~ Moonbyul'dan ~
Olanlara hala inanamıyordum. Herşey çok kötüydü. Kapıyı sertçe çarparak eve girdim. Seulgi, Yeriyi eve çağırmıştı. Solar da yanlarındaydı.
Solar: Moonbyul! Sen iyi misin? Üzgün görünüyorsun.
Moonbyul: İyi falan değilim Yongsun!
Solar: Sen bana kolay kolay Yongsun demezdin. Ne oldu anlat?
Yeri: Üzerine gitmeyin. Belki yakışıklı sevgilisi onu ter etmiştir hahaha.
Moonbyul: Çok komik.
Yeri: Bir dakika bir dakika. Yoksa Robert öldü mü?
Moonbyul: Hı Hı...
Yeri: Ohaaa! Tom nasıl?
Moonbyul: Ben...b-bilmiyorum
Seulgi: Ah Moonbyul, böyle olduğu için çok üzgünüm. Keşke o gün seni zorla partiye çağırmasaydım.
Yeri: Yoo. Bende iyiki ölmüş. Hak etti. O da seni öldürmeye çalıştı Moonbyul unuttun mu? O pislik adamın seni ne hale getirdiğine baksana.
Yeri cebinden küçük aynasını çıkarıp bana doğru uzattı.
Moonbyul: YETER YERİ SUS!!
Yeri: Sakin ol canım. Neyse hadi sen bana Tomun telefon numarasını ver.
Moonbyul: Git başımdan.
Seulgi: Cenaze ne zaman?
Moonbyul: Bu öğlen
Yeri: Ben de geleceğim. Belki Tom da orada olur ehehe.
Seulgi: Yeri, ciddiyim şu an hiç sırası değil. Yapma.
Daha fazla dayanamadım. Odama gitmek için arkamı döndüm ama tam kapıdan çıkacakken televizyon sesini duydum. Robert Pattinson diyorlardı. Haberi dinlemeye başladım. "Dünya bir vampirden daha kurtuldu." Diyorlardı. Dayanamadım. Yeriye televizyonu kapatmasını söyledim ama onun yerine sesini daha çok açtı. Dayanamadım ve televizonun camına yumruk attım. Kızlar şaşırmıştı.
[öğleden sonra ]
Roberti gömmüşlerdi...her gözlerimi kapadığımda gözümün önüne geliyordu. Ama tam arkamda Roberti görmeyi beklememiştim.
Moonbyul: R-Robert...
Robert: Selam.
Moonbyul: Sen gerçek değilsin öyle değil mi?
Robert: Gerçek olmamı ister miydin?
Moonbyul: Evet, tabiki.
Robert: Zamanım doldu Moonbyul. Üzgünüm. Seni bırakmak istemiyorum ama gitmem gerek.
Moonbyul: İyi ama nereye?
Robert bana cevap vermeden arkasını döndü ve yürümeye başladı. Ben de peşinden gittim. Bir arabanın önünde durdu ve içine bindi. Bana da binmem için işaret etti.
Robert: Sen sürer misin? Ben sana yolu tarif ederim.
Moonbyul: Olur.
Robert beni, bir uçurumun kenarına getirdi. Şaşırmıştım.
Moonbyul: Neden geldik buraya?
Robert: Öldüğüm için üzgün müsün?
Moonbyul: Ne! Ama sen ölmedin ki. Buradasın işte.
Robert: Sence bu ben miyim?
Moonbyul: Gerçek değil misin? Hayal mi görüyorum?
Robert: Bilmem. Ben öldüm. Yanıma gelmek ister misin?
Moonbyul: Evet.
Robert: O zaman bana güven. Sadece elimi tut. 3 deyince birlikte atlayalım. Olur mu?
Dediğini yaptım. 3 dediğini duyduğum an kendimi Robertle birlikte boşluğa bıraktım. Sadece bir hayaldi. Robert benimle altamamıştı çünkü o zaten ölmüştü. Şimdi ben de onun yanına gidecektim. Son hatırladığım şey, sert bir şekilde kayalıklı zemine çarpışım oldu...
YOU ARE READING
Zor Ama İmkansız Değil...
FanfictionHeyşeye rağmen Moonbyul'u gitmekten alıkoyan birşey vardı. Bu oydu...İsmini bilmediği o güzel gözlü çocuk. Hayatını kurtaran o güzel gözlü kahraman...