Ziyaret

27 4 1
                                    

Üzerine siyah bir kot, switşört, siyah kot ceket ve asker yeşili botlar giyen genç kız sırt çantasını eline alarak odadan cıktı. Bu gün bulutun dedesine gidiceklerdi. Suyu en çok mutlu eden şeyse denizde gelicekti. Kapının önüne geldiğinde dolaptan Şemsiye aldı. Dışarda çok şiddetli yağmur yağıyodu. Evden cıkan su şemsiyeyi açarak ilerlemeye başladı. Bilerek su birikintilerinin üzerinden geçiyodu. Zaten Küçüklüğünden beri en sevdiği şeylerden biri buydu. Bağceden çıktığında beklemeye başladı. Burda buluşup gidiceklerdi. Önünde duran iki taksiden arkadaşları başını Uzattı.
-atla hadi. dedi deniz. Bir handanda kendi taksisinin kapısını açıyodu.
-ben sana kızgınım. Sen beni bir kere bile aramadın. Diyen su sırf sinir etmek için saçlarını eliyle geri savurdu ve öndeki taksiye bindi. Ee ne demişler intikam soğuk yenen bir yemektir.
-helel be su. Yanlız denizin yüzündeki ifade çok komikti lan. Dedi mert.
Yolculukları büyük ciftliğin önünde son bulmuştu. Taksiden inen gençler ciftlik evine doğru ilerlemeye başladılar. Su önden yürüyodu. Diyerleri ise bilerek geriden geliyodu. Deniz koşarak suyun yanına geldi ve onunla ilerlemeye başladı.
-küsmüyüz? Dedi.
-küs değiliz. Çocukmuyuz biz. Sadece kızgınım sana.
-su gerçekten çok yoğundum.
-aptal değilim ben deniz. Aynı yoğunluha aylin de sahip. Sen şuna sana, size ayırcak zaman bulamıyorum demede. Dedi su. Denizin yüzüne bakmamıştı bile konuşurken.
-peki dedi deniz. Ve hızlanarak daha da önden ilerlemeye başladı. Şimdi su arkasında kalmıştı. Bu arada melsk geldi suyun yanına.
- ne oldu? dedi melek.
-hiç kavga gibi bişey ettik.
- cittimisin? Kızım neden üzüyorsun çocuğu bak önden üzgün üzgün ilerliyo.
-cittimisin melek? Ben mi üzdüm. Kızım ben iki haftadır haber alamıyorum ondan farkındamısın.
- tamam şimdi bizde tartışmayalım. Sadece sonra bu gün onu kırdığın için üzülmeni istemiyorum o kadar.
- ufff gelme üzerime melek. Zaten üzüldüm. Diyen su adeta koşarak ilelemiş ve ciftlik evinin kapısın gelerek zile basmıştı.
  Kapıyı hizmetci bir kız açmış,
- hoşgeldiniz. Demişti.
Birlikte salona ilerleyen gençler salonda bulutun dedesiyle karşılaşmışlardı.
-hoşgeldiniz cocuklar. Diyen adam hepsiyle selamlaşmıştı.
  Bu arada gençlerde sırayla yaşlı adamın elini öpmüş ve koltuklardan birine oturmuşlardı.
  Orada iki saate yakın kalan gençler bol bol kahkaha atmış. Ve evin aşcısının hazırladığı harika yemeklerle tıka basa karınlarını doyurmuşlardı. Yaşlı adam gençlere kendi gençlik anılarını anlatmıştı.
  Bu arada zu ve denizin arasındaki soğukluğu farkeden adam denize dönerek,
-kavga mı ettiniz siz bakıyım? demişti.
  Tabi su anında araya girmiş ve bağış gününden beri olanları sıralamıştı. En sonda ekledi.
-siz söyleyin. Şimdi ben mi haklayım o mu? Diye sordu.
-çocuklar beni yanlış anlamayın ama ikinizde haksızsınız.
-nasıl yani? Dedi melek.
- yani çocuklar sevgi emek demektir. Sevgi zaman ister. Su kızım eki zamanlarda askerlik aylar değil yıllarca sürerdi. Hatta bazı insanlar esir düşer ve köyündeki herkes onu öldü sanardı. Çünkü yıllarca geri gelemezdi. Bakın size en önemli anımı anlatıyım. Ben savaş gazisiyim cocuklar. Şu elimdeki bastonu daha 20 yaşımdayken aldım elime yani. 17 yaşımda falandım. Bir kızı çok seviyodum. Evlencektim onla. Ama harp cıktı o arada. Eli silah tutan her erkeği askere aldılar. Savaş 2 ay sürdü. Savaşı biz kazandık ama ben esir düştüm düşmana. Yıllarca eziyet cektim. Sonra bana bir haber geldi. Köyüme ölüm haberimi götürmüşler. Yıkıldım. Sevdiğim kadın başkasıyla evlenir sandım. Cünkü en güzel kızıydı köyün. Bütün erkekler peşindeydi. Ona haber gönderenilmek için çok cabaladım. Mesela beni köle olarak bir adama sattılar.  O zamanlar imkanın olmuyo. Elimi çapayla kesip bir tuhla parçasının üzerine kanla mesaj yazmaya çalıştım. Efendimin kalem ve kağıdını araklamaya çalıştım. Ama her seferinde yakalandım. Ve dayak yedim. Yinede pes etmedim. Sonra şanslıydımki bir başka adma sattılar beni. Yeni sahibim müslümandı. Ve köle almıyo sadece onları kurtarıyodu. Beni azat etti. Ona binlerce kez şükürler ederk 4 yıl sonra köyüme döndüm. Korkuyla girmiştim köye. Ama beni beni bir kahraman olarak karşıladı köy halkı. Hiç unutmam aslı koşarak gelmiş ve boynuma atlamıştı. "ben inanmadım ki senin öldüğüne, bekledim seni. Geldin işte." deyip duruyodu. Sonra öğrendim ki aslım babası zorla bir başkadıyla evlenrmeye çalışsada düğünden kaçmış inadına beni beklemişti. Sonra defalarca babasından dayak yemesine rahmen her seferinde dayanmıştı. Aslıyla o yıl evlendik. Sonra bir oğlumuz oldu. İşler iyiye gitti. İşte şimdi bu halimi o günlerde kazandım. Aslım 3 yıl önce kalp krizi geçirerek vefat etti. Ama biliyorum şimdi de beni cennette bekliyor.
Demem o ki gençler. Sevgide aşkta cift taraflıdır. Eğer birbirni gerçskten seviyosa ciftler değil 2 hafta bir ömür haber almadan bekliyebilir. Ve eli kandada olsa haber göndermek için bir yol bulabilir. Anlıyomusun gençler. Demişti adam.
   Su kafasını sallıyorak denize bakarken denizde aynı şekilde suya bakıyodu.
-başınız sah olsun. dedi su.
-teşekkür ederim. Dedi yaşlı adam.
- çok güzel bir anıydı. dedi deniz.

   Orada daha saatlerce otursalarda gözle görülür bir şekilde araları ilk baştaki kadar soğuk değildi su ve denizin. Uzun bir süre orda kaldılar. Ciftlik evinden ayrılırken akşam olmak üzereydi.

Rengarenk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin