Menekşe Denizleri

2.9K 246 241
                                    

Soluksuz kaldığı daracık otobüste yaradana yakarırcasına yüzünü cama tuttu Baran.
"Bir menekşe denizi uğruna ne Baranlar batıyor."diye mırıldandı kendine.

Havanın kırklara selam verdiği bu deli sıcaklarda,ev ev gezip emlakçılarla pazarlık yapmıştı. Yetmemişti. Evin her santimetre karesini fotoğraflamış ağabeyine ve Peyker Hanım'a detaylı bilgi sunabilmek için görüntülü konuşmuştu üstelik...
Esrigün bir gece bile olsun ondan ayrı kalamasın diye!

Baran sinirle otobüste kimyasal kokular saçan duşun icadından bir haber Orta Çağ tiplemelerine bakındı.
O marul kafaya duyduğu öfkeyle bariyerlere arabayı uçurmasa ters şeritte...
Şimdi klimalı,mis kokulu son model arabasında yaylana yaylana gezecekti !

Ayakları şişmiş,rezil rüsva otobüs yüzünden midesi delinmişti.
Sabah aceleyle çıktığı evden ise şimdi ancak akşam ferahı düşerken geri dönüş yoluna varabilmişti.
Baran sinirle homurdanıp bir sonraki durakta inmek üzere sabrını muhafaza etmeye gayretlendi.

Bir durak sonra açılan kapı,taze bir nefes taze bir bahar gibi tenini yalarken kaçarcasına orta kapıdan inip ilerledi mahalleye doğru. Damat olan ağabeyiydi. Cefayı çeken ise Baran idi.
Evlenecek Peyker idi onun yerine düğün telaşına düşen ise İnci Hanım idi.

Baran yorgunlukla gözlerini yumup mahallenin başında biraz soluklandı. Sahi daha annesinin uzunca bir listesini daha tamamlaması gerekiyordu.
Misal bidon bidon asma üzüm yaprağı almalıydı. Aktardan kuş üzümü almalıydı...
Almalı oğlu almalıydı.
Babasının tüm maaşı ziyafete gidene dek gezinecekti Baran anlaşılan.

Söyleniyordu ancak eve gidip menekşe gözleri seyretmek ona dokunmak için de can atıyordu.
Sanki yorgunluk kalmayacak gibiydi tenini bir kez içine hapsetse.
Onun dokunuşları ve bakışları ile sanki şifalı kaplıcalarda gezmiş kadar huzurlu olacaktı ağrıları.
Ağrının adı kalmıyordu gece kollarında uyurken...

Baran kendi duygularına esir bilinçsizce nefeslenirken markete girip eksik listelerini bir bir raflarda seçmeye özen gösterdi. Evde ne yapıyordu acaba Esrigün?
Kesin şımarıkça süzülüyor ilgili bakışların ve övgülerin altında daha da şımarıyordu.

Ya da belki de uyuyordu.
Dün gece rakı balıktan sonra öyle derin uyumuştu ki Baran onu yatağa taşımak zorunda kalmıştı.
O gece onunla yapmak istediği bir çok şey vardı oysa.
En basitinden kucağına oturtup dudaklarını tadını alırken belini okşamak istiyordu.

Ama rakıdan mütevellit biri sağda biri solda yığılıp uyuya kalmışlardı...

Baran eksik listesini kontrol edip kasaya ilerlerken "Baran!"sesiyle irkildi.
Uzun ince fiziği,su dalgası beline düşen iri kahve dalgaya sahip saçları ve çipil çipil bakan iri güzel kahve gözleri...

Elçin elindeki poşeti yere koyup ona ilerlerken olduğu yerde duraksadı Baran.

"Naber?"diye mırıldandı kız neşeyle.

"İyiyim ? Sen?"dedi Baran çekingen bir edayla geri adımlarken.

Eskiden yüzüğünü taşıyan bu kızı Baran hep sevmişti içinde.
Çocukluk aşkıydı,gelir geçerdi belki ama aşktı işte.
Kokulu kağıtlara yazılan aşk mektupları,ağaçlara onun için tırmanmak ve onun uğruna abileri kovalayana dek pencerelerine tırmanışları.

Tatlı birer tebessümle karşılıyordu Baran.
Zira Elçin dünyadaki en güzel,en mükemmel kadındı.
Baran ise onu mutlu edememişti dahi.
Onun gülüşü yüzünde solmuştu Baran ve karanlığa kendini hapsetmeleri nedeniyle.
Karalar bağlarken neşe saçan kızı da epey yormuş,savaşına dahil etmişti.

Kıbrıs Rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin