- ece!
-ne var be baş belası.
- kızım onlar benim cipslerimdi laannn!
- artık benim.
Ece ve mert yine kavga ediyodu. Son olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Ecede tanışmıştı teyzesiyle. Ancak hala iki kardeşinin bundan haberi yoktu. Yani suyun annesi ecenin onlara geldiğini biliyodu. Ama suyun edayla görüştüğünden haberdar değildi. Eda da aynı durumdaydı. Tabi. İki kuzen ayakta oynatıyolardı annelerini. Ama bu onların suçu değildi. Anneleri onları ayırmasaydı olmazdı böyle. Değilmi?
Ecede arkadaş gruplarına katılmıştı. İlk başta 6 kişi olan gençler şimdi 8 kişiydi. Ha bide ister genetik değil ister başka bişey mert eceylede aynı suyla kavga ettiği gibi tartışıyodu. Ama sanırım ece geldiğinden beri çoğunlukla eceyle uğraşıyordu. Şu anda öyle olmuştu zaten. Çatı katında oturuyolardı. Mertin bir gün önce kitaplığın arkasına binbir zahmetle istiflediği cips zulasını patlatmıştı ece. Ee mert haklıydı sanki biraz dalaşmakta. Ama bunu ilk geldiği günden ihtibaren eceyle uğraşmadan önce düşünmeliydi. Öyle değilmi.
-onu bunu bırakında eda abla ve ela ablayı barıştırma planları nasıl gidiyo. Ne yapıcaz şimdi. Dedi aylin.
Evet bir süredir annesini be teyzesini barıştıracak bir yol düşünüyodu su. Ama henüz bulamamıştı.
- bilmiyorum. dedi su.
Bütün bakışlar eceye döndüğünde oda bilmediğini dudaklarını büzerek belli etmişti. Tabi bu fırsatı kaçırmayan mert yine dalgaya vurdu işi.
- bu aptalda dudaklarını büzdüğüne göre, siz yine bana muhtaç kaldınız.
Dedi son çümlesinde kendini göstermiş ve yüzüne bir bilmişlik ifadesi katmıştı.
-sensin aptal. Çok konuşma da bir planın varsa söyle. Dedi ece.
-var tabi. Madem bu iki kardeş birbirinden inatcı bir şekilde barışmamakta kararlı, o halde bizde onları konuşmaya mecvur bırakacak bir duruma sokarız.
-o ne demek öyle. Dedi can.
- yani kardeşim bunları bir yere hapsedelim ve barışana kadar cıkarmayalım.
Gülerek konuştu deniz.
- oldu olacak odaya birde kamera koyalım. Şimdi bizi kandırmasınlar diymi kardeşim.
- harbi mantıklı bak. Dedi mert çitti çitti.
- lan malmısın? Romantik komedi flmindemiyiz. Odaya kapamak ne? Daha berbat bir klişe bulamadınmı?
Onca yıllık küs kardeşleri odaya kitliycekmiş. Yarım akıllı. Dedi ece nefes almadan konuşmuştu. O yüzden mertin bile gözleri irice açılmış karşısındaki kıza bakıyodu.
Ece biraz önce 8 saniyede 21 kelime mi söylemişti ona mı öyle gelmişti? Diğerleride şaşırmıştı kızın bu kadar hızlı konuşmasına.
-belliki motor takmışlar sana. Ama mal sensin. Bende biliyorum klişe olduğunu ama geçmişten günümüze gelmiş bir şey var. Ve oda klişelerden şaşmamak gerektiği. Şimdi o ağzının suyunu akıta akıta izlediğin dizilerde de önce farklı yollar deniyolar. Sonra klişelere dönüyolar. Ben hiç olmassa sizi dolandırmadan direk kesin çözüm koydum önünüze. Dedi mert sinirle.
- abi yanlız mert ilk defa bu kadar mantıklı konuştu. Bence deniyelim derim. Dedi can
-gömdünmü övdünmü anlamadım ama hadi neyse dedi mert._________________
Çatıda konuşmaları üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti. Su annesinin moda evine giderek öğlen yemeği için annesini yakınlarda kapattırdıkları bir kafeye götürürken, ecede kendi annesini yemeğe götürme bahanesiyle getirmişti aynı yere. İçeri önce eda sonra ela girmişti. Kapılar üzerlerine kapandığında iki kadında şaşkınca önce Birbirlerine sonra kilitlenen kapılara baktılar. Sonra ece ve su görüldü cam kapının ardından. İki kız önce birbirlerine bakarak gğlümsediler. Sonra annelerine döndüler.
- kızlar buda ne demek oluyo. Dedi ela.
- ben teyzemle birlikte vakit geçirmek istiyorum anne. Dedi su.
-ece? Dedi eda.
-ben artık barışmanızı istiyorum. Dedi ece.
-kızlar açın kapıyı. Dedi eda sinirle.
-üzgünüm teyze ama o kapı siz barıştıhınız zaman açılcak. dedi su.
-kızlar işim var benim. Oyun oynamayın bizle. Açın şu kapıyı dedi ela.
- iyiya teyzoş o zaman çabuk barışın ki işlerinizin başına dönün. Dedi ece.
İki kadın kızlarını ikna etmeye çalışsada bu boşunaydı aslında. Çünkü onlardaki 15 yıllık küs kalmalarını sağlayan karadeniz inadı ne yazıkki kızlarındada vardı. Ve annelerini barışmadan oradan çıkarmayı düşünmüyolardı. Kafeyi 24 saatliğine kiralamışlardı zaten. O yüzden annelerini dinlemediler daha fazla. Ve arkalarını dönerek çıktılar dışarı. Kapının önğnde onları bekleyen arkadaşlarının yanına ilerlediler.
- eee şimdi ne yapıyoruz? dedi melek.
- onları beklemeyelim. Belliki uzun sürecek barışmaları. Dedi aylin.
Yine fikir mertten çıkmıştı. Ellerini sinsi bir ifadeyle ovuşturan mert,
- o halde yakınlardaki panayıra gidmeye ne dersiniz gençler. Dedi.
- ayyy aynen. Diye bağırdı ece.
Hepsi kabul ettiğinde arkalarını dönerek panayıra doğru ilerlemeye başladılar.
Bu arada içeri kilitlenmiş iki kadın bir koltuhun iki uzak köşesine oturmuşlardı. Kollarını sarıp birbirlerine sırt dönmüşlerdi. Ama ikiside arada arkalarına dönerek birbirlerine bakmaktan kendilerini alamıyolardı. Ee kaedeştiler onlar. Ve 15 yıl geçmişti aradan. O kadar uzun zaman olmuştuki neden küstüklerini bile hatırlamıyodu eda. Tek hatırladı şey annesinin cenazesiydi. Zaten olayda böyle başlamıştı. Ece ve su küçük olduğundan hatırlamıyodu hiç bişey.
Ama o gün yani kavga ettikleri gün annelerini kaybetmişti iki kadın. Zordu onlar için. İkiside daha çok gençti. Biri 26 biri 29 yaşındaydı. Zordu annelerini kaybetmek. İyi bir pskolojide değildi ela. Kafayın yiyecekti neredeyse. Biri 9 biri 7 ve biri 5 yaşında üç çoçuğu vardı. O haldeyken onlarla bile ilgilenemiyodu. Sadece etrafına patlıyodu. Ama işte edanın alttan almasını istemişti. Ançak atladığı bişey vardı.
Annesini kaybeden ve acı çeken sadece o değildi. Ela da hiç iyi değildi. Ve o haldeyken ablasını alttan alamazdı. İki kardeşte kendi açılarına o kadar odaklanmıştıki. Birbirlerine destek olamamışlardı. Oysa anneleri onları o halde görse kızlarına çok kızardı. Belkide annelerini son yolculuğuna uğurlarken en büyük saygısızlığı yapmışlardı kavga ederek.
O günden sonra yanlızca babalarının cenazesinde karşılaşmışlardı. Oda 9 yıl önceydi.Oysa şimdi düşününce iki kadın, ne büyük çoçukluktu yaptıkları. Ne eda bir kardeş gibi davranmıştı. Nede ela bir abla gibi davranmıştı.
Belkide abla olarak alttan almalıydı ela.
Yada bir kardeş olarak gidip ablasına sarılmalıydı eda.
İki kadında aynı anda döndüler birbirlerine.
-bazen şu laz inadımıza çok kızıyorum. Dedi. Eda.
Elada gülümseyerek onayladı.
-bende.
-barışsak mı? Dedi eda.
- barışsak. Dedi ela.
İki karedeş sıkıca sarıldı birbirine.
Keşke daha önce gelseydik istanbula diye düşündü eda. Keşke kardeşimin gitmesine izin vermeseydim diye düşündü ela.
-eee bizimkiler nerede peki. Nasıl çıkıcaz. Dedi ela.
- sesleri gelmiyo. Bizi burada bırakıp gitmiş olmasınlar. Dedi eda.
Evet onlar orada barışmakla meşkulken gençler panayır da eğlenmekle meşguldü. Hepsi iki kadının kolay kolay barışmayacağını düşündüğünden pek umursamamışlardı. Ama işte işler her zaman planlandığı gibi olmuyodu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...