Bir minik kıvılcım yeter ve ateş yükselir. En büyük başarılar küçük adımlarla gelir.
-Ben küçükken sırf sevk için resimler cizerdim. Elime aldığım küçük bir resim defterine hayal gücümdeki tuhaf cizimleri yansıttım. İlk başta çöp adamdı cizimlerim. Sonra cöp adamlar etek giydi saç uzattı. Sonra kolları bacakları kalınlaştı. Ve bir zaman sonra bir baktım karşımdaki insanın tüm hatları resme yansıtmışım. Sonra cizdim. Delicesine. Bıkmadan, usanmadan.
Sanırım liseye yeni başlamıştım cizdiğim somut resimler soyut resimlere dönüştü. Artık duygularım cizmeye başlamıştı. Cizdim. Devam ettim. Hissettim. Ve bir gün geldi. Cizimlerimi insanlarla paylaştım. Beyenildi. Beyenildikce daha çok heveslendim. Sonra başardım. Sergilere cıktım. Ama bu bana hiç bir zaman yetmedi. Cünkü hep daha iyisini istedim. Sadece resme odaklanmış başka hiç birşeyi düşünmemiştim. Taki hayatıma giren arkadaşlarım ve minik bir çocuğa kadar. Çünkü tam da o anda benim için yeni bir devir başladı. Ben bu güne kadar her istediğini alabilecek biriydim. Ailem doslarım arkamdaydı. Ama yinede içimde bişey eksikti. O küçük çocuk ise bir sürü acı cekmesine rahmen yüzünde gülümseme eksilmeyen biriydi. Resmim hüznün içindeki mutluluğun, mutluluğun içindeki hüznü nasıl iğileştiriğini anlatan bir eser. Ve ben bu resimi size sunmaktan mutluluk duyuyorum. Umarım beyenirsiniz. Eserimin adı, umud ve hüzün savaşı.Diyen genç kız gülümseyerek konuşmasını sonlandırmıştı. Anfideki herkes kızı alkışlamaya başlarken resim tarihi hocası gururla bakıyodu suya.
Su kürsüden inerek öğretmenin yanına ilerledi.
-tebrik ederim. dedi öğretmen.
-teşekkkür ederim.
-hem resmin hemde tanıtımın gerçekten etkileyiciydi. Geçtin. Dersimi başarıyla tamamladın. Yerine geçebilirsin.
Su heycanla teşekkür edip duruyodu. Uzun zamandır geçemediği dersi sonunda geçmişti. Buda artık mezun olması önünde hiç bir engel olmadığını gösteriyodu. Sırasıyla herkes sunumunu yapmıştı. En son su sunum yapmıştı. Dersin sonuna kadar içi içini yemişti suyun. Bir an önce gidip herkese geçtiğini söylemek istiyordu. Ve nihayet ders sona erdiğinde heycanla cıktı sınıftan. Koşarak kantine indi. Arkadaşları hep birlikte bir masanın etrafında oturuyodu. Yanlarına ilerledi.
- başardım! Arkadaşlar dersten geçtim. Diyerek kendini boş bir sandalyeye attı.
-kimin kankası bee! Diyen mert elini uzatarak suyla ellerini carpıştırmıştı.
Ece gittiğinden beri mert şaka anlamlı bile kimseyle kavga etmiyor atışmıyordu. Aslında çok değişmişti.
- yaa. Gurur duyuyorum kızım senle. Bölüm birincisisin resmen. Dedi melek.
Melek de tüm dersleri geçmişti. Ama bölüm birincisi olmak özeldi.
-evet. Dedi su heycanla. İçi çocuksu bir mutlulukla doluydu.
-ee mezuniyet konuşmanı hazırladınmı bakalım? Dedi serhat.
-biraz karalama yaptım ama aklıma bugünkü sunumdan daha güzel bir konuşma gelmedi. Dedi su.
- daha bir hafta var bulursun bişeyler. Dedi aylin.
-bence o kadarda rahat olma bir hafta dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Dedi can. Eee haklıydıda.
-onu bunu bırakında mezuniyet için alışverişe gitmeliyiz. Zaman daralıyor. Dedi melek.
-ayyy aynen daha bir sürü işimiz var. Dedi aylin büyük bir dehşetle.
- abi anlamıyorum 7 gün var ya. Biz son gün gidiyoruz bir yerden takım elbisemizi alıyoruz giyinip geliyoruz. Ha bide saçımıza iki dakika jöle sürüyoruz hepsi o. Bu kızlar bir haftaya hazırlanmayı nasıl sığdırıyo. Dedi serhat. Belki biraz haklıydı. Ama sonuçta kızlar özeniyodu. Ne de olsa bir kere mezun olacaklardı.
-hıı çünkü siz odunsunuz. Biz önemli bir gün için her ayrıntıyı hesaplayarak ilerliyoruz. Siz anlamazsınız. Dedi aylin.
- aynen daha mahaza mahaza dolaşılıp elbiseler seçilcek. Beden uymazsa terziye bırakılcak. Elbiseye uygun ayakkabı alınacak. Son elbise provası yapılacak. Sonra bunun takısı, çantası var. Saçı var. Dedi melek.
-tamam sormadım var sayın. Diyen serhatla hepsi gülme krizine girmişti.
- o değilde resmen bu gün son derse girdik ya. Abi bitti be. Artık okul yok.
-ben özliycem ama. Dedi su.
Özliycektide. Cünkü biz insanların en büyük özelliği buydu. Herşeyin kıymetini kaybedince anlıyoduk. Okul ilk eğitimleri ilk arkadaşlıkları ve aralarındaki her türlü bağın geçtiği ilk yerdi. Onları birleştiren bi yerdi. Üniversiteye başladığı ilk günü düşündü su. Ne kadar da heycanla girmişlerdi şu kampüsten içeri. Herşey onun için keşfedilmeyi bekleyen yeni bir macera gibiydi. Çok şey yaşamıştı eğitim hayatı boyunca. Belkide asıl kişiliği bu dönemde oluşmuştu. Gülmüştü, ağlamıştı, başını belaya sokmuştu, yıkılmıştı, hastalanmıştı, unutmuştu, hatırlamıştı... Ahhh en başından beri mezun olmak isteyen o değilmiydi. Peki şimdi neden böyle hissediyodu. Doğaldı aslında insan alıştığı şeylerden kolay kolay vazgeçemiyordu. Ama sonra yeni hayatına da alışıcaktı.
Artık okul için erken kalkması gerekmiyodu mesela. Artık tıklım tıklım otobüsler minibüslerle uğraşmak zorunda değildi. Saatlerce taksi beklemek zorunda değildi. Gerçe şu an böyle düşünüyordu. Ama yeni hayatında da belki benzer belki farklı zorluklar olucaktı. Gözlerini kapatıp dua etti su. "Allahım sen bundan sonraki hayatımızda hem bana hemde tüm sevdiklerime kolaylık, başarılar ve mutluluk ver ne olur. Amin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...