Asla Yalnız Yürümeyeceksin

1.7K 168 91
                                    

"Su perisi olan Daphne, evlenmemeye ant içmiştir. Apollon, Peneus Irmağı'nın kıyısında Daphne'yi görür ve aşka tutulur. Umutsuzca, kör kütük aşık olan Apollon Daphne'nin peşini bırakmaz. Daphne kaçar, Apollon kovalar. Gücünün bittiği yerde Daphne Toprak Ana'ya onu saklaması için yalvarır ve Toprak Ana yakarışını duyar; Daphne toprakla bütünleşir ve bir ağaca dönüşür. "

"Güneş Tanrısı Apollo iflah olmaz bir tacizciymiş."diye yanıtladı Baran göz devirip. "Hatun istemiyorum diyor,daha ne peşinde."

"Anlattığıma pişman etme."dedi Esrigün hastane koridorundaki koltuklarda sıra beklerken huzursuzca sallamayı sürdürdü ayaklarını. "Gerginim,bildin mi ?"

"Bildim sevgilim."diye yanıtladı Baran iri ellerinin arasına aldığı nazik güzel elleri kavrarken. "Ben buradayım. Kapıda bekliyorum seni. Seni kapıda bekleyeceğim her zaman."

"Baran."diye fısıldadı Esrigün menekşe mavilerden iki damla yaş akarken. "Hayatımda ilk defa bu rezil hastalık yüzünden hastanelere geldiğimde...Yalnız değilim."

"Asla yalnız yürümeyeceksin."diye fısıldadı Baran dudak ısırıp. "Ben her zaman seninle yürüyeceğim. Her zaman."

"İlişkimizin daha başındayız."dedi Esrigün yutkunup. "Bilirsin birbirimize laf sokmayı kesip,aşık olduğumuzu anlayalı yeni oldu henüz..."

"Sonunda olsak ne değişirdi ki ?"diye yanıtladı onun boynuna yüzünü gömen Baran yorgunca. "Bu sefer de eski heyecanımız benim yüzümden kayboldu diye yakınırdın sen."

"Hey."diye mırıldandı Esrigün öfkeyle kaş çatarken. "Söylenmiyorum sadece..Ablamız ve abimizin düğününü kaçırabiliriz.Benim yüzümden."

"Kendi düğünümüze yetişiriz biz de."diye güldü Baran kehribarları ışıldarken deniz üzerinde yakamoz gibi. "Olur mu öyle ?"

"Ciddisin.."dedi Esrigün.

"Yok değilim. Buz Devri Sid gibisin. Sürekli mıymıy konuşuyorsun."diye fısıldadı Baran. "Garip baksırları olan garip gözlü çocuk."

"Sen de Diego gibisin o halde."diye mırıldandı Esrigün. "Hep sinir hem tersleme." Süzdü menekşe denizleriyle Baran'ı. "Asker emeklisi huysuz yaşlı amca."

"İyileşince bir döveyim seni hatırlat."diye mırıldandı Baran alayla. "Abim sıçacak ağzımıza. Yeğen sevemeyiz hayırsız amca ve dayı olarak."

"Bana benzeyecek."diye mırıldandı Esrigün. "Benim kadar eşsiz bir bebek.."

"Oğlan dayıya çeker,kız halaya. Ama benim yiğenim sadece bana."dedi Baran gerine gerine. "Senin gibi sırık,marul kafalı bir kıvırcık, bir de Allah affetsin Husky'e benzeyen kurt gibi gözler.."

"Siktir lan."diye tısladı Esrigün. "Kurban ol sen bana."

"Kurbanım."diye mırıldandı Baran. "Bayramda kessene beni."

"Domuz yemiyorum."diye sırıttı Esrigün. "Vallahi haramsın..."

"Esrigün Bey."diye mırıldandı hemşire nazikçe. "Doktor Bey sizi bekler."

Esrigün gülümsemesi solup,korkuyla dikti hemşireye gözlerini. Ağrılı ışın tedavisi. Sonra kusma. Sonra ağlayarak kusma. İştah kaybı ve kilo vermeler. Cılız eklemlerin cılız ağrıları. Uyutan ilaçlar...

İşte yeniden başlıyordu cehennemi.

Ama bu sefer bu cehennemi tek başına yüreğinde yaşamayacaktı. İlk defa biri kapıda onu bekliyordu sabırla.

Esrigün doktorun odasına ilerlerken saatlerdir hop oturan hop kalkan yüreğini susturan Baran nihayet gözlerinden damlayan yaşlara izin verdi. Sert bir adamdı. Sert olmaya kendini zorlayan bir adamdı. Askerdi bir kere. Komutandı hem. Eski savaşçılardan kim kalmıştı ki ? Hem yapısı gereği de kaya gibi bir kalbi vardı.

Erkek adam dediğin oturup hastane koridorlarında iç çeke çeke ağlar mıydı?

Ağlardı.

Elleriyle sevdiğinin güzel saçlarını kazımak zorunda kalan her adam gibi ağlardı hem de korkmadan ve usanmadan.

Esrigün onu güçlü görsün diye dişlerini sıkmış,espriler patlatmıştı belki ama içten içe korkuyordu. İyileşeceğini biliyordu ama onun korkak,ürkek gözlerinde acıyı gördükçe canı acıyordu. Sonunda iyi olacaktı ama iyi olana dek acılı bir süreç geçirecekti. Yorgun,bitkin...

Baran onun acı çektiğini görmektense acılarını kendi çekmeyi o sızı ve ağrıları kendi yaşamasını isterdi. Esrigün'ün acısını bir dağ gibi sırtlanmak ve kendi omuzlarına zincirlemek.

Ama onun için güçlü duracaktı. Çünkü ilk defa hastane koridorunda biri onu bekliyordu ve en güvendiği ,hayattaki tek varlığı olan ablasına dökemediği derin sırrını bir suç ortağıyla paylaşarak hafifletiyordu.

Bacağı yaralı eski bir komutan ile tüm acıyı tek başına sırtlamaya çalışan hasta bir çocuğun öyküsüydü bu.

Asla yalnız yürümüyorlardı.


Kıbrıs Rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin