1 ay geçmişti aradan. Kos koca bir ay. Ne su görmüştü denizleri. Nede denizler görmüştü suyu. Deli gibi özlemişlerdi birbirlerini. Denizin ve diğerlerinin gidememe sebebi belliydi de. Su gururundan gidemiyodu. Sürekli olanları düşünmüştü su. Belkide abartmıştı. Fatih yüzünden onça yıllık arkadaşlarını karşısına almıştı. Oysa deniz fatihe zarar vermemişti ki sadece kendisine yaklaşmasını engellemişti. Belkide bir bildiği vardı. Su son bir ayda çok şey hatırlamıştı. Ama hatırladıkları arasında fatihe dail bişey yoktu işte. Her hatırladıhıyla birazdaha pişman olmuştu attığı o tokata. O denizdi. Sevdiği kadının gülümsemesi için 1 hafta boyunca gece gündüz calışan ve bir dakika söylenmiyen biriydi. Boynunda kıyafetinin altına sakladığı madolyona sıkıca tuttu. O denizdi.
Sırf ailesine götürsün diye yediği bisküvileri ufalayıp karıncaların önüne döken küçük çoçuk onun içindeydi. O sırf üzülüyor diye en sevdiği şeyleri düşünmeden arkadaşlarına veren biriydi. Biliyordu kendinden emin olmadığı kadar denizden emindi. Ama onun karşısına cıkıp özür dileyemiyodu. Kaldı ki deniz affetmesede hakkıydı. Ançak hala eksik hatıralar varken biraz daha gidemezdi yanlarına.Öbür yanda deniz ve diğerleri sadece bekliyordu. Su perisinin herşeyi hatırlaması için zaman tanımak istemişlerdi. O yüzden uzak kalıyolardı sudan. Zaten deniz suyuna kızamazdı, kırılamazdı ki... Asla pes etmemişlerdi. Asla vazgeçme işleri sudan. Ama bekliyorlardı.
Bu arada kampüste içeri yeni girmiş olan su, müzik odasının önünden geçerken duymuştu o sesleri. Özlediği hasret kaldıklarının sesini. Arkadaşları ve deniz oradaydı. Kapı hafif Aralık olduğundan onları izlemeye başladı su. Deniz piyano çalıyordu Aylin ise o müthiş sesiyle şarkı söylüyordu. Hatırlıyodu artık. Aynı ünüverstelerdeydiler. Ama Aylin hep ünlü bir şarkıcı olmak istemişti. Melek kendisi gibi ressamlığı secerken, mert ve can oyunculuk seçmişlerdi. Deniz ise konservatuvar okuyordu.
Su dürtülmesiyle daldığı odadan gözlerini kaçırdı. Arkasını döndüğünde fatihle karşılaştı. Deniz ve diğerlerinden ne kadar uzaksa şu son 1 aydır, fatihle o kadar yakındı. Bir dakika yanlız bırakmıyordu suyu. Ve artık su bu yakınlıkta çok rahatsız olmaya başlamıştı.
- merhaba napıyosun bakıyım? Dedi fatih.
Hızla yürümeye başlıyan su bir yandan da laf yetiştiriyordu Fatihe.
- sınıfa.
-yavaşla biraz su perisi.
Su bir anda durmuştu. Arkasındaki fatihte suyun sırtına çarparak durduğunda arkasına döndü su. Fatihin gözlerinin içine sinirle bakıyordu. Su perisi demişti. Ona bu güne kadar sadece deniz su perisi demişti. Ve bunu yanlızca deniz ve su biliyordu. Hatıraların görmüştü. Sevdiğinin ağzından duyduğu ve delicesine mutlu olduğu kelimeleri bir başkasının ağzından duymak midesini bulandırmıştı. O sözler yanlızca deniz ve suya aitti. Ve yanlız ikisine ait olmalıydı. Su perim derdi deniz...
- bana sakın bir daha su perisi deme. Hatta bir daha asla ikinci adımı kullanma. Dedi su sinirli bir sesle.
Ani çıkışına şaşırmamıştı fatih. Biliyordu çünkü denizle aralarında bir söz olduğunu. Zaten bilerek söylemişti. Denemek istemişti kızı.
Tabi kızın gözlerinde gördüğü şey sinirlendirmişti Fatihi. Suyu bir kez daha kaçıramazdı. Sırf su için gelmiş buraya. Ve bu hafıza kaybı en çok onun işine yaramıştı. Ama şimdi kızın gözlerinde denizi düşünürken oluşan özlemi ve sevdayı görmüştü. Elini cabuk tutmalıydı. Suyu etkilemeli elleri arasına almalıydı. O yüzden alttan aldı. İki elini teslim olur gibi kaldırarak sözde yakışıklı olduğunu düşündüğü bir ifadeyle,
- özür dilerim prenses. Kızdırmak istemedim. Dedi.
Ama bu hareketi daha da itici olmasını sağlamıştı. Su bulanan midesini düşünmemeye çalışarak arkasına döndü. Ve hiç bir şey söylemeden ilerleme başladı.
Ancak daha iki adım atmıştıki tekrar başı döndü. Gözleri kararıpta düşerken yumuşacık kollar tutmuştu onu. Göz kapakları kapanmadan önce hasret kaldığı orman yeşillerine baktı.
Bilinci tamamen kapanmadan önce tekrar kaza günü geldi gözleri önüne. Yine denizin kollarındaydı. Ve ona çarpan arabadan fatih inmişti. İşin kötü tarafı fatih üzgün yada korkmuş değildi. Seri kanlı bir katilin ifadesi vardı yüzünde. Hatta hafif bir sırıtış bile görünüyordu uzaktan. Ve sonra bilinci tamamen kapandı. Kulağında lütfen dayan su perim sesleriyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...