Su'dan
Eve geldiğimde annem çoktan sofrayı hazırlamıştı. Hızla odama çıkarak duş aldım ve üzerimi giyinip aşağı indim. Masaya oturduğumuzda aklımda olan soruyu anneme yönelttim.
-Anne benim 5 tane arkadaşım olma olasılığı kaç. Yada benim bir anda onları unutma olasılığım? Bu soru benim için önemliydi. Çünkü rüya gördüğümü bilsemde içten içe o rüyanın gerçekliğine inanıyordum. Belki saçma ve çocukcaydı bir rüyaya bel bağlamak. Ama işte içimde ne olduğunu tarif edemediğim bir his vardı.
-ne? Bana şaşkınca bakıyordu annem. Sesi titrek çıkmıştı.
-daha doğrusu, Anne hiç aşırı gerçekçi bir rüya gördünmü. Bide hiç uyanıkken rüya gördünmü?_________________
Yazar'dan
Masaya bir bomba atmıştı sanki genç kız. Melih beyin içtiği çay buğazında kalırken öksürmeye başladı Kızından böyle bir soru beklemiyordu. Kadın ise şaşkınca kızına bakıyordu. Adam kendine gelipde ortam tekrar sesizleştiğinde tekrar annesine baktı su. Çok tuhaf bir sorumu sormuştu neden böyle tepki vermişlerdi?
Ortamda tek tepkisiz olan genç kızın abisiydi. Ama o da fazla tepkisiz kalmış öylece donup masayı izlemişti. Kadın bir kaç dakika kızına ne diyeceğini bilemedi. Yardım etmesini istercesine kocasının gözlerine baktı. Ancak melih bey de ne diyeceğini bilmiyordu. Bakışlar cevap bekleyen genç kıza döndüğünde buğazını temizledi kadın. Ve zorla cevap verdi.
-bu nereden cıktı şimdi kızım.
-sadece... Önemi yok. Öyle bir anda aklıma geldi.
Diye geçiştirdi genç kız. Söylemek istemememişti. Nedense ailesinin bişeyler sakladığını düşünüyordu. Hızla yemeğini yiyerek kalktı masadan. Önce odasına çıkarak cantasını aldı. Sonra evden cıkarak üniversiteye gitti. Dersin olduğu sınıfa girdiğinde gözleri orman yeşilleriyle karşılaştı. Onların burada okuduğunu bilmiyordu. Sanat tarihi dersiydi. Önlerden boş bir yere oturdu. Birkaç sıra arkasında oturan gençlerse, su'yu izliyolardı. 2 yıl önce bu okuldan ayrıldıkları da bir daha geri dönmeyi planlamamışlardı. Ama ondan da uzak kalmadılar. Kalamazlardı. Ders bittiğinde suyun yanına gitmek için ayaklandı beşli. Ama onlar varamadan fatih gitmişti kızın yanına. Tanıyolardı fatihi. Deniz sinirle kıstı gözlerini. Ellerini yumruk yapıp sıkmış öylece izliyordu onları. Suyun yanına gitmek fatihi bir kenara savurup almak istedi oradan suyu. Ama engel oldu bişeyler. Uzun zaman sonra tekrar kıskandı suyu. Fatihe gülmesini istemedi. Ama elinden birşeyde gelmedi. Aylinin seslenmesiyle bakışlarını çekti genç kızdan. Beşinde biliyordu gidemezlerdi yanına. En Azından geçerli bir nedenleri olmadan. Zaten bir anda karşısına cıkmaları bile tehlikeliydi. O manzarayı izlemeye dayanamadı daha fazla deniz. Hızla cıktı sınıftan. Arkadaşlarıda peşinden gitti. Bu arada fatihin anlattıklarına gülüyordu su. Neden güldüğünü bilmiyordu ama. Aslında o kadarda komik değildi ona göre. Yinede gülmek istemişti. Deliriyodu galiba. Gerçek hangi normal insan uyanıkken rüya görürdü ki. Bak yine rüyası gelmişti aklına. Yüzü düşerken fatihte izin isteyerek kalktı yerinden sınıftan ayrılarak bağceye cıktı. Temiz hava iyi gelmişti. Bir ağacın önüne oturarak sırtını sert gövdesine yasladı. Kafasını kaldırarak gökyüzüne baktı. Bulutlar çok güzeldi. Gözlerini sıkıca kapattı.
_____________-Su bulutlara bak dedi küçük cocuk.
Kafasını kaldırdı küçük kız. cocuğun heyecanla işaret ettiği buluta baktı. Şaşkınca gözleri irileşti kızın. Bulut kediye bensiyodu.
-ama bu kedi. Dedi kız şaşkınca. -Kediyi orya nasıl çıkartmışlar ki dedi masumca.
Küçük cocuk güldü kızın sorusuna. O biliyordu. Çünkü babası anlatmıştı. Gururla kapartı minik göğsünü. Yüzünü küçük kıza dönerek çok bilmiş bir edayla konuşmaya başladı.
-akıllım o gerçek kedi değil ki. O aslında gaz tabakası ama rüzgarın etkisiyle gökyüzüne dağılıyor. Bizde onun şekillere benzetiyoruz. Dedi.
- yaaaa Sen ne kadar şey biliyorsun öyle. Dedi kız şaşkınca.
Küçük cocuk kızı etkilemeyi sevmişti. Ona bulutları daha çok anlattı. Kız her duyduğuyla şaşırırken, cocuk içinden babasına teşekkür etti. Onun sayesinde etkilemişti bu gökyüzü gözlü kızı. Yavaşca yaklaştı kıza ve yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Kızın yanakları kızarırken yanındaki 6 yaşındaki annesinin yeni tanıştırdığı arkadaşına döndü.
-neden öptün beni.
-babam sevdiklerimizi öperiz demişti.
-ama insanlar ailelerini öpebilir sadece yada evlencekleri kişileri. Dedi kız kızgınça.
-o zaman bizde büyüyünce evleniriz dedi. Küçük cocuk.
-benimle evlenecekmisin? Dedi kız şaşkınca.
- evet olmaz mı?
- o-olur.
Kalbi çok hızlı atıyordu küçük kızın. Sanki yeni bir barbie bebek almıştı da mutluydu. Ama bebek yoktu ki elinde. Neden bu kadar mutlu olmuştu. Yanındaki cocuğa dönerek gülümsedi._____________
Gözlerini açtı genç kız yine olmuştu işte yine görmüştü uyanıkken rüya. Bu sefer başı ağırmamıştı ama. Belkide gözlerini kapattığı içindi. burnunu kaşımak için elini kaldırdı. Ama eline sıcak bir sıvı gelmişti. Burnu kanıyodu yine. Cantasından hızla pecete cıkararak sildi burnunu. Kimseye anlatmıycaktı bu olanları. Annesi yine ortalığı velveleye verirdi yoksa. 2 yıl önce beyninden büyük bir kitle alınmıştı. Pek hatırlamıyordu kız. Ama ailesinin çok açı cektiğini öğrenmişti. Çünkü ameliyatı tehlikeli ve çok zordu. O yüzdendi belki annesinin bu kadar üzerine titremesi. Mesleğini bırakıp evde sürekli suyla ilgilenmesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...