13

11.2K 1.3K 264
                                    

Kim Taehyung Sparks

"Yeni başkanı bekleyecek zamanımız olduğunu sanmıyorum." Dedi annem eliyle saçlarımla hafifçe oynayarak.

Onun saçlarımla oynaması az önce hepimizin öğrendiğim gerçekler yüzünden hala sinirli olan beni sakinleştiriyordu.

Toplantının yapıldığı yere geçmiştik. Başkanımız yoktu ancak neyseki biz elitler arasında pek kavga çıkacağını sanmıyordum.

Herkes kendi ailesiyle birlikte oturuyordu.

Jungkook'un bileğinde eksik olan bilekliği garip gelsede çıkardığı için sevinmiştim. Onun bir robot gibi davranması sinir bozucu oluyordu.

"Bir karara varmalıyız. Tanrıça çok fazla beklemeyecektir." Dedi Bay Park da anneme hak vererek.

"Bir karara varmamız gerektiğinin hepimiz farkındayız. Önemli olan şey  fikri olan birileri var mı?" Diye sordu Bayan Min.

Salon bir anda sessizleşirken gözlerimi Jungkook'un üzerinde gezdirdim. Sadece yere bakıyordu.

Sonrasında babasının kulağına fısıldadı. Babası ona onay verirken gözlerini yeniden yere çevirdi.

"Ara verelim. On beş dakika boyunca herkes düşünsün. Tam buçukta geri dönelim." Dedi Bay Solaron.

Herkes bunu mantıklı bulurken Jungkook ayağa kalktı. Yorgun olduğunu tahmin etmek zor değildi. Çok ağır büyüler yapmıştı. Hâlâ ayakta durabiliyor olması bile kesinlikle bir mucizeydi.

Salondan dışarı çok yavaş adımlarla çıktığında annesinin arkasından uzun bir süre baktığını görmüştüm.

"Onu çok fazla yormadık mı sizcede?" Diye sordu Bay Park.

"Fazla sorumluluk yükledik. Bunları hak etmedi. Onun taşıdığı yükleri biz bile kaldıramayız. Ancak 17 yaşındaki birine yüklerken hiç çekinmedik." Dedi babam.

Eğer bu olanlardan haberim olsaydı hiçbirine izin vermezdim. Konseyle ayrı, bizlerle ayrı, benle ayrı uğraşıyordu.

"Yine de şuan hepimizin ondan fikir bekliyor oluşu fazla komik. Kimsenin aklına bir şey gelmiyor değil mi? Ayrıca akademideki diğer çocuklarda sorumluluğumuzda. Onlar ve aileleri için de güvenlik sağlamak zorundayız. Bizler kendimizi savunabiliriz ancak onlar savunamaz." Dedi Bay Min.

"Belki de kırmızı alarmı gerçekleştirme vaktimiz gelmiştir." Dedi annem.

Herkes yeniden düşüncelere daldığında Jungkook salona giriş yaptı. Sakin adımlarla kürsüye ilerlerken hepimiz dikkatle onu izliyorduk.

"Şuanki tek yapmamız gereken şeyin Tanrıçayı öldürmemiz olduğunun hepimiz farkındayız." Diye söze başladığında ayakta durmak için bile kürsünün kenarlarını sımsıkı tutuyor olması ayağa kalkıp ona destek olmak istememe neden oluyordu.

"Bunu yapmamız şuan ki şartlar için çok zor." Dedi Bayan Solaron.

"İmkansız değil. Bana üç gün verin. Bizden alınan kitabı insanların yaşadığı yerlerden birinden bulayım ve getireyim. Tanrı ve tanrıçaları nasıl yeneceğimizi anlatan detaylı bir kitap olduğunu biliyoruz. Latince yazılmış olan bir kitap. Cadıların kutsal kitabındaki kehanetler bölümünde bu kitabın sürekli kimin elinde olduğuyla ilgili değişkenlik gösteren bir sayfa var."

Böyle bir kitap olduğunu bile ilk defa duyduğuma yemin edebilirdim.

"Tüm konseye yalnızca iki gün veriyorum. Cadıların kutsal kitabını alma görevi sizde. Bu süreçte dinlenmem gerekiyor. Sonrasında dünyadan kitabı bulur, ne yapacağımı öğrenir ve tam beş gün sonra cumartesi  günü konseyde saat 3.30'ta yeni bir toplanma gerçekleştiririz."

Magicians ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin