"Baran..."diye fısıldadı dudaklarını ezen dudaklar.
"Seni seviyorum."Baran kehribarlarini menekşe denizlerine sabitleyip içinde yalnızca kendi yansımasını bulduğu iri kara göz bebeklerine tutundu.
Oğlanın daracık girişine kendini bastırırken ağustos böceklerinin sırdaş olduğu yaz gecelerinden en güzellerinden birine şahitti.Altında parlak bronz renkte teni bembeyaz çarşafa tezat olan Esrigün.
Onun altın kumral kıvırcık saçlarının yatağına dokunuşu ve yastığı bir inci gibi işleyişi.
Oğlanın hoş kokulu teninin tüm dünyanın en güzel gardenyanlarını anımsatan boyun girintisi.
Bir nefes daha çekti ciğerlerine Baran.Dudakları bronz boynu talan ederken ıslak diliyle yavaş bir gezinti sundu teninde.
Içinde hafifçe gezindiği oğlan hoş bir inleme sunduğunda bin orgazmdan daha güzel bir hoşluk kaplıyordu içini.
Sadece şu ses için gelebilirdi içeriye.
Ve sadece şu sesi duymak için.
Pek çok akıl almaz şey edebilirdi.Sertçe kendisini ittirip beline dolanan sıcak bacaklarla birlikte oğlanın dolgun dudaklarına geri döndü Baran.
Hoş tadını sevdiği lezzetten bardaktan kalan anason tadı alır gibiydi.
Biraz da sigara.Alkol ve sigara içmeye devam ediyor oluşu öfkelendiriyordu Baran'ı.
Sertçe kökledi içeriye.
Hızını arttırıp Esrigün'e çığlıklar attırırken kendini kavrayan ve gözlerine baka baka çeken oğlana mırıldandı Baran.
"Koduğumun...
Nasıl aşık ettin kendine.""Sen bide..."diye fısıldadı Esrigün "Bana sorsana."
Baran oğlanın dudaklarına eğilip ince bilekleri kavradı avuçları ile.
O nasıl gününe esir bir fırtınaysa Baran da bu oğlana esirdi.
Kokusuna.
Bakışına.
Tatlı diline.
Sitemine.
Gülüşüne ve göz yaşına.Odada yalnızca tenlerinin birbirine çarpış sesi ile birlikte yüksek tiz iniltiler süslenirken "Baran!"diye gürledi Esrigün.
"Boşalt beni..."
Nefes nefese dudaklarına yumulmayı sürdürse de Baran keyifli bir gülüşle dudaklarını geri çekti ondan."Yalvar."
"Baran!"dedi Esrigün ağlarcasına.
"Daha hızlı!"Baran inadına yavaşça gelgit sürdürürken nefsine hakim olmakta zorlansa da hoşuna gidiyordu iki dudağının arasında emrine itaat eden oğlan.
Yatak haricinde ara ki bulasın.
Esrigün fena çatıyordu,dik ,asi ve kural bilmezdi.
Ama yatakta...
Yatakta Baran ne derse oydu.
Ne isterse oydu.Tek bir baş kaldırı vardı.
O da Baran'ın elinde irileşen organın başı.
Seve seve dilliyordu da Baran."Aşkım."diye fısıldadı Esrigün.
"Hızlı,hızlı. Nolur."
Nefes nefese sulandı menekşe gözler.
"Baran!""Komutana ne oldu?"dedi Baran sertçe içeriye kayarken.
Esrigün avaz avaz bir çığlıkla yeri göğü inletse koca gök ,koca deniz ve dev ağaçlar haricinde duyanı yoktu !
"Ceza yersin..."diye inledi Baran kendini tutup."Yalvaririm..."dedi Esrigün şuh bir bakışla.
"Hızlı sik beni komutanım...""Hı?"dedi Baran eğilip oğlanın dudaklarını dişlerken.
"Emir kipi?""Burada..."diye fısıldadı Esrigün meydan okurcasına tırnaklarını oğlanın sırtına saplarken.
"Emirleri sadece komutan verir. Özür dilerim...Komutanım."Baran sırtındaki tatlı yanmalı acıyla homurdanırken kaş çatıp dikti kehribarlarini.
"Bacaklarını omzuma at!"Esrigün beldeki bacakları doğrultup Baran'ı dolarken kikirti sundu.
"Ceza mı verecek komutan? Ah!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıbrıs Rüyası
Romanceİçinde kendine ait olamayacak kadar saçmalık barındıran valize bakındı... Neon renkli,desenli ve "Malın hası burada!" yazılı aptalca baskılı iç çamaşırlar kesinlikle kendine ait olamazdı! Bu zırvalar uçaktaki Buz Devri Sid kılıklı çocuğa ait olmalı...