27

9.8K 1.1K 143
                                    

Kim Taehyung Sparks

"Neden hala uyanmadı?"

Soruma karşı bilmediğini belli ederek dudaklarını büzü ve elini yarı tanrının alnına yerleştirdi.

Gözleri maviye dönerken mavi enerji saçlarını geriye doğru savurmuştu.

"Kendini kapamış. Ona bir şey olacağını sanmıyorum. Hatta muhtemelen birkaç gün daha uyanmazmış gibi geliyor. Balo için hazırlanacağım."

İki saat gibi bir zaman dilimi kalmıştı. Benim de hazırlanmam gerekiyordu. Dudaklarına bıraktığım öpücükle ikimizde ayrılmış ve hazırlanmak için kendi yollarımıza çekilmiştik.

Normalde koyu kırmızı bir takım giyebilirdim belki. Ancak okulda kırmızı forma yeterince giyiyor olduğumdan bu renk bunaltıcı gelmişti.

Jungkook muhtemelen üzerine siyah bir takım giyecekti. Siyahı sevdiğini biliyordum. Genelde bulduğu ilk fırsatta siyah kıyafet giyinip oldukça asil bir görüntü yaratıyordu kendi üzerinde.

Banyoya girip tıraş olurken Jungkook'un aslında onlara elini sürtüp sert dokularını hissetmeyi sevdiğinden de bihaberdim. Çünkü sürekli saçlarıma tutunan elleri yüzümde dolaşmaya başlamıştı ve bunun tek sebebi eminim ki buydu.

Gömleğimin düğmelerini iliklerken bile aklımda olan tek şey Jungkook'tu. Gerçekten sürekli onu düşünüyor olmam delice gibi geliyordu.

Üzerime takımın ceketini de geçirdikten sonra saçlarımın düzgünce alnıma dökülmelerine izin verdim. Yüzümü biraz daha canlı kılmak için makyaj yaparken dudaklarımda bir tur gezdirdiğim Jungkook'un nerden denk geldiğimi bilmediğim lip balmıyla tamam gibiydim.

Vişne çürüğü diyebileceğim bir renkteydi ve dün o sürerken elinden kaptığımı hatırlıyordum. Neden bilmiyorum ama arada onun eşyalarını alıp kullandıktan sonra geri veriyordum.

Jungkook'un kendisinin bana verdiği kırmızı yüzüğü düzeltirken ondan bir parçayı taşıyor olmak gerçekten iç gıdıklayıcı bir şeydi. Birkaç yüzük daha taktım. Bileğimdeki bilekliği birazcık üste çekip sabitlemeye çalışmıştım. Biraz kaba duruyordu. Çıkarmakta istemiyordum.

Odamın kapısı tıklanırken gözlerimi aynadaki yansımamdan çekmeden girmesini söylemiştim anneme.

Odaya üzerinde kırmızı renkte, üzerinde oldukça zarif duran bir elbiseyle girdiğinde ona ufakça bakmış ardından kendi yakalarımı düzgün olmasına rağmen yeniden düzeltmiştim.

"Taehyung sana haksızlık yaptığımızı farkettik."

Yüzünde gözlerimi gezdirdim.

"Bana öyle bakma. Bu kadar sert bakınca konuşamıyorum."

Aslında daha çok duygusuz diyebileceğim aynı Jungkook'un yüzündekine benzer donuk bir ifade vardı.

"Daha gençsin. Elbette istediğin şeyleri yapabilirsin."

"Hayatımın geriye kalan tamamını Jungkook'la geçireceğim. 30 yaşında aniden fikrim değişip bir kadınla falan evlenmeyeceğim. Şimdi bunları duyduğuna göre sözlerinin samimi olup olmadığını yeniden düşünerek gel bana."

Kenardaki parfüme uzanarak elimin arasına alırken yine düşündüğüm tek şey Jungkook'un sevip sevmeyeceğiydi. Çok ağır kokulara gelemiyordu. Elimdekinden vazgeçerek daha ferah ve biraz daha hafif bir koku seçtim.

"Sorun değil. 12 yıldan bahsediyoruz. Zaten o zamana kadar ayrılmamışsınız ayrılamazsınız."

"Sen böyle konuşunca fal baktırasım geliyor."

Magicians ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin