Aşk bir pencereden bakabilmektir. Derler. Bazıları aşk sevdiğin için gitmektir der. Bazıları ise aşkı bencillik olarak tanımlar. Kimi der ki ayrılık, kimi der ki sonu mutlu biticek bir masal. Oysa gerçekten son diye bişey varmı. İnsanlar onca şey yaşadıktan sonra, evlenip çoçuk yaptıklarında mutlu son gerçekten olurmu. Küçükken mutlu sonlara inanmak kolaydı. Ama büyüdükce bizim son dediklerimizin bir başkasının başlangıcı olduğunu öğrendim. Bu bakış açısıyla gidersek, dünyanın sonuna kadar son diye bişey olamaz. Çünkü bizim yarım bırakıp gittiklerimizi bizden sonraki tamamlar.
Eskiden bu daha çok bilinirmiş. o yüzden derlermişki sonuna kadar değil sonsuza kadar. Bizim masalımızdada eğer bir son olursa unutmayın noktayı koyduğumuz yerde sizin hikayeniz başlıyo.
Suyun masalı da böyle başladıysa zaten. Mesela ablası ve eniştesi için cabaladı. Onların çektikleri açılardan sonra son dedikleri yerde tekrar kendi aşkı başladı. Şimdi sevdiği adamın yanındaydı su. Ama konuşmuyolardı. Ne söyliyebilirdiki? O bir kere demişti denize eskisi gibi olalım diye. Bir kez daha diyemezdi.
Bu sefer denize bırakmıştı herşeyi. Ama bir taraftarda denize hak vermek gerekirdi.
Deniz istese su için kendinden vazgeçerdi. Ama işte bakamıyodu kızın o güzel maviliklerine. Çünkü su ne kadar onu suçlamadığını söylesede korkuyordu deniz.
Biraz önce yapamam diye düşünmüştü dimi genç kız. Ama yapardı ikinçi ye değil bininciye deniz için gururunu ayaklar altına alırdı. Çünkü denizin sevgisinden, kendi sevgisinden çok emindi. Durdu genç kız. Sahilin kenarında yürüyolardı saatlerce. Hiç bir kelime konuşmamışlardı. Ama artık zamanı gelmişti.
-deniz? Dedi genç kız derin bir nefes alarak.
-efendim dedi deniz. Ama bakışlarını kaçırıyodu sürekli.
- yarım kalan bir konuşmamız yokmuydu sencede. Dedi genç kız. Ellerini arkasında birleştirmiş sallana sallana yürümeye başlamıştı. Denizde peşinden ilerlerken konuşmaya başladı.
- o konuşma orada kalsın bence. Dedi.
-çok geç çoktan o konuşma buraya geldi dedi genç kız. İllerdeki bir banka oturmuş denize bakıyordu. Genç çoçukta yanına oturarak karşısındaki denize bakmaya başladı.
-ne dememi bekliyorsun su?
-hadi eskisi gibi olalım demeni bekliyorum.
- su...
-ya deniz! Bu çok saçma.
Naz yapması gereken suydu. Deniz değil. Kendine kızdı genç kız. Madem deniz bey gerçekleri göremiyecek kadar geçmişe takmıştı kafayı. Pekala öyle olsundu. Deniz kaçıyor kız kovalıyodu. Madem öyle artık su kaçıcaktı. Birazda deniz kovalasın öyle değilmi. Belki o zaman aşkın kıymetini anlar şu sacma inadından vazgeçerdi. Hiç bişey söylemeden yerinden kalktı genç kız.
-derse geç kalıyorum görüşürüz.
Yerek durdurduğu taksiye bindi ve gitti. Arkasında şaşkınca kalakalan deniz de bir taksiye binerek üniversiteye gitti. Kovaladığından değil ama onunda dersi vardı. Ortak dersleri vardı. "sanat tarihi"...Kampüse arka arkaya giren su ve deniz hiç konuşmadan, robot gibi derslere girmiş ve çıkmıştı. Kantinde her zaman ki gibi arkadaşlarıyla oturdukları da yanlarına fatih gelmişti yine.
-selam gençler. dedi.
Tam ona laf sokmak için ağzını açmıştı ki can, arkadan gelen Adnan bey ve arkasındaki bir kaç polisle sustu. Cünkü birazdan çok güzel bir gösteri olacaktı burada. Gençlerin masasına yaklaşan Adnan bey başıyla masadakilere selam verdi. Sonra suya göz kırparak fatihe döndü. Fatih olanlardan habersiz Adnan beye bakarken, Adnan bey,
-fatih aryürek evrakta sahtecilik, tehtit, yalancı şahitlik, kasten adam yaralama ve cinayete teşebbüsten suçlanıyosun. Bizimle cinayet büroya kadar geliceksin. Dedi.
Yüzü anında bembeyaz olan Fatih ağzını açıp tek bir kelime edemeden bir polis kelepçeyi takmıştı koluna.
Su fatihe bakarak konuşmaya başladı,
- ee fatihcim. Kiminle oynadığına dikkat etmelisin. Ha bu arada herşeyi hatırlıyorum. Sana elveda, görüşmemek üzere fatih. Dedi gülerek.
Eee ne diyelim bir dosya daha kapanmış, bir beladan daha kurtulunmuştu. Ne demişler intikam soğuk yenen bir yemektir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...