Kim Taehyung Sparks
Şuan Jungkook'la birlikte akademiye gidiyorduk. Dün akşamki cadı saldırısı oldukça basit bir şekilde halledilmişti.
Sonuç olarak bir evin içinde altı elittik. Jungkook'un ailesi yanında ne kadar değiştiğine şahit olmuştum. Bunu gördükten sonra okuldaki tavırlarının hafif bile kaldığını söyleyebilirdim.
Annesine sarılmamıştı bile. Ayrıca hareketleri yine fazla saygı çerçevesi içindeydi. Oldukça boğucuydu. Samimi bir şekilde güldüğünü bile dün ilk defa annem sayesinde gördüğümü söyleyebilirdim. Bu gülümsemeyi kesinlikle tekrar görmek istiyordum.
Birlikte aynı arabadan inip bir arada takılan elitlere doğru ilerledik. Tüm akademinin bahçede olmasının tek sebebi yarı tanrıyı karşılamak içindi.
Yarı tanrı sonunda akademi bahçesine giriş yaptığında Yoongi'yle olan sohbetimiz bozulmuştu.
"Daha şimdiden sevmedim mükemmel." Dedi Yoongi.
"Ben de hoşlanmadım. Pek samimi birine benzemiyor." Dedi Hyuna gözleriyle resmen onu yiyerek.
"Ağzının suyu akıyor kardeşim. Önce onu sil ondan sonra konuş." Dedi Jimin kardeşini dürterek.
Jungkook'sa bu kalabalığın içinde yalnız olmayı başarmıştı yine.
Yarı tanrının gözleri hepimizin üzerinde tek tek gezindi. Bakışlarına net bir şekilde karşılık verirken gözleri en son grubun sonunda duran Jungkook'a döndü.
Ondan bir süre gözlerini çekmediğinde nedense bundan ben rahatsız olmuştum.
"Montgomery Seidenglaz." Diyerek Hyuna'nın elini tuttuğunda hızlanan kalp atışlarını ben bile hissetmiştim Hyuna'nın.
Jimin dişlerini dudağına geçirirken kardeşini hafifçe dürtmüştü. Hoseok buna gülmeden duramazken Montgomery de bunu farkederek güldüğünde şaşırmıştım. Tamam verdiği göz dağı kadar samimiyetsiz biri değildi. Jungkook'tan bile çok daha sıcakkanlı olduğunu söyleyebilirdim.
Hepimizle el sıkıştıktan sonra adımlarını Jungkook'a doğru attı.
Jungkook her zamanki sabit yüz ifadesiyle karşısındaki yarı tanrıya bakıyorken hepimiz film izler gibi onları izliyorduk.
Elleri buluştuğunda yarı tanrı gülümsemişti.
"Sen Solaron olmalısın."
"Jeon Jungkook Solaron."
"Montgomery Seidenglaz." Dedi yarı tanrı da ona adının tamamını söyleyerek.
"Adını bilmeyen yok. Bu konuda herhangi bir endişen olmasın." Dedi Jungkook.
Hâlâ ayrılmamış ellerinde gözlerimi gezdirdim.
"Seni de tanımayan yok. Merak ediyorsan tabi." Dedi yine gülerek.
"Şüphem dahi yoktu." Dediğinde Jungkook yarı tanrı elini uzatmıştı.
Jungkook'un saçını kulağının arkasında düzgün olmasına rağmen düzeltirken kasılan çenemle başka bir yöne bakmıştım.
"Olmamalı." Bunu öyle karanlık bir tonda söylemişti ki bir erkek olarak onun Jungkook'tan etkilendiğini net bir şekilde anlamıştım.
Sonunda ayrıldıklarında Jungkook anında sözü devralmıştı.
"Benim bazı işlerim var. Derse yetişirim. İzninizle." Diyerek yanımızdan her zamanki sabit adımlarıyla geçerek gittiğinde yarı tanrı bile arkasından bakakalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Taekook
FantasyElit ailelerinin en güçlü soylarından gelen Taehyung Sparks ve Jungkook Solaron anlaşamıyorlardı.