Çakıl Taşları

2.6K 209 123
                                    

"Bir,iki,üç...."
Esrigün henüz iki sayılırken denizin dibinde sokmuştu gür kıvırcık tutamlarını.

Suyun altında yanan tuzlu gözleriyle birlikte surat ekşitti.
En güzel çakıl taşını bulmayı hedefliyordu.
Maviliklerin serininde gün ışığının yansımasıyla kumlara çakılı parıltılı taşlara bakındı Esrigün.
Gün ışığı ile birlikte mücevher gibi parlıyordu taşlar.

Bu bir yarıştı Esrigün en güzel çakıl taşını bulmak üzere iddiaya girmişti Baran ile.
Sabahın köründe denize koşarken şen çocuklar gibiydi.

Doğduğu ve büyüdüğü liman kasabasının tadı vardı dudaklarında.
Denizin tuzlu tadıyla esen meltemlerde sabahın bir kokusu vardı Kıbrıs'ta.
Minik,şirin bir kasabaydı.
Bahçe duvarlarında sarmaşıklar sarılı,hanımeli kokuyusuyla yaz gününü ciğerine doldururken her şey çocukluk kadar güzeldi.
Baran onun çocukluğu kadar güzeldi.

Sanki o sabah çarşaf gibi serilen mavilikte Kıbrıs'ın çocukluğundan kalan berrak denizine sokmuştu tenini.
Ablası şemsiye altından bağıracak gibiydi.
"Başına güneş geçmeye abam,sokadur gafanı!"
Şimdi de Baran eksik etmiyordu ablasının yerini.
Avuç avuç suyla ıslatmıştı Esrigün'ü.

"Beynine güneş geçer la!"

Birlikte suyun dibinde süzülürken kayıp kıta Atlantis semalarında süzülür gibi özgürdü bedeni.
Ne cepheleri ne savaşları kalmıştı.
En büyük yenilgisi en büyük zaferiydi eş zamanlı olarak.
Nefesini salmak üzere baloncuklar bıraktı maviliğe.
Menekşe denizini andıran tuzlu gözlerle denizden çıktı.
"Fecagafalı!"diye inletti Esrigün.
"Neredesin!"

"Sus lan."diye gürledi denizden çıkarken surat ekşiten Baran nefes nefese.
"İt gibi sigara içmekten ciğer kalmamış ben de."

"Fecagafa!"diye kikirdedi Esrigün onun yanına kulaç atarken.
"Buldun mu?"

"Hee buldum,ebemin amını."diye omuz silkti Baran.
"Bulamadım çok derindeydi."

"Ben buldum."diye fısıldadı Esrigün bomboş koya bir bakış atıp.
"Adı Baran.
Okyanustaki en güzel kum zerreciği."

"Kum muyum ben?"dedi Baran sitemle.

Oğlanın ince belini sararken derin bir nefes verdi ciğerden.
"Emekli dayılar birazdan gelir. Bu akşam bir güzel içelim seninle,gidelim Ezine peyniri alalım. Boğma rakı alalım,Necmi Dayı'nın tarladan kavun karpuz alalım..."

"Sabah kızları gördüm ben de."dedi Esrigün.
"Köpek gezdiriyorlardı,köpek sevelim mi?"

"Sen varsın ya !"dedi Baran sırıtıp.

"Ne?"dedi Esrigün kaş çatıp.

"Ya küçükken abimle ben hep hep köpek isterdik bahçeye."dedi Baran  kehribarlarını devirip.
"Annem biliyo tabi,sevecez bırakacağız. Pisliği,yemeği ona kakalayacağız. Siz varsınız ya derdi almazdı köpek eve."

"Dağdan geldi dağ adamı, govmak isder sağ adamı."diye fısıldadı Esrigün.
"Allah'ın yabanı seni,senin neyine göpek."

"Lan olum."dedi Baran dilini ısırıp koluyla Esrigün'ü suya basarken.
"Alırım altıma. Çince değil konuştuğun anlıyorum artık az buçuk Kıbrıs dilini. Sokarım suya."

"Fecagafali!"dedi Esrigün suya batan sesiyle.
"Fecagafalı Baran."

"Öperim seni çocuk."diye fısıldadı Baran bronz teni sarmalarken.
"Kimseler de yok..."

"Burada da vereyim?"dedi Esrigün hınzır bir gülüşle.
"Sikecen?"

Baran iştahla dudak ısırsa da gözlerini devirip geçti  oğlana.
"Gören duyan olur,ben sevdiğimi ortalığa meze etmem."

"Ağır abi?"dedi Esrigün alayla Baran'ın omzuna uzanıp.

"Kurtlar Vadisi ilk doksan bölüm,sor replikleri ezbere söyleyeyim sana."diye fısıldadı Baran.

"Fecagafa diyince kızıyon?"dedi Esrigün sitemle.
"Hiç romantik değilsin."

"Gel lan gel."dedi Baran onun kolunu çekip kıyıya yüzerken.
"Bak ne buldum. İzle şimdi."diye fısıldadı suya dalarken.

Esrigün bacakları arasından dalarak geçen adama gülerken Baran muzipçe çekiştirdi onun şortunu.
Esrigün tiz bir çığlıkla şortunu düzeltirken dibe doğru süzülen adamı sırtının derinlerde kayboluşu ve yalnızca ayaklarıyla yaptığı gelgitlerin minik dalgalarına bakındı.
Peşinden daldı maviliğe.

Buranın suyu pek tuzluydu. Genzini ve gözlerini epey zorluyordu.
Ama yine de nefesini tutup daha derinlere doğru ilerledi Esrigün.
Son bir gayretle Baran'ın bedenini berrak suda seçerken kendisine dönen kehribar gözler merakla izledi mavilerini.
Menekşe mavisinden güzel değildi hiç bir denizin ya da göğün rengi.

Baran avucunu sıkıca yumup sırıttı suyun altında.
Ağzından çıkan nefesle ,suyun içinde köpüren baloncuklara bakıp sırıttı Esrigün.
Gülüşünden öpmek üzere kavradı çenesinden,dudakları onun gülüşüne kapanırken yumdu menekşe denizlerini.

Nefeslenmek üzere yukarı doğru çırpındıklarında ciğerlerini soluk doldurup ,kahkaha patlattılar eş zamanlı.
"Sigara..."diye fısıldadı Esrigün.
"Bırakmazsak bizi bırakacak."

"Bak."diye fısıldadı Baran bir kayaya sırtını verip bronz tenin güneşle öpüşünü seyredalarken.
İri avuçları arasından kehribar rengi bir taş ile yapışık duran mor-mavi tonlu bir taş gösterdi Esrigün'e.
"Bizi buldum."

"Senin gözlerinle benimkine benziyor."diye fısıldadı Esrigün parlayan gözlerle.

"Ne sandın olum? Boş adam mıyız biz?"dedi Baran küstahça.
"Adamın dibiyiz akabinde!"

Esrigün bir kahkaha savururken şen martılar,gürleyen dalgalar ve tekneleri bile sollayacak kadar coşkundu.
"Romantik."diye burun kıvırdı.
"Acemi romantik!"

"Denizdeki çakıl taşları gibi" diye fısıldadı Baran.
"'Seni çok seviyorum.' (Seviyorum işte seni ahmak, nasıl ki denizdeki çakıl taşları seviliyorsa, öyle seviyorum seni, deniz onu nasıl sarmalıyorsa ben de seni öyle sarmalıyorum.)"

Esrigün tebessüm etti.
"Milena'ya Mektuplar, Franz Kafka.."

"Edebiyat da var ben de."dedi Baran dudak uzatıp.
"Nerede öpücük?"

"Acemi romantik seni."diye fısıldadı Esrigün kıkırtıyla.
"Bu bizim çakıl taşımız olsun,hep yanımızda kalsın. Denizi taşır gibi taşıyalım mı?"

"Menekşe denizlerini..."diye fısıldadı Baran tebessümle.
"Gözlerimdeki kehribarlara hapsettim. Gözlerimde saklıyorum Esrigün..."

Kıbrıs Rüyası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin