Gençler koşarak girmişlerdi panayırdan içeri. En son 7 yaşımda gelmişti su böyle bir yere. Onun dışında hep filmlerdi görürdü bu panayırlar. o yüzden heycanlıydı. Diğerleride aynı durumdaydı tabi. Önce birlikte ordan oraya gidip durdular. Sonra ikişerli gruplara ayrıldılar. Herkes sevgilisini seçinçe mert ve ece de aynı gruba düşmüşlerdi. Hoşnut değillerdi ama yapcak bişeyde yoktu.
Su ve deniz hızla dönen salıncaklara bindiler önce. Tabi su istemişti. Küçüklüğünden beri salıncakları çok severdi. Ama indiklerinde deniz kusucaktı neredeyse. Midesi fena kalkmıştı. Buna rahmen su çok rahat ve mutlu görünüyodu. Deniz biraz kendini toparladığında,pamuk şeker standına gittiler. İki pamuk şeker iki elma şekeri aldılar. Su çoçuk gibi bir neşeyle zıplayarak elindeki pamuk şekerini yerken deniz gülerek izliyodu genç kızı.Bu arada panayırın öbür ucunda birbirlerine somurtarak ilerleyen ece ve mert bir nişan standının önünde durmuşlardı. Hani filmlerde oyuncak tüfekle ördeği vurursan istediğin oyuncağı kazanırsın denilen ama hileli olduğundan neredeyse kimsenin kazanamadığı oyunlar vardıya. Öyle bişeydi. Gerçe filimlerde o hileli oyunu hep başrol kazanıyoduda neyse. Ece denemek istemişti ama başaramadı tabi. Mertte eceyle dalga geçince,
- kolaysa sen yap. dedi ece.
- yaparım ben senin gibi beceriksizmiyim. Dedi mert.
İlk atışı beceriksiz olsada ikinci atışında başarmıştı mert. Eee o polis oğluydu dimi. Gerine gerine döndü kıza. Kimsenin başaramadığı oyunu başarmıştı kolaymıydı. Gülerek dalga geçti eceyle.
-hadi istediğin oyuncağı seç . Dedi.
Tabi o, o kadar gerinirken yanlarına iki çift daha gelmişti. VE her iki gençte tek vuruşta kazanmışlardı oyunu. Mertin kasılmaları anında sönerken gülme ve dalga geçme sırası ecedeydi. Gülüşü tuhaf bir şekilde mertide gülümsetmişti.
-ne oldu? Havan söndü sanırım. Dedi.
-sen hiç atamamıştın. Diye üste cıkmaya çalıştı mert. Ama bazen ece onu takmamıştı bile elini bşr pandanın üzerine koydu. Geldiğinden beri gözü ondaydı. Zaten oldu olası peluş oyuncakları severdi. Ama aynı anlarda yanındaki kızda pandaya uzanmıştı. Göz göze gelen iki kız. Savaş sinyallerini vermişti sanki.
- üzgünüm ama bu benim. dedi ece.
-hayır benim. Dedi kız.
- önçe ben gördüm dedi ece.
- önce ben uzandım. dedi kız.
Kavga çıkacağını anlayan mert eceyi kolundan tutarak çekmişti.
- çocukmusun kızım. Boşver.dedi mert.
Bu arada diğer kız pandayı alarak dil çıkardı eceye.
Onu çeken merte baktı ece. Bunu yapması gereklimiydi. Küçük düşmüştü işte. Ayrıca o pandayı gerçekten istemişti. Kız pandayla uzaklaşırken içi titredi ecenin. Ne yapsındı küçüklüğünden beri istediği şeylere çok bağlanırdı. Dudağı aşağı sarkarken hafif titredi.
- oha ağlıycakmısın? Dedi mert.
Ece ise sadece gözlerine baktı mertin. Kırılmıştı biraz. Ela gözleri yaşarmış ve ıslaklık göz renkinin değişmesine neden olmuştu. Gözleri görşel bir şölen sunuyodu sanki. Ece bişey söylemeden arkasında ki banka ilerledi ve oturdu. Elindeki suyu başına dikerek içti. Ne olucak odun işte diğe düşündü mert için.
Bu arada mertte kendine kızıyodu. Bazen gerçekten odunlaşıyodu. Ne vardı yani. Kavga cıkmasın diye eceyi cekerken onu kıracağını düşünmemişti. Ece orda otururken arkasını döndü mert. Ve diğer çiftin ilerlediğ yere hızla ilerledi. Bu arada stanttan başka bir ayıcık almıştı. Diğer çifte yaklaştığında seslendi.
-pardon bakarmısınız? Dedi.
Çift durarak arkasını döndü.
- ben biraz önce ki olay için özür dilerim. Eşim hamilede hormonları bazen tavan yapıyo.
-öylemi. dedi genç kız. Hamile olmayı bırak kızın evli olduğunu bile düşünmemişti. Küçük duruyodu.
-evet ve aslında o pandayı kızımız için istiyodu. O yüzden çok üzüldü. Ağlıyıp duruyo. Bilirsiniz hamile kadınlar duyguları uç noktada yaşar. Ben onu engelledim diye banada çok kızdı. Yanlış anlamazsanız pandayla bu ayıçığı değiştirsek. Dedi mert.
Ece söylediği yalanı duysaydı merti öldürürdü herhalde. Bu arada bir kaç saniye düşünen kadın yanındaki adama baktı sonra tekrar merte döndü.
- açıkcası bende hamileyim 4 haftalık. O yüzden karınızı anlıyorum. Belkide bende 1 ay sonra onun gibi olurum. O yüzden alın pandayı lütfen hatta bu ayıda benden kızınıza hediye olsun. Dedi kadın.
Mert kendini alkışladı içinden. Kadının hamile olduğunu farketmemişti ama çok doğru bir yaklaşım yakalamıştı. Teşekkür ederek iki peluş hayvanla ecenin yanına döndü.
Ece ise merte bakınıyodu oturduğu yerden. Nere kaybolmıştu bu çoçuk şimdi. Bir anda ecenin önünde belirdi mert. Elindeki iki peluşu salladığında, ecenin gözleri irice açılmıştı. Anında yüzüne yerleşen kocaman gülümsemeyle koşarak sarıldı merte.
Tabi bir kaç dakika sonra yaptığı şeyi farketmiş kızaran yanaklarını saklamaya çalışarak geri çekilmişti.
- nasıl aldın bunları. Dedi kısık sesle.
- meslek sırrı diyelim. Kızardınmı sen. Dedi mert dalga geçerek.
- gıcık. Diyerek kaşlarını çatmıştı ece. Mertin elindeki iki peluşu eline alarak sarıldı ve yürümeye başladı.Diğer bir yerde su ve deniz vardı tabi. İkili pamuk şekerlerini yemiş. Elma şekerlerine geçmişti. Tabi elma şekerini önçe bitiren deniz. Çaktırmadan suyun şekerinide ısırmıştı. Su farlettiğinde kaşlarını çatarak denizin omuzlarını yumruklamaya başladı ama minik elleri canını yakmıyodu bile denizin. Sadece gülüyodu genç adam. Sonra yanlarına diğerleride gelmeye başlamıştı. Yavaş yavaş hepsi toplandığında saat neredeyse gece yarısına geliyodu. Hepsi çok eğlenmiş bir sürü fotoğraf çekilmişlerdi.
- ee gençler! Biz eda ablayla ela ablayı unuttuk. Dedi can.
-barışmışlarmıdır. Bizi kesicekler. Dedi Aylin.
-biran önCe gitmeliyiz bence. dedi serhat.
Panayırdan ayrılan gençler kafenin yolunu tutmuştu bile. Su içinden annesi ve teyzesi onlara kızmasın diye dua ediyodu. Öyle ya eğer barışmamışlarsa hem ece hem su Cok büyük ceza alırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...