DOMİNO-2 BÖLÜM 26: MONTAJ

6 4 0
                                    

Terkedilmiş bir şehrin ortasındayım
Altım çamur üstüm, yağmur ama bak burdayım
Bazı şeyler kaybetmeden sevilmiyor
Bedenim burda fakat ruhum kabul etmiyor..."

İyi okumalar aşklarım, oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın🤗

°°°°°°°°°°°

BÖLÜM 26: Montaj

Yağız'dan 27.10.2019-11.07
İstanbul

Anlamıyordum. Cidden anlamıyordum!

Nasıl bu kadar kalbi kararmış olabilirdi? Nasıl gözünde beni bu kadar değersizleştirebilirdi?

Onunla şimdiye kadar hep bir tartışma halinde olmuştuk, bunu kabul ediyordum. Ama bu kadarı fazlaydı, hem de çok fazla!

Çok öfkeliydim, çok kırgındım, paramparçaydım. Beni bu kadar küçük düşürmesini hiç beklemezdim.
Ben neyse de... Ablamı nasıl bu mevzuya karıştırabilirdi?

Anahtarlarımı zoraki deliğe geçirerek kapıyı açtım. Ezgi çoktan gitmişti, yoksa çok kötü şeyler yaşanacağını biliyordu. Ama anlamadığım bir nokta vardı. Aybüke'ye tüm bunları düşündüren o video da neyin nesiydi?

Ezgi'yle yaptığımız röportajda böyle şeyler söylememiştim. Sosyal medyada yayınlanan başka bir videom olacak kadar ünlü olmadığıma göre bu işte kesinlikle bir iş vardı.

Merakla telefonumu açarak İnstagram'a, Ezgi'nin hesabına girdim. Son attığı gönderiye tıklayarak telefonumun sesini biraz açtım ve videodaki seslerimize kulak kesildim.

Bu montajdı! Bu video montajdı! Ben bunları söylememiştim. Ve sanırım Nazlı en başından beri haklıydı. Ezgi benden hoşlanıyordu ve hayatıma müdahale etmek için her şeyi yapıyordu.

Kim bilir Aybüke bu videoyu izlediğinde neler hissetmişti?

Aybüke'den 27.10.2019-13.18
İstanbul

"Görkem. Sakin ol. Sana şimdi konum atıyorum, gel tamam mı? Galiba Pınar'ın babası rahatsızlandı."

Bazen her şey üst üste gelir. Daha sen hayatın seni yaraladığı bir yarayı tedavi ederken yeni bir yara açılır. Bazen de bu yeni yaralar eskisini unutturur ve onunla ilgilenme isteğine bir son verdirir.

"Pınar kendine gel, Pınar!"

Sanırım bana da aynısı oluyor. Yağız'ın yaraladığı ruhum Ömer Bey'in varlığı ile refaha kavuşuyor.

"Noldu babama! Ne oldu? Sen neden buradasın? Allah kahretsin noluyor burada?"

"Pınar! Sakin ol ve dinle beni! Lütfen!"

Haykırışlarım yanıtsızdı, hemşireler başımıza üşüşürken Pınar'ı sakinleştirme çabalarım sonuç vermiyordu.

"Bak!" dedim Pınar iyice kendinden geçerken. "Pınar bana bak!"

O sırada yanımıza yaklaşan hemşirelerden birinin elinde sakinleştirici olduğunu düşündüğüm bir iğne, diğerinde ise sürükleyerek getirdiği bir tekerlekli sandalye vardı. Ama hayır, Pınar'ın acilen bir iğnenin yardımı olmadan toparlanması gerekiyordu.
Elimle hemşireyi durdurdum, ardından Pınar'ın kollarından tutarak onu sarstım.

"Bak! Bana bak Pınar! Baban alkol komasına girdi ve ben onun senin baban olduğunu bile bilmeden hastaneye getirdim tamam mı? Durumu iyi! Kendine gel lütfen! Yoksa seni uyutmak zorunda kalacaklar."

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin