Artık ona bir şeylerden bahsetmeliydim.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin