Her Şey Seninle Güzel

3.2K 227 168
                                    

"Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa,seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana..."diyordu şarkı yankılanırken kafede.

Aslinda burası ufak tefek butik bir pastaneydi.
Bazen ev yemekleri de yapan.

Dördüncü yılın sonunda Baran avare gibi gezinmeye devam ediyordu.
Geceleri hala yokluyordu yanında uyuyor mu kıvırcıkları dolam dolam güzeli diye.
Her yalnız gecede ağlıyordu.

Kızıyordu biliyordu.
Esrigün çatık kaşlarıyla yine nutuk çekiyordu ona "yosun" beyinli olduğunu söyleyerek.
Biliyordu Esrigün kızıyordu haline.

Eski Baran'dan bile feciydi durumu.
Mesleğe veda etmiş,bacağı yaralı bir adamdan daha fazlasıydı.
Gülmeyi unutmuştu yeniden.

Yalnızca küçük Esrigün bakıyordu yazları buraya gelince mavi mavi menekşeleriyle.
Amcasının sakallarını seviyordu küçük parmakları ile.
Kıvır saçları Esrigün gibiydi. Koyu kestane rengi ile ise Baran.
Masmavi iri menekşe rengi gözlere sahipti Esrigün gibi.
Ve kirpikleri ve göz yapısı tıpkı Baran olan.

Gülüşü güzeldi Esrigün gibi.
Baran zaten ondan önce ve sonrasında gülmeyi dahi bilmezdi.

Dördüncü yılda dahi akşam üzeri mezarına çiçekler götürmüş ve doyasıya toprak kokusu çekmişti ciğerine Baran.

Kızıyordu biliyordu.
İkisi adına bir ömür borçluydu sevdiğine.

Bu onun ahtıydı,vasiyetiydi.

Baran'ı hep mutlu görmek istemişti.
Öyle demişti son mektubunda...

Baran onun hatrına dört yıldır ağzına bile sürmediği en güzelini ellerinden defalarca kez yediği tatlıyı söyledi.
Henüz onu kaybettiği gece bile dolapta olmasına rağmen elleriyle yaptığı tatlıyı dahi dudağına sürememişti Baran.
Zaten bilinci kapalıydı.
Ağabeyi ne ara Türkiye'den geldiyse...

Yine yetişmişti kardeşine Birol.
Yine toplamıştı kendini öldürmek üzere balkondan atlamaya çabalayan oğlanı.
Lakin yine geç kalmıştı ve yine habersiz bırakılmıştı Peyker.
Kardeşi giderken.
Karnındaki olabildiğince hayata tutunabilsin diye.

Baran şimdi önüne bakıp yavaşça mektubu okşarken bir çatal değdirdi Kıbrıs Rüyası isimli tatlıya.
Ağzına götürmek bin savaşa bedel demekti.

Esrigün'ün Hindistan cevizi kokusu burnuna dolarken onun bir yerlerden gururla "Hadi! Ye..."dediği duyar gibiydi Baran.

Ne zamandır gelip gidiyordu buraya.
Çay içip kalkıyordu.

İlk kez ve son kez sevgilisinin ellerinden yediği tatlı yaz rüyası Kıbrıs Rüyası gibi güzeldi Esrigün.
Bir yaza değil.
Ömründeki her yaz mevsimine bedel.

Ağzına attığı tatla gülümsedi burukça kederden saçının ön kısmı beyaz bir tutam olan Baran yorgunca.

Garsona seslendi yavaşça.
"Kim yaptı bunu?"

"Bişi mi oldu!"dedi garson telaşla.
"B-beğenmediyseniz hemen değiş..."

"Kim yaptı bunu?"dedi Baran yutkunup.

"Aslan !"diye seslendi garson kız telaşla.
"Aslan...."

Aslan ismini duyduğunda telaşla doğrulmuştu yerinden..

Pastacılık eğitimi alıp kendine ait bir butik kafe açtığı günden beridir canını yakan tek müşteri gelmişti.
O sadece bir hevesle kendine kafe açan ve özenerek geceleri tatlıları kendi elleriyle hazırlayan bir oğlandı.
Yaşlı büyükkannesine ve kendine bakmak için sabahlıyordu burada.

Herkes onun tatlılarını severdi.

Kehribar gözlü,hiç gülümsemeyen ve sürekli asık bir suratla mekana adımlayan o adam haricinde.
Aslan ilk olarak onun tüm vitrini izlemesine ve beğenmeyip geri çekilişine sinirlenip darılarak onu gözlem altına almıştı.

Ama her akşam üzeri denizi seyredip burada çay ve kahve yudumlayan adam bir kez olsun vitrinden bir tatlı almamıştı kendine.

Şimdi ise almıştı.
Aslan ilklerde bunu bir emek mevzusu haline getirse de zamanla bu yabancı adamın asabi ve kederli yüzünü her akşam burada izler olmuştu.

Bazen garsonlar yerine o götürürdü kahveyi ya da çayı lakin...

Bir kez olsun kehribarları yeşillerine temas etmemişti.

Aslan onu çağıran adamla birlikte koca bir şekerleme kavanozu devirip esmer yüzü kızararak ilerledi masasına.

"M-merhaba..."dedi heyecandan diki tutulurken.

"Tatlıyı sen mi yaptın çocuk?"dedi kehribar gözler kederle dolarken.

"B-ben..."

Aslan aslında ilk konuşmalarını böyle tasarlamamıştı.
Dört yıldır....
Aslında...

"B-ben..."dedi çocuk kekelerken.
"S-sevmediniz mi?"diye fısıldadı yeşillerinden damlalar akarken.

Hayranlık beslediği adam tarafından...
Beğenilmemesi onu üzerdi zira.

"Dünyada yediğim en güzel ikinci tatlı..."diye fısıldadı kehribarlar yorgunca.
"Teşekkürler."

"B-birincisi?"dedi yutkunan oğlan hevesle.

"Artık bana tatlı yapmıyor..."diye fısıldadı Baran.
"Yapamıyor..."

"Ben..."dedi Aslan hevesle tebessüm ederken.
"B-ben..çok sevindim...beğenmenize..hep buraya geliyorsunuz ama...ya-yani yanlış anlamayın görüyorum hep sizi bu saatlerde ama..."

Ve denizden esen tuzlu meltem ile birlikte bahçedeki saksı menekşeleri dans eder gibi savruldu rüzgarda.
Baran baktı menekşelere uzunca.
Karşısındaki çocuk heyecandan titrerken tebessüm etti zorla da olsa Baran.

"Eline sağlık..."diye fısıldadı.

Aslan hevesle çarpan kalbiyle kehribarlara bakınırken yemyeşil zümrütleri alevlendi çakmak çakmak.
"B-ben Aslan."

"Ben Baran."dedi Baran yutkunup.

"Buralı mısınız ?"dedi Aslan göz kırpıştırıp.

"Eşim buralıydı..."dedi yorgunca çaydan bir yudum alıp sulanan kehribarlar.
"Doğma büyüme buralıydı eşim.."

Oğlan akşam ay ışığı tenini okşarken hüzünle yutkunurken "An-Anladım...Efendim.."dedi kırgınca.

"Güzel yer.."dedi Baran dalgınca.
"Senin mi?"

"E-evet..."dedi Aslan kırgın bir tebessümle.
"Şey kahve...ister misiniz? B-en..ben de...bitirdim de işimi vaktiniz varsa?"

Baran rüzgarda savrulan menekşelerle dört yıldır burada en şiddetli rüzgarda bile asla ses soluk vermeyen çiçeklere alaylı bir bakış sundu.
"Oynama benimle gününe esir fırtına..."

"Anlamadım?"dedi Aslan heyecanla esmer yüzü ve kızarık yeşillerini saksılara çevirip.

Menekşe kokusu tuzlu meltemle dolarken Baran kendisine hayranca bakıp allanan oğlana tebessüm etti.
"Zamanın var mı Aslan ?"

"Menekşeleri sulayıp geleceğim!"dedi oğlan hevesle.

"Benim uzun bir vaktim var henüz.."dedi Baran dalgınca.
"Bana miras."

Oğlan hevesle menekşeleri severken ve sularken titrek elleriyle getirdi kahveleri.

"Ben..."dedi güzel yüzlü oğlan nefes nefese elleri hala titrerken.
"Şey...Ehm...Ben sizi uzun zamandır burada görüyorum..."

Baran tebessüm etti.
"Hep böyle konuşkan mısın?"

"Hayır!"dedi Aslan gür bir sesle.
"Ben...Yani...Çok şey..Heyecanlandım..."

Kıbrıs Rüyası tatlısından bir çatal daha aldı Baran.
Dünyanın en güzel yazı biteli epey olmuştu.

Ama Baran yeşillerin heyecanına bakınca biliyordu ki birilerinin henüz hiç yaşanmamış yazları vardı henüz.

Menekşeler durağan halindeyken tebessüm etti Baran.

***********S....O...N...*******

Kıbrıs Rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin