Gününe Esir Fırtına

2.9K 261 143
                                    

"Daha çok küçücüksün yeni bir hayat var önünde

Kendini bilirsen yürüdüğün yol seninle

Yeni doğmuş bir bebek yeni açmış bir çiçek gibi

Bir ömür var önümde yaşarım istediğim gibi..."

"Alo?"

"Alo?"diye yanıtladı kuru bir sesle Esrigün.

"Randevu talebinizi hatırlatmak için aradım."dedi telefonun diğer ucundaki kadın.

"Hala aynı. Değişiklik yok."diye mırıldandı Esrigün yatakta doğrulurken.
Evdekilerin duymaması için sessizce odadan ayrılıp bahçe kapısına doğru ilerledi sabahın kör vaktiydi. Birazdan hane halkı uyanacaktı.

"Anlıyorum."dedi telefondaki kişi.
"Öngörülebilir tarih olarak on hafta civarı."

"Öyle konuşmuştuk,son durum öyleydi yani."dedi Esrigün yorgunca.

"İyi günler dileriz."

"İyi çalışmalar..."diye fısıldadı Esrigün.

Midesine giren korkunç sancıyla birlikte iki büklüm eğildi bahçede.
Sabahları eğer çok içmemişse genelde bulantı çekmezdi.
Geceden kalma bünyesine has olan durumdu bulantıları.
Boğazındaki hisle öğürmesini hafifçe bastırdı.

"Gidiyor musun?"diye bağırdı yukarıdan bir ses.
Baran'a ait o sert,bir gram duygu barındırmayan çelikten hallice sesti yine kulaklarında yankılanan.

"Gidiyorum."diye mırıldandı Esrigün.

"Bekle." Sigarasını penceresinin dibinde söndüren Baran ters bir bakış atıp kapattı camını inmeden hemen önce.
Dün gece kovulduğunda tek kelime etmeden gitmişti o odadan.

Neyi anlatacaktı hiç duymaması gereken kulaklara?
Baran dizini tutarak yorgunca bahçeye adımladığında Esrigün içinde  adeta kaktüslenen midesiyle beraber bocaladı yerinde.
Menekşelerini bahçeye doğru çevirirken yanında biten uzun adamın teninin varlığını hissedebiliyordu arkasında.

"Gelme."diye fısıldadı Baran.
"Düğüne kadar dolaşma etrafta."

Sesindeki düşmanlık acıtıyordu.
Sebeplerini sıralasa dahi düşmanlık içeren o tınının renginin değişmeden orada kalışına korkuyordu Esrigün.
Anlamları doğursa,anlamları gömmesinden korkuyordu.
Kehribarların düşmanlığında gününe esir eski bir takvim kalıyordu Esrigün.

"Gelmeyeceğim."dedi Esrigün zar zor yüzüne kondurduğu sahte bir tebessümle.
Günlerdir uyuyamıyordu.
Düşündükçe düşünüyor çıkmaza giriyordu.
Bir tarafta öz benliği diğer tarafta kendi elleriyle yarattığı "hülyalı kendi." arasında dalgalar gibi savrula savrula gidiyordu.

Kıyıya vurmak ise bir hayal gibiydi.

"Bir daha gelme."dedi Baran dudaklarını birbirine bastırıp.
"Görmek istemiyorum seni. Duymak istemiyorum..."

"Hiç gelmeyeceğim. Söz."dedi menekşelerinden bir damla bırakıp.
Ne tezattı gözünden akan incinin yanaklarındaki yalancı tebessümle doğan gamzeye doluşu.

Baran'ın da vardı gamzeleri.
Nadiren de olsa çıkardı.
Çenesinde ve dudak yanında.
İnce bir sınır çizgisi gibi...

"Nefret ediyorum senden."diye fısıldadı Baran.

"Ben de."diye mırıldandı kendi kendine Esrigün.
Ben de kendi yarattığım benden nefret ediyorum.
Ama diyememişti sanki Baran'dan nefret ediyormuşcasına bir karşılık vermekle yetindi.

Kıbrıs Rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin