Kurgudan bağımsız özel bölümdür. Umarım beğenirsiniz.💚
Bir insanı hiç delicesine, kaybetmekten korkarcasına sevdiniz mi? Ben sevdim. Öyle çok sevdim ki onun olmadığı her an o varmış gibi yaşadım.
Kollarımın arasında uyuyan sevdiğim adamın nefes alış verisini dinliyordum. Bazen, kalbin tek ihtiyacı bu olabiliyordu. Sevdiğinizin nefes sesi.
Yumuşak saç tutamlarını okşarken kalbim huzurla doluyordu.
“Güzelim?” Yiğit’in uykulu ve boğuk sesi ile gülümsedim. Başını boynumdan kaldırıp uykulu gözlerini gözlerime dikti.
Gözlerine telaş ve panik yansıdığında ağladığımı fark etmişti. Doğrulup “Çiçeğim?” dedi yüzümü ellerinin arasına alarak. “Ağladın mı sen?” İçi gidercesine bakıyordu.
Ellerimi tutup gülümsedim. “Ağladım evet.” Dedim. Panikle “Neden? Bir şey mi oldu? Neden ağladın?” sorularını bir bir sıralarken telaşlıydı.
“Kâbus gördüm.” Dedim kısık sesimle. Kaşları havalandığında “Beni neden uyandırmadın? Gel buraya.” Deyip beni göğsüne çekti.
Huzurla gülümsedim. “Ne gördün bebeğim?” meraklı sesi ile sorduğunda aklıma düşen kabus ile tüylerim diken diken olmuştu.
“Seni kaybetmiştim,” dedim titrerken “Ölmüştün. Bırakmıştın beni.”
Alnımı öpüp iç çekti. “Ben seni hiç bırakır mıyım güzelim?” Saçlarımı koklayıp öptü. “Bu koku benim yaşama sebebim, ben ölebilir miyim?”
Dolan gözlerimi yumup boynuna öpücük kondurdum. Alnını alnıma yaslayıp burukça gülümsedi. Gözlerini yumduğunda kapalı gözlerinden yaşlar süzülmüştü.
“Sevgilim? Neden ağlıyorsun?” bu sefer telaşlı olan bendim. Kollarını boynuma sarıp başını boynuma gömdü.
Omuzları sarsılıyor sessiz sessiz ağlıyordu. “Bilmiyorum,” dedi titreyen sesiyle. “İçimde sana karşı tarifsiz özlem, hasret var.”
Geri çekilip alnını, alnıma yasladı. Elini kalbine götürüp “Burası parçalanıyor sanki. Bak, buradasın ama gideceksin diye korkuyor.” Dediğinde başımı sağa sola salladım.
Yanaklarını silip dudaklarına öpücük kondurdum. Geri çekildiğimde kapalı gözlerini açtı. “Ben buradayım sevgilim. Senin yanında, senin kollarındayım. Korkma diyemem çünkü bende korkuyorum. Buna çare yok ama şunu bil,” gülümseyip “Ben hep burada olacağım, senin yanında.” Dediğimde gülümsedi.
“Gel hadi.” Deyip elimi tutarak yataktan kalktı. “Nereye?” meraklı sesim onu durdurmazken beni peşinden sürüklüyordu.
Neresi olduğu önemsizdi, onunla olduğum her yer benim cennetimdi.
Montlarımızı giyip dışarı çıktık. Kar yağıyordu. Hayranlıkla gökyüzüne bakıyordum. Yiğit ise beni seyrediyordu.
Ellerimi açıp “Çok güzel!” dedim etrafımda dönerek.
Yiğit beni kendine çekip “Sen daha güzelsin.” Dedi yanağımı okşarken.
“Seninle bütün mevsimleri yaşamak istiyorum." Ben konuştukça gözlerindeki parıltı daha da artıyordu.
“Yapacağız, ne istersen onu yapacağız.” Başımı, göğsüne yaslayıp kollarımı beline sardım.
Yağan karın altında birbirimize sarılırken zaman dursun istiyordum.
Onun kolları arasında olmak evde olmak gibiydi. Güvenli ve huzurluydu.
Sokakta el ele yürüyorduk şimdi. Yaşadığım yerde geçen bir sürü anımız vardı. Anılarımızı konuşuyor, geçmişi anıyorduk.
“Ben ölürsem sever misin birini?” Sorduğu soru anlık duraksamama neden olmuştu.
Kızacakken “Kızma hemen. Merak ediyorum, sever miydin?” dediğinde iç çektim.
Onu kaybetme düşüncesi bile beni öldürüyordu.
“Hani bir şarkı var ya, hatırımda bir sen kaldın.” başını salladığında “Hıh işte onda da dediği gibi sen ölürsen, senin üstüne senin yokluğunu getirir onu severim. Gidersen, senden geriye ne varsa bende bulur, onu severim.” Gözleri dolduğunda devam ettim. “Sende başkası haram bu kalbime.”
İç çekip “Ben, sen ölürsen kalbime sıkarım. Senin için yaşayan kalbe senden sonrası yasak.” Dediğinde kollarımı boynuna sardım.
“Buradasın, bir aradayız.” Dediğimde sıkıca sardı kollarını. Saçlarımı okşarken “Şükürler olsun.” Dedi.
Ellerim, ellerinden hiç ayrılmasın sevgilim.
Gözlerim, gözlerine hasret kalmasın.
Evimize döndüğümüzde ilk işimiz ıslanan saçlarımızı kurutmak olmuştu.
Yatağa geçtiğimizde kollarının arasına girdim. Başımın üzerine uzunca öpücük kondurdu.
“İyi geceler çiçeğim.” Boynundan öpüp başımı göğsüne koydum. “İyi geceler canımın içi.”
Geceler onun yanında, gündüz onun yanında anlamlıydı. Günlerim onunla geçiyor, her gün varlığına şükrediyordum.
Sabah gözlerimi açtığımda yatak boştu. Yataktan kalkıp oyuncağını kaybetmiş çocuk telaşıyla aşağı indim.
Korkuyla etrafa bakarken hiçbir yerde yoktu. "Yiğit?! Yiğit nerdesin?!” odalara teker teker bakmıştım ama yoktu.
Koşarak bahçeye çıktığımda çiçeklerimin başında dikildiğini gördüm. Ağlarken yanına koştum.
“Solmuşlar.” Dediğinde çiçeklerime baktım. Hepsi sararmış, solmuştu.
Bana döndüğünde ağlamam daha da şiddetlenmişti. “Ağlama, yeniden ekeriz. Ağlama güzelim.” Deyip sarıldığında “O yüzden değil. Seni göremeyince korktum.” Dedim kokusunu içime çekerek.
Saçlarımı okşayıp “Buradayım bebeğim, yanındayım.” Dedi içimi ısıtan sesiyle.
Yanımda olmasaydı bende çiçekler gibi solardım. “Sen olmasaydın bende bu çiçekler gibi solardım.”
“Solmana asla izin vermem. Çiçeğim hiç solmayacak.”
“Seni seviyorum.” Dediğimde dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Geri çekilip “Seni seviyorum.” Dedi içten ve sevgi dolu sesiyle.
Onu sevmek kalbime can veriyordu. Kokusu içime işlerken kalbim çiçekleniyordu. Çiçeklerim o varken solmayacaktı.
Mevsimler geçsin, yıllar akıp gitsin ben hep burada olacaktım.
İnsan, sevdiğinin yanında yaşadığını hissederdi. Yaşıyordum, o var olduğu sürece ölmeyecektim.
Ölüm sevgiyi yok edemezdi. Ölüm sevenleri ayıramazdı.
Bazı sevdalar mahşere kalır, en güzel orada yaşanırdı.
Yeniden yaşam şansı sunsalardı, yeniden dünyaya gelseydim yine Yiğit'i severdim.Sevgilim..
Ne demiş Aşık Veysel; Seversin, kavuşamazsın aşk olur.
Aşk oldu.
💚🌱
Yorumlarınızı bekliyorum..
Sevgiyle kalın 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Novela JuvenilAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...