~ Robert'ten ~
Robert: Alo.
Solar: Alo, kimsiniz?
Robert: Sen tahmin et bakalım fıstık. Kimim ben?
Solar: Fıstık dediğine göre...
Robert: Doğru tespit. Nasılsın bakalım.
Solar: Sesini duymadan önce iyiydim.
Robert: Çok ayıp...
Solar: Neden aradın?
Robert: Seninle Moonbyul hakkında konuşmam gerek.
Solar: Hatırladığım kadarıyla en son Moonbyul hakkında Konuşacağız dediğinde üç yıl önce falandı. Bizi o küçük tahta klübeye götürmüştün Ve sonra...hatırladın mı?
Robert: Bana bak fıstık, Moonbyulun aklını karıştırma sakın.
Solar: Hangi konuda?
Robert: Benden ona zarar gelmez.
Solar: Daha önce de böyle demiştin.
Robert: Bir anlık hırs, sinir ve intikam duygusu ile yapmıştım.
Solar: Ama senin bir anlık sinirin, Moonbyulun bir hayatını mahvetti...
Robert: Bak Solar ben sade...
Lafımı bitirmeme izin vermedi ve telefonu yüzüme kapattı. Sinirlerim bozulmuştu...~ Moonbyul'dan ~
Moonbyul: Şey, bu sabah da yemeği dışardan söyleyelim desem çok bencilce olur mu?
Robert: Yoo, istersen söyleyelim.
Moonbyul: Güzel olur.
Robert: Ne istersin?
Moonbyul: Bilmem. Şey, aslında çıtır tavuk güzel olur ama çok mu pahalı? Eğer seni zorlayacaksa başka birşey de seçebilirim.
Robert: Vay, kulağa güzel geliyor. Hemen söyleyelim o zaman.
Yaklaşık 15 dakika sonra yemek gelmişti. Kalktım Ve kapıyı açtım. Adam bana ters ters bakıyordu ama umursamadım. Yemeği adamın elinden almaya çalıştım ama vermiyordu.
Moonbyul: Verir misiniz şu yemeği?
Adam: Peki sen benim yemeğim olur musun tatlı şey?
Moonbyul: Ne!
Adam ani bir hareketle boynuma uzandı Ve kanımı emmeye başladı. Ona engel olmaya çalıştım ama yapamadım. Robert birşeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki yanımıza geldi. Yerde yatan benim elimi sıkıca tutarken kapıdaki adama bağırıyordu.
Robert: Neden yaptın!
Adam: Sen benim karımı öldürdün. Bende senin sevgilinle uğraşacağım..
Robert: Bak, ben onu bilerek öldürmedim anlıyor musun? O ormanda başıboş gezen bir insandı. Seninle evli olduğunu Ve çocuğunuz olduğunu nereden bilebilirdim! Ayrıca Moonbyul sevgilim değil!
Adam: Daha sonra tekrar geleceğim Rob. Heyecanla beni bekle.
Adam kapıyı hızlıca çarpıp çıktı. Robert kafamı kaldırdı Ve elimi sıkıca tuttu. "Moonbyul, sen iyi misin? Lütfen birşey söyle"
Ölmemiştim ama vücudumdaki tüm kanım çekilmiş gibi hissediyordum. Ölü gibi görünüyordum demek. Beni alıp koltuğa yatırdı. Yavaşça gözlerimi açtım.
Moonbyul: O adam kimdi?
Robert: Şey, Bundan yaklaşık birkaç ay önce ormanda gezen bir kadın vardı. Kana çok ihtiyacım vardı Ve önüme gelen herkesi emebilecek gibiydim. O kadın karşıma çıkınca dayanamadım Ve öldürdüm. Ama gerçekten bilerek yapmadım Moonbyul...
Moonbyul: Hmm...
Robert: Ama..yine. Yine benim yüzümden ölüyordun Moonbyul...Ben çok özür dilerim. Benim yüzümden 3. Kez ölecektin..
Moonbyul: Kendini suçlama.
Robert: Herşey benim yüzümden. Ben berbat biriyim...
Moonbyul: Öyle söyleme.
Robert: Bundan sonra çok dikkatli olmamız gerek. Çok gerekmedikçe evden çıkmayacağız Ve yemeği de başka bir siteden söyleyeceğiz.
Moonbyul: Peki...
Robert: Hadi ama. O aptal adamın huzurumuzu kaçırmasına izin mi vereceksin cidden? Neşelen biraz.
Moonbyul: Tamam...M-Moonbyul aşkımmmmmm
Neyse bu yazdığım en uzun bölüm oldu kdksksk 446 kelime.
YOU ARE READING
Zor Ama İmkansız Değil...
FanfictionHeyşeye rağmen Moonbyul'u gitmekten alıkoyan birşey vardı. Bu oydu...İsmini bilmediği o güzel gözlü çocuk. Hayatını kurtaran o güzel gözlü kahraman...