Sakın gülmeyin. Çünkü şu an aynanın karşısında kendime bakıyorum. Ve ben bile kendimle dalga geçmemek için zor duruyorum.
Neden mi? Çünkü şu an resmen bir karadeniz kızıyım. Üzerimde dizimin 10 santim altında biten uzun kollu ince bir elbise var. Elbisenin altındaki şalvarı söylemiyorum bile. Ayağımda diz kapağıma kadar uzanan bir corap ve kara lastik var. Başımda ise yöresel bir yazma. Sadece ben değil ece ve aylinde aynı kılıkta. Neden böyle giyindiniz diye sormayın. Bir hevesle cay toplamaya gidicektik. Ama emine nine önümüzü kesip bunları giymessek hiç bir yere gidemiyceğimizi söyledi. Oysa ben üzerimdeki sarı mini elbiseyle fazlasıyla mutluydum. Biz üçümüz odadan cıkarak aşağı indiğimizde erkeklerinde bizden farklı olmadığını gördük. Cünkü ecenin dedesi onlarada şalvar ve uzun kollu tişört giydirmişti. Biz erkeklere gülerken onlar bize gülüyodu. Aşağı inene kadar bizden fazla komik durumda olan biri yoktur diyiyodum ama şimdi tamamen farklı düşünüyorum.
Birbirimizle dalga geçe geçe çay toplamaya gittik. Saatlerce uğraşmamız sonucunca tam toplamayı öğrenmiştik ki öğlen olduğundan bizim burdaki işimiz bitti. Çünkü 2 de deniz bizi bir yere götüreceğini söylemişti.
Gerce önce bişeyler yesek hiç fena olmazdı. Cay toplayan insanlar kenarda kurdukları sofraya geçerken bizde yanlarına ilerledik. Büyük bir semaverde çay demlemişlerdi. Onun dışında herkes evinden bir şeyler hazırlayıp getirmişti. Güzel bir köy ziyafetinden sonra emine nineye gittiğimizi söyleyerek ayrıldık yanlarından. Önce eve gidip üzerimizi değiştirecektik. Bu şekilde dolaşamazdık sonucta değil mi?______________
Aşk küçük bir yudum şerbet gibiydi. Fazla tatlı. Ama insanın buğazından akıp giderken biraz acı gelirdi. Aşk kimilerine göre yıllarını verdiğin karşılıklı sevgiyken kimilerine göre tek bir bakıştı. Mesela su ve deniz birbirlerine zamanını bilmedikleri bir andan sevdalıydılar. Aylin ve serhat biraz mantık biraz aşkı harmanlamış ve deneme adı altında başlamışlardı. Bide bir tarafta hiç farkedilmeyenler vardı. Mesela ece gibi. Mert ve ece sürekli kavga ediyodu. Ama ece daha önce kimseye bu kadar tartışmamıştıki. O hislerini saklamak için kavgalarına sığınıyodu. Ama aşıktı merte. Bunu ne zaman anladığını bilmiyodu bile. Yanlızca aşıktı. Peki mert o da bişey hissediyomuydu eceye. Belki evet belki hayır. İnsan karşılıklı konuşmadığı sürece asla bilemiycekti bunu. Son zamanlarda dıştan bakıldığında kavga ediyolardı. Ama ece içinden mertin yüzündeki kahkahaları görmek için dua ediyodu. Bu nasıl bir sevgiydi. Mesela şu anda kiraladıkları arabayla ayder yaylasına gelen gençler kendilerince nasıl aşklar yaşıyodu. Sevda bir ilizyondu yada tanımsız acı. Kim tarifini en doğru şekilde yapabilirdiki.
Peki mert o da içten içe yanmıyomuydu. Ece...
Ece onu seviyomuydu. Peki o eceyi seviyomuydu. Şurda ne kadar olmuştuki onlar tanışalı.Ama mertin unuttuğu çok önemli bir şey vardı. Kimileri yıllarca karşısındakini farkedemezken kimileri tek bir bakışla farkederdi.
Eve gelen gençler önce üzerlerini değiştirmiş sonra kiraladıkları arabayla ayder yaylasına gitmişlerdi. Deniz ve su önde el ele yürürken arkalarında aylin ve serhat vardı. Serhat aylinin omzuna elini atmış öyle yürüyodu. En arkadan gelen mert ve ece ise hiç olmadıkları kadar dalgındılar. Birbirlerine kavga edicek kadar bile bakamıyolardı.
Devasa salıncakların yanına geldiklerinde şaşkınca denize baktı su. Küçüklüğünden beri sallanmayı çok seviyodu. Ve bunu en iyi deniz biliydu. Tam bir laz kızı olan su küçüklüğünden beri hep karadenize gelmek istemişti. Ve en çok görmek istediği yer de ayder yaylasıydı. Hatta en gizli hayali bir burada bu salıncakta sallanıtken sevdiği adamın yani denizin onu sallamasıydı. Belki biraz klişe bir hayaldi. Ama klişelerle dolu bu hayatta farklı olabilmek için önce klişeleri yaşamalıydın öyle değilmi?
Denizle göz göze geldi su. Deniz bakışlarıyla salıncağı işaret ettiğinde koşarak bindi salıncağa genç kız. Arkasınada deniz geçti. Yavaş yavaş hızlanan salınçak en hızlı haline geldiğinde deli gibi kahkaha atıyodu su. Bir yandanda istemsiz cığlıklar kaçıyodu dudaklarından.
Bu sırada onların yanından ayrılan aylin ve mert bir cimenlerin üzerine oturmuş muhteşem manzarayı izliyolardı.
Ece ise bir yandan suyu izliyo bir yandan karşısındaki sevidiği adama bakıyodu. Geldiklerinden beri bir kez bile bakmamıştı yüzüne. Oysa ece sevdiğinin kahvelerine bakabilmeyi çok istiyodu.
Ayder yaylasından ayrıldıklarında daha bir çok yeri gezdiler. Akşam eve geldiklerinde saat çok geç olmuştu.
Herkes dinlenmek üzere odasına dağılırken ece bahcedeki salıncağa oturmuş düşünüyodu. Su gün boyu ecedeki tuhaflığı farketmişti. Herkes içeri girdiğinde salondaki şalı alarak tekrar. Bahçeye cıktı. Ecenin yanına salıncağa oturarak şalı ikisinin dizlerine örttü. Bu sırada ece kuzenini izliyodu. Arkasına yaslanan su hafifce eceye döndü.
-anlatmak isyermisin? Dedi.
Ece bakışlarını kaçırarak,
-neyi? Diye sordu.
Aslında anlamıştı ece kuzeninin sorduğunu. Ama zaman kazanmak istemişti. Suda ecenin yapmaya çalıştığı şeyi bildiğinden yanlıca gülümsedi ve kafasını salladı. Zamanında o da duygularını gizlerken aynı yollara başvurmuştu.
- bence ne olduğunu biliyosun. Dedi su.
Ama ece cevap verememişti. Bu yüzden su devam etti.
-mert e aşıkmısın?
-ben, ben bilmiyorum. Aklım çok karışık. Dedi ece. Bir yandan da elleriyle ağıran başını ovuşturuyodu.
-bence biliyosun. Bilinir çünkü. Ece sen benim en değerlimsin. Senin mutluluğun benim için önemli. O yüzden bana anlat herşeyi. Atma içine tamammı. Dedi su.
Ece tebessüm ederek baktı kuzenine.
-tamam. Dedi.
- peki anlatmak istermisin?
- henüz değil su izin ver önce kendime anlatıyım. Sonra ilk sana anlatıcam söz. Dedi ece.
Su gülümseyerek başını salladı. Ve,
-o zaman karadeniz kızı ne zaman hazır olursan burda seni dinliyecek bir kuzenin var. Dedi su.
-tamma karadeniz kızı. Hazır olunca anlatıcam. Dedi ece gülümseyerek...Temsili olarak suyun giydiği kıyafeti buraya bırakıyorum. 🤗
Sizce nasıl olmuştur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...