~ Robert'tan ~
Miranda, şey yani Moonbyul bana doğru yaklaştı. Cebinden telefonumu aldı. Tek denemede şifreyi bildi. Evet, şifre "1992" yani Moonbyulun Doğum yılı.
Moonbyul: Vay be, numaramı silmemişsin. Ama bir terslik var. Hala "güzellik" olarak kayıtlıyım. Değiştir istersen. Böyle çok saçma Ve alakasız olmuş da ondan dedim.
Moonbyul telefonu yere attı Ve ayakkabısının topuğu ile ezdi.
Robert: M-Moonbyul...ben...herşey için çok özür dilerim. Ciddiyim. Sen bunu hak etmemiştin.
Moonbyul: Öldüğüme nasıl bu kadar çabuk inandın anlayamıyorum. Her neyse. Sen bana böyle bir tercih hakkı sunmamıştın ama ben sana soracağım. Yanarak ölmek mi? Kafana sert bir kurşun yiyerek ölmek mi? İstersen ikisi aynı anda da olur. Öldürüp cesedini yakabilirim. Ne dersin?
Moonbyul eline aldığı çakmağı yaktı Ve bana doğru yaklaştı. Ne yapsa hak ediyordum. Moonbyul ellerimi çözdü. Şaşırmıştım. Çakmağı bana doğru uzattı.
Moonbyul: Al hadi. Al Ve yarım bıraktığın işi bitir. Hemen şimdi. Şu an. Öldür beni.
Robert: Ben...yapamam. Seni bir kez kaybettim ama bir daha kaybedemem. Buna dayanmam.
Moonbyul: İyi. O zaman ben yaparım.
Yanan çakmağı pencereye doğru fırlattı. Perde alev almıştı. Biyan önce buradan çıkmamız gerekiyordu. Aynı şeyleri ona bir daha yaşatamazdım. Tüm ev yanıyordu Ve bu, Moonbyulun hoşuna gitmiş gibi görünüyordu. Cidden tuhaf...
Robert: Benimle gel. Buradan çıkmalıyız Moonbyul.
Moonbyul: Sen git. Kendini kurtar. Ben ölmeyi hak ettim...
Robert: Seni burada bırakmam.
Moonbyul: Robert, lütfen git. Senin zarar görmeni istemiyorum.
Moonbyulu sertçe tuttum. Kapıya doğru yöneldim ama hayır..herşey bitmişti. Giriş tamamen kapanmıştı. Arkamı döndüm Ve yerden telefonumu aldım. Hemen itfaiyeyi aradım. Moonbyul bana, tavana bakmamı söyledi. Baktım. Ateş parçaları aşağı doğru düşüyordu...
Moonbyul: Çok özür dilerim Robert. Aklıma bir fikir geldi. Yere yat. Hiç soru sorma sadece yere yat.~ Moonbyul'dan ~
Size artık acıya karşı hissizleştiğimi söylemiş miydim? Ama bu iyi birşey değil mi? Acı hissetmemem iyi birşey. Robert ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı ama söylediğimi yaptı Ve yere yattı. Ne olursa olsun, bana Ne yaşatırsa yaşatsın onu hala seviyordum Ve zarar görmesine izin veremezdim. Ayrıca artık kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Şu an olduğumdan daha çirkin görünemezdim. Şu ankinden daha mutsuz olamazdım yada daha fazla acı çekemezdim. Ölürsem bile daha mutlu olurdum ama Robert ölürse kendimi asla affetmezdim. Tavana bir kez daha baktım. Sonra hiç düşünmeden Robertin üzerine atladım...Olabildiğince tüm vücudumla Robertin üzerini kapatmaya çalıştım. Robert hala anlamamıştı.
Robert: M-Moonbyul..Ne yapıyorsun?
"Ah" diye bir ses çıkardım.
Robert: Ne oldu? Moonbyul birşey söyle ne oluyor?
Moonbyul: R-robert..Sakın hareket etme ve...ve sakın bana dokunma. Sadece bekle. Birinin ge..Ah! Birinin gelip sana yardım e-etmesini bekle. Seni çok seviyorum...Herşeye rağmen hala çok seviyo...
YOU ARE READING
Zor Ama İmkansız Değil...
Fiksi PenggemarHeyşeye rağmen Moonbyul'u gitmekten alıkoyan birşey vardı. Bu oydu...İsmini bilmediği o güzel gözlü çocuk. Hayatını kurtaran o güzel gözlü kahraman...