Jeon Jungkook Solaron
Sona gelmiştik. Şuan herkes bir çıkmaza girdiğimiz düşüncesindeydi. Ama hayır. Elitlerin bile burnunun kanamasına neden olacak kadar yoğun baskının tek sebebi geriye dönmekten başka çıkış yolu yokmuş gibi gözüken labirentin kalbine ulaşmamızdan başka bir şey değildi.
"Duvarı kırmamız gerek değil mi?" Diye sordu Taehyung yanıma doğru adımlayarak.
Olayları çabuk kavrıyor olması hoşuma gidiyordu.
Kafamı sallayarak onu onayladım.
"Labirentin normal duvarları bile çok kalındı. Ancak buna dokunuyorum da..." dedi yarı tanrı dedi ve elini koydu duvara.
"...ölçemiyorum bile. Metrelerce kalınlıkta."
"Gücünüz ne durumda?" Diye sordum elimi duvara yaslayarak mavi enerjimi yayarken.
"Ben iyiyim." Dedi Namjoon.
Taehyung'ta iyi durumda olmalıydı. Montgomery'de. Biraz uğraşırsak eminim ki kırardık.
Çatlayan duvara baktım. Birkaç küçük taş ve toz yere dökülürken onlara çevirdim kafamı.
"Tamam tek yapmamız gerek bu çatlağı biraz daha açmak değil mi? Dördümüz bunu başarabiliriz." Dedi Taehyung.
"Yaklasik 6 metre kalınlığında bir duvar. 2.5 metresinin çatlamış olduğunu varsaysak o kadar da zorlanmayız gibi." Dedim onu onaylayarak.
Taehyung ve Montgomery'nin elini tuttum. Namjoon da Taehyung'un elini tuttuğunda hepimiz gözlerimizi kapatarak odaklandık.
Enerjilerimiz karışarak beyaz bir ışığa neden olurken Namjoon ve Montgomery'nin boştaki ellerinden çıkan enerjiler bileşiği direkt olarak çatlağa ulaştı.
Kırılma sesleri bu hafif sisli labirentte yankı yaparken Namjoon'un aniden yere çökmesiyle hepimiz ona dönmüştük.
Ellerimiz ayrılırken Montgomery hızlıca onun önünde diz çöküp yüzüne baktı dikkatle.
Dudaklarımı dişleyerek yarığa baktım. Yalnızca diğer taraftan birazcık ışık görünüyordu. Parmağım bile girmezdi.
Eğer herkesin enerjisini sıfırlarsak geri dönemezdik. Kabul edelim burada kendini en çabuk toparlayabilecek kişi bendim. Yüzlerce meditasyon yöntemi biliyordum. Taehyung'un gücünün yerinde olması çok önemliydi. Olası bir şeyde bizi koruma görevi kesinlikle ona aitti.
Yarı tanrının enerjisinin de bitmesi iyi olmazdı çünkü bilekliği kullanabilecek tek kişi oydu. Bir tek ben kalıyordum.
Dudaklarımı dişleyerek kolumdaki sabitlenmiş bilekliği tutup çıkardım. Kulağımdaki küpeyi, parmaklarımdaki yüzükleri de çıkardıktan sonra derin bir nefes aldım. Çıkarmamın tek sebebi yoğun enerjimden dolayı çatlamalarını istemememden kaynaklanıyordu.
Ceketimin cebine yerleştirirken kafamı çevirip arkama baktım. Hepsi baygın Namjoon'la ilgileniyordu.
Enerjimin şuan oldukça üst kesimlerine oynayacaktım. Tanrının enerjisine karşı koymak olay olmayacaktı. Şuan karşımdaki basit kalın bir duvar olarak gözüküyor olabilirdi. Ancak bu duvar bizzat tanrının enerjisine sahipti. Kontrol edemezsem geri tepmesi sonucu burada hepimizi öldürürdü.
"Arka koridora geçmenizi istiyorum." Dedim yeniden mavi enerjimle parlayan gözlerimle.
"Tek başına mı kırmayı hedefliyorsun duvarı? Bir tanrıyla savaşmaktan farksız bir olay bu. Farkındasın değil mi?" Diye sordu Montgomery.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Taekook
FantasyElit ailelerinin en güçlü soylarından gelen Taehyung Sparks ve Jungkook Solaron anlaşamıyorlardı.