Kim Taehyung Sparks
Jungkook'un triplerini çekmek ilk defa bu kadar zevkliydi.
Kütüphanedeydik. Karşımda yalnızca kitap okuyor ve asla bana kafasını kaldırıp bakmıyordu. Ona teşekkür borçluydum aslında. Çünkü orada bana engel olmasaydı kesinlikle annemi öldürürdüm. Sonrasında pişman olur muydum, hiçbir fikrim yoktu açıkçası.
Gözlerini kitaptan ayırır ayırmaz göz göze gelirken kendini tutamayarak güldüğünde ben de gülmüştüm.
"Çok güzelsin." Diye fısıldadım oturduğum sandalyede öne kayıp ona yaklaşırken.
"Bu güzelin sözünü dinlemeyi öğrendiğinde ona istediğin kadar bakma şerefine de erişeceksin."
Ayağa kalkarken zil çalmıştı. Saçlarımı karıştırarak yanımdan geçerken ben de ayaklanmış ve onun peşinden ilerlemeye başlamıştım.
Dersimizi açıkçası bilmiyordum. Eminim ki Jungkook biliyordu. Bu yüzden yalnızca onun sarı saçlarını izleyerek takip etmeye karar vermiştim.
Düello salonuna gelmemizle ondan ayrılarak sol merdivenlere ilerlemiştim. Onun sağ benim sol merdivenlerden inmemiz bir gelenekti.
Tüm elitler, Gomery ve soylular buradaydı. Sadece normaller yoktu. Normalde sınıflara ayrılırdık. Şuan neden böyle olmuştu bilmiyordum.
Jungkook'un kürsüye geçmesiyle ona bakarken çenesiyle oturmamı işaret ettiğinde usulca Jimin'in yanına oturmuştum.
"Hoşgeldiniz." Diyerek tüm dikkatleri üzerine toplarken bu içeriğini bilmediğim toplanmayı dinlemekten ziyade Jungkook'un duruşuna, yüzüne dikkat etmek daha cazip gelmişti.
Parmağındaki yüzükle kısaca oynayarak herkeste gözlerini gezdirdi.
"Beni tanıyorsunuzdur. Yine de küçük bir ihtimale sığınarak kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Jeon Jungkook Solaron. Solaron Kraliyet ailesinin son bireyiyim."
Solaron Kraliyet Ailesi. Eğer bu kraliyet işleri devam ediyor olsaydı hiç şüphesiz Jungkook'la ilişkimiz çok daha büyük zorluklara ev sahipliği yapacaktı. Güç kavgası şuan bile olurken o durumda olacakları düşünemiyordum.
"Bugün dersi birlikte işleyeceğiz."
Söylediği şeye anlam veremezken salonda tek bir ses bile çıkmıyordu. Onun ortamı kontrol etme yeteneği gerçekten çok üst düzeydi. Hiç kimse sorgulamak için bile ağzını açmamıştı.
"Size bu akademideki profesörlerin öğretmediği birkaç büyü öğreteceğim. Tamamen kendinizin iyiliği için. Muhtemelen çoğunu aileniz bile bilmiyordur. Neyseki çok şanslısınız ki benim gibi bir büyücüyle aynı jenerasyona denk geldiniz."
Dediği şeyle gülümsedim. Kesinlikle şanslıydık.
"Müdürle bu yüzden ufak bir tartışma yaşadık. Kendisi muhtemelen şuan odasında sinirden kıpkırmızı olmuş yüzüyle konseyi falan aramaya çalışıyordur."
Kimileri gülerken konseyin bile şuan buradaki duruma müdahale edemeyeceğinin bilincindeydi herkes.
Savaşa hazırlamak için buradaydı.
Elinde duran kitabı havaya bıraktı. Kitap çoğalarak herkese birer tane olacak şekilde dağılırken havadaki kahverengi ciltli kitabı aldım.
"Birleşik büyü. Muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur."
Kaşlarımı kaldırarak ona baktım şaşkınlıkla. Cidden bunu herkese öğretmeyi mi düşünüyordu? Çok fazla kontrol yeteneği isteyen bir büyüydü. Ben bile bunu tesadüfen Jungkook sayesinde öğrenmiş ve ilk defa Montgomery'le labirentte yaparak başarısız olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Taekook
FantasíaElit ailelerinin en güçlü soylarından gelen Taehyung Sparks ve Jungkook Solaron anlaşamıyorlardı.