Mezuniyet

32 4 4
                                    

hayaller en başından beri savunduğum şeylerdi.
Ben hayatımı hayallerimle kurdum
İstedim, düşledim. Bazen düştüm bazen kalktım. Ama buraya ulaştım. Bazen gözünüzden bir damla yaş düşer. Herşeyin bittiğini sanırsınız. Sonra o göz yaşını biri yakalar ve kalbine hapseder işte o zaman yeniden yeniden umutlar yeşerir içinizde. Ben bekledim. Ben umut ettim. Ve etmeyede devam ediyorum. Hani bazen bişeyden çok etkilenirsiniz. Bi anlık titreme tutar. Tüyleriniz diken diken olur. Öyle işte. Bazen anlamsın kelimeler sarfedersiniz. Ama aslında her kelime kendi içinde anlamlıdır. Boşverin başkaları anlamasın kelimelerinizin güçünü siz bilin yeter.
Bazende bişeyin sonuna gelmek istemezsiniz. Kendinizi kötü hissedersiniz. Sanki dünyanın sonuna gelmiş gibi. Boş gibi. Bomboş. Oysa bunun tek nedeni kaybetme korkusu, Alışkanlıkları değiştirme korkusudur. Ama kabul etmezsiniz bunu. Eee haklısınız da bende kabul etmiyorum. Cünkü bu güçsüzlük gibi ve kimse güçsüz olmak istemez. Oysa hepimiz bir gün çocuk değilmiydik. Hatta bebek. Bizlerde başkalarına muhtaç olmadıkmı zamanında. Kötü bişeymiydi bu. Bazen sırtımızı yaslıycak bizi sarmasına izin verecek birini bulmak kötü bişeymiydi? Evet izin vermeliyiz. Biz insanız. Muhtaç olunduğumuz kadar muhtaçız. Biz birine yardım ederiz biri bize. Düzen böyle ilerler. Acizlik değil bu. Sadece olması gereken. Yanlız kalamayız. Cünkü biz insanlar sevgiye muhtacız...

Üzerimdeki gece mavisi elbisenin eteklerini düzelterek evden cıktım. Bizimkiler çoktan gitmişti balo salonuna bir ben geç kalmıştım yani. Taksiye binmeyi düşünerek bağceden cıktım. Tabi karşımda siyah bir limuzin ve önünde siyah takım elbise içinde harika görünen denizi beklemiyodum. Bulutun dedesine gittiğimiz günden beri ortalarda görülmüyodu çünkü.
- deniz? Dedim şaşkınca.
  Deniz ise ise hayranla beni süzüyodu. Yanıma gelerek elimi tuttu. Ve öptü. Sonra bir eliyle belimden tutarak beni arabaya doğru yönlendirdi. Kapımı açarak binmeme yardım ettikten sonra arabanın etrafından dönerek yan tarafıma oturdu. Arabayı tanımadığım bir şoför sürüyodu. Yanımda oturan denize döndüm. Fazla, fazla yakışıklıydı. Özlediğim kokusu genzime dolmuştu bile.
-neredeydin? Dedim.
  Bana dönerek hafifce gülümsedi. Ama cevap vermedi.
Yol boyu bir kaç kere konuşmaya çalışsamda, sorular sorsamda cevapsız kalmıştı hepsi. Ve sonunda araba durduğunda deniz hızla inmiş ve benim kapımı da açmıştı. Yavaşca arabadan indiğimde koluma girmişti. Birlikte mavi halıda ilerliyerek balo salonuna girdiğimizde bütün gözler bizdeydi. Biraz ilerdeki arkadaşlarımızın yanına ilerledik. Ama hiçbiri denizi gördüğüne şaşırmamış gibiydi. Sanki zaten olucakları biliyolardı. Deniz hemen geliceğini söyliyerek yanımızdan ayrıdı. Bir kaç dakika sonra ışıklar sönmüş ve aydınlatmalar sahneye vurmuştu.
   Sahnede deniz vardı. Şaşkınca ona bakarken o da bana bakıyodu. Göz kırparak sahnenin ucundaki bar sandalyesine oturdu. Kuçağına aldığı gitarın akorlarını yaparak mikrofonu kendine yaklaştırdı.
- merhaba. Ben deniz. Aranızda biri var. Kendisi yolunuzu aydınlatan bir peri. Kendisi benim sevgilim. Ve bu şarkı onu için yazdığım bir şarkı. Benimde ilk çıkış şarkım. Şimdi söyliyeceğim şarkı" su perisi"

Bir park kenarı  etrafı cam kırığı
Bir aşk pınarı dolu içi deniz kızı
Hayaller aleminden fırlamış
Peri kızı

Ah sen bir içim su gibisin
Kalbim uçtu kondu kalbine
Ah sen bir perisin
Aşkı içinde yeşertirsin
Ah sen su perisi

Hayat ne garip, bir bakmışsın
Yaralı bir kuş kanadı,
Bir bakmışsın cılgın bir parti zamanı.
içimde delicesine bir aşk.
Patlıycak birazdan bak kaç.

Ah sen en güzel  peri kızı
Kalpler yanında kuş kanadı.
Ah sen saf berrak bir su kenarı
Aşkın yansıması yüzüme kazındı.
Ah sen su perisi

Sanırım nefes almayı unuttum. Nasıl nefes alınıyodu? Şaşkınca denizin yüzüne bakarken o gitarı kenara bırakmış ve sahneden inerek yanıma gelmişti.
- sana ayıracak zamanım herzaman olur su perisi. Ama senin yüzündeki şu mutluluğu görmek için değil bir ay bir yıl bile beklerim. Çıkış şarkım her anlamda ilk aşkım için. Dedi.
   Zorla yutkunarak,
-deniz.... Dedim.
-bişey demene gerek yok su perisi. Sadece seni çok sevdiğimi bil.
-bende seni seviyorum.
  Demiştim sonrasında anlımda hissettiğim sıcak dudaklar kalbimide ısıtmıştı sanki. Gözlerinin içine baktığım adam her hareketiyle beni kendine aşık etmeyi nasıl başarıyodu acaba.
-eee gençler, yavaşmı gelsek. Diyen mert le kendimize gelmiş ve bakışlarımızı gözlerimizden çekmiştik.
- sonunda be abi. Dedi can.
-siz biliyodunuz dimi. Dedim.
- biliyoduk kanka. Dedi aylin.
- biliyodunuz ve bir aydır yanınızda acu cekmeme izin verdiniz.
-teknik olarak sana defalarca kez denize kötü davranmamanı sonra pişman olacağını, işin sonunda denizle hep mutlu olacağını falan söylemiştik. Ama sen çakmadın. Dedi aylin.
  Masadakiler gülmeye başlarken ben yanımdaki adama bakıyordum. Orman yeşillerini özşediğim adam bana sıcacık gülümserken erimemek elde değildi ki. Bana elini uzatan deniz,
-bu dansı bana lütfedermisiniz leydim? Derken bende gülümseyerek,
Referans verdim ve,
- elbette prensim. Dedim.
   Denizin elinden tutarak piste ilerlemiştim. İki elini belime yerleştiren deniz bana bakarken bende ellerimi omuzlarına koymuştum. Biz dans ederken, serhat aylini, can meleği dansa kaldırmıştı. Hepimiz pistin ortasında dans ediyoduk. Aramıza gelen mert sinirle hepimize bakarak,
-abi ya bir ben sap kaldım emi. Dedi.
  Tabi biz gülerken arkamızdan gelen sesle donup kalmıştık.
-sende bu dansı bana lütfetsen?
Çünkü arkamızda,
-ece!!!!

 -sende bu dansı bana lütfetsen? Çünkü arkamızda, -ece!!!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Su'yun elbisesi





Rengarenk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin