Kavga

34 7 0
                                    

Diz üstü asker yeşili bir elbise giymiş, saçlarını hafif dalga yaparak açık bırakmıştı su. Teyzesinin yanına gidicekti. Yüzünü hatırlamıyodu kadının. Ama aklında minik hatıraları vardı. Eceden annesine bahsedememişti daha. Bu gün teyzesinin yanından döndükten sonra söyliycekti. Heycanlıydı su. Yıllar sonra kuzeniyle karşılaşmıştı. Şimdide teyzesiyle karşılaşıcaktı. Evden çıkarak taksiye atladı genç kız. Ece adresi göndermişti.
Yarım saatlik yolculuğun ardından bir villanın önünde durmuştu araba. Teyzesi ve eniştesi hakkında hiç bişey bilmiyodu su. Dün ece annesinin suyla görüşmek istediğini söylemişti. Ama ya suyu sevmesse, ya suya kızarsa diye korkuyodu genç kız. Taksiden inerek eve doğru ilerledi. Daha bağceye girmiştiki evin kapısı açıldı. Bir kadın çıktı dışarı. Ece gibi kızıl saçlarıyla, kendi gözleri gibi masmavi gözlere sahip uzun boylu bir kadın. Gülümsedi suya v ekoşarak genç kıza sarıldı.
-teyzem! Dedi kadın.
-teyze! dedi su.
  Dakikalarca ayrılmadılar birbirlerinden. Ne kadar güzeldi teyzesi. Ailede tek mavi gözlünün kendisi olduğunu sanıyodu su. Çünkü annesi ela gözlüydü. Babası, ablası ve abisi isi yeşil. Şimdi anlıyodu gözlerinin kime çektiğini. Sımsıkı sarıldı teyzesine. Lavanta gibi kokuyodu teyzesi. Oysa o annesinin yasemin kokusuna alışıktı.
-annem camda bekliyodu gelmeni. Dedi ece gözlerindeki yaşlara rahmen gülümsüyodu.
Suda gülümsedi kuzenine. Teyzesi genç kızın elinden tutarak içeri yönlendirdi. Eniştesiylede sarıldılar. Sonra mutfağa geçtiler. Teyzesi eda masayı bir sürü şeyle donatmıştı. Yiğenini hemen dizinin yanına oturtturdu. Su eda için ayıydı. Eda bebeğini düşürmüştü ece den önce. Yıkıldığı o anlarda ablasının suya hamile olduğunu öğrenmişti. Su ona yeni bir umut olmuştu. Sonrada eceye hamile olduğunu öğrenmişti. Su onun uğur böceği gibiydi. Bunca yıl en çok suyu özlemişti. Tabi diğer yiğenlerinide seviyordu ama suyun yeri ayrıydı.
  Elleriyle yedirdi suyu. Börekler çörekler kekler pastalar. Masadan kalkıpta salono geçtiklerinde tıka basa doymuştu su. Tek bir lokma dail yiyebileceği yeri yoktu. Saatlerce konuşup durdular. Teyzesinin hemen dizinin dibinde oturuyodu su. Başını teyzesinin sağ göğsüne dayamıştı. Ece de diğer tarafında oturuyodu annesinin. Oda sol göğüsüne yaslanmıştı. Eda ise iki meleğinin saçlarını okşuyo, öpüyo yılların hasretini götürüyodu. Suyun gitme zamanı geldiğinde gitmesini istemiyodu eda. Ama sy söz verdi teyzesine yine ve sürekli geleçeğine. Eceyle annesinin yanına gidiceklerdi aslında. Ama telefon gelmişti suya. Eylül çağırmıştı. O yüzden annesiyle buluşmayı bir günlük erteleyerek ayrıldı yanlarından. Eylülün yanına gidiyodu.

Sonunda geldiğinde eylülün evinin önüne indi taksiden ve binaya girdi. Kapıyı eylülün annesi açmıştı. Yüzü çökmüştü kadının. Ne olduğunu sordu su. Ama cevap vermedi kadın. Eylüle sorması gerektiğini söyledi. Deniz evde değildi. O yüzden oyalanmadan gitti eylülün odasının önüne. Kapıyı bir kaç kere çaldı.
İçeri girdiğinde böyle bir durumla karşılaşmayı beklemiyodu ama. Oda dağılmıştı. Eşyalar yerlere saçılmıştı. Eylül ise pencerenin kenarında oturmuş yastığına sarılarak dışarı izliyodu.
-eylül? Diye seslendi su.
  Ama duymadı eylül. Tekrar seslendiğinde irkilerek suya döndü. Gözlerinin altı şişmişti genç kızın. Belli ki ağlamıştı. Suyu görünce tekrar yaşlar akmaya başladı kavrengi gözlerinde. Koşarak sarıldı suya.
-eylül ne oldu ablacım? Dedi su.
-abim beni affetmiycek abla. Dedi eylül.
  Ağlamaktan sesi kısık kısık çıkmıştı.
- o nedemek? Dedi su.
- abla cenkle sevgili olduk abim öğrendi. Çok kızdı.
-ablam abin sana küs duramaz. Şimdi kızmıştır ama affeder seni.
- ama abla ben onu çok kırdım. Ben bir an çanını yakmak istedim. Abla çok pişmanım. Onları söylemek istemeniştim.
-ablacım abin yinede affeder seni. Hangi kelimeler senden vazgeçmesine neden olabilirki?
-anlamıyosun abla. Ben onları söyledikten sonra abim sinirlenmeli, ortalıhı birbirine katmalıydı. Bağırmalıydı. Ama o hiç bişey yapmadı. Sadece gözlerime baktı ve gülümseyip arkasını  dönüp cıkıp gitti. Saatlerdir ulaşamıyo annem ona. Aylin ablaları da aradık ama onlarda ulaşamadı. Abla abime bişey olursa kendimi affetmem.
- ne dedin abine eylül?
   Eylül utançla başını eğdi. Gerçektende o sözleri söylemiycekti aklı başka söylemişti kalbi başka. Bir an sadece küçük bir an canını yakmak istemişti. Sonrasında pişman olmuştu. Ama son pişmanlık neye yarardı.
-ben, ben dedimki, "sen su ablayla benim yaşlarımda sevgili oldun. Kim size bişey dedi. Hem sen aşkına sahip cıkamadın diye o kız ölüyodu. Sen cesaretsizsin diye iki yıl hiçbişey hatırlamadı o kız. Sözde sen bu dünyada en çok sevendin suyu. Ay ne büyük sevgi senin yüzünden kıızn başına gelmeyen kalmadı. Suyun şu an seninle sevgisinden mi birlikte olduğunu sanıyosun. Acıyo sana. Sana açıdığı için seninle. Sizinki gerçek aşk bile değil. Kendi yaşayamadığın aşmı benimde yaşamamı istemiyosun. Çünkü sen kendi mutluluğun için başkalarını mutsuzluğa sürükleyen bir bencilsin. "dedim. Ama su abla bem gerçekten öyle düşünmüyorum. Abla ben özür dilerim. Affet beni ne olur.
  Demişti genç kız. Ama su bile duyduğu sözlerden sonra buz kesmişti. Fazla ağırdı bu sözler. Heleki bunca şeyi yaşamış biri için. Kendini denizin yerine koydu su. Su asla denizi suçlamıyodu. Çünkü bir suçu yoktu. Ama deniz içten içe kendine yükleniyodu. Ve bu olanları en yakınından duymak çok, çok koyuyodu. Denizin bu konuda çok hassas olduğunu biliyodu su. Peki eylül altı üstü bir sevgili abi kavgası yüzünden bukadar ağır konuşmayı nasıl yapmıştı. Kendiside ailesine ilk denizden bahsettiğinde Eylül yaşındaydı. O da ablasından azar yemiş, abisiyle kavga etmişti. Ama bir an bile olsa onları üzmeyi düşünememişti. Çünkü biliyodu. Orda abisi ona bağırıyosa, sadece küçük kardeşi için korktuhundandı.
-abla bişey de. Kız bağır. Ama abim gibi susma. Ne olur. Dedi eylül ağlıyarak.
  Kendini toparladı su. Habersiz dökülen yaşlarını ellerinin tersiyle sildi. Eylüle sıkıca sarıldı sonra. Eylül daha küçüktü. Söylediği sözlerin anlamını henüz kavrayamazdı. Onun abisne ve kendisine olan düşkünlüğünüde biliyodu. Şu an eylülün canının yandığınında farkındaydı. O yüzden kızmadı. Kızamadı küçük kardeşine. Denizi anlattığında ve abisiyle kavga ettiklerinde o da ablasına sığınmıştı. Bu abla olmanın en büyük gereklilihiydi galiba. Eylülü geri çekerek yüzündeki yaşları elleriyle temizledi.
-ağlama ablacım. Ben abinle konuşucam. Eminim oda biliyodur. O kelimeleri isteyerek söylemediğini dedi. Su.
-bana kızmadınmı abla?
- yanlızca kırıldım. Ama insan kardeşine küsemez. Abinde küsmemiştir. Şimdi toparla kendini bakıyım bende gidip abini getiriyim. Dedi su ve ayağa kalktı.
-ama abla kimse abimin nerede olduğunu bilmiyo. Dedi eylül.
- ama ben biliyorum. dedi su...
  

Rengarenk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin