Umut etmek bazen zor geliyor insana. "Zaten olmuyor. Boşuna boş hayaller kuruyorum." Diye düşünüyo. Ama bazen bazı insanlar her ne yaşamış olursa olsun asla pes etmezler hayallerinden.
Hem unutma,
"Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığın kadar hafif...
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü...
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin...
Yaşadıklarını kar sayma :
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna,Ne kadar yaşarsan yaşa
sevdiğin kadardır ömrün...
Gülebildiğin kadar mutlusun,
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin...
Sakın bitti sanma herşeyi.Sevdiğin kadar sevileceksin
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yanlızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakine unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunuda öğren,
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...CAN YÜCEL "
Ne güzel anlatmış şiir gerçekleri.
Hayat bu değilmi. Biz insanlar dünyada varlığımız kadar varız. Sevdiğimiz kadar seviliyoruz.
Bu şiir umut etmeyi hayal kurmayı bırakan herkese bir anahtar sanki. Hayal edince gerçekleşmiyo mu? Yanlış! korkmayın hayal kurmaktan çünkü kurduğunuz hayaller kadar sizsiniz. Umut etmek sizin elinizde. Unutmayın her başarılı insan ilk başlarda ilk adımını hayal ederek attı. Ve saçma diyenlere inat asla geri adım atmadı. Hep bir adım ilerledi hayallerine hayaller kattı. Ve sonunda şimdi başarılı ve mutlu dediklerimiz arasında oldular...
O yüzden bende pes etmiycem. Şu an eksik olan yarım kalmış herşey hayallerim cabalarımla tamamlanıcak.
Doğum günüm bu gün. Mutluyum. Çünkü herşeyi hatırlıyorum. Mutluyum çünkü yıllar sonra tamım. Ailem kardeşim dediğim insanlar ve onların ailesi, deniz... yeni kardeşim ayaz sonra onun kız kardeşi ecrin, eylülün sevdiği cocuk ki arkadaşı sıfatıyla geldi, cenk herkes burda. Hani filmlerde olurya zengin insanlar kocaman partiler verir doğum günlerinde. Ben hiç bir zaman öyle olmadım. Çünkü benim için en kusursuz anlar sevdiklerimle olduğum anlardı. Ve şimdi bir kış geçesi tüm sevdiklerim benim için toplandı. Güzel bir yemek, hoş bir müzik eşliğinde sıcak sohpetler... Bana en güzel hediyeydi zaten.______________
Genç kız için en güzel doğum günüydü bu. Sahte gülüşlerden uzak sıcak bir akşam. Bir anda salonda yankılan müzik sesiyle arkasını döndü su. Orman yeşilleriyle kesişti gözleri piyonanın başına gecen deniz sadece suyun gözlerine bakıyodu. O günden beri doğru düzgün konuşmamışlardı. Birbirlerinden hep uzak kalmışlardı.
-doğum günü kızına benden bir hediye.
Dedi deniz ve parmaklarını tuşlarda gezdirmeye başladı.
Kulaklara ulaşan beethoven 'ın ayışığı sonatı sanki kalbine işliyodu suyun.
En sevdiği parçaydı bu. Eskiden bu kadar klasik müzik dinlemiyodu aslında. Ama denizin piyona çalmasını dinlemek ona en güzel müzik gibi geldiğinden, zamanla alışmıştı. Sonra vazgeçememişti klasik müzikten. Ne garapti denizi unutmuştu ama onun dinlettiği parçayı unutmamış hep dinlemişti. Evet unutmuştu denizide ama duyguları hep kalbindeydi. Bu yüzdendiya ilk karşılaştıklarında denize karşı hissetiği o çekim o duygular. Çünkü bazen anılar unutuluyodu. Ama hissettirdiklerini unutmak çok zordu... Şimdi en sevdiği eserdi bu sonat. Gözlerini kapatıp kendini müziğin sesine bıraktı. Parça bittiğinde herkes alkışlamaya başladı denizi. Su ise sadece gülümsüyordu.
Sonra babası ilerledi,
-madem hediyeler verilmeye başladı bende veriyim. dedi.
Su şaşkınca babasına bakarken,
- ne hediyesi? Dedi.
Çünkü önceden anlaşmışlardı kimse hediye almıycaktı.
-benimle bir konuda konuşmuştun su. Ben iyice düşündüm. Ve yeni açılacak şirket yerine bir vakıf kurmaya karar verdim. Tamamen bize bağlı olan ama yardıma iğtiyacı olan herkese ulaşabilecek bir vakıf. Vakıfın %50 hissesi senin olacak. %50 hissesi ise...
Dedi ve bir kaç dakika susup, gülümseyerek etrafındaki insanları izledi. Sonra devam etti.
-... %50 hissesi ise arkadaşların arasında paylaşılmasını istersin diye düşünüyorum.
Odadaki herkes şok olmuştu resmen. Su ne demesi gerektiğini bilmiyodu. Daha babasıyla konuşalı bir kaç gün olmuştu. Bu kadar çabuk işlerin oluçağını düşünmemişti. Heycanla koşup babasına sarıldı.
-bunu çok isterim. Dedi. Sonra arkadaşlarına döndü.
Su için önemliydi bu. O yüzden kırmadı arkadaşları onu. Gülümseyerek onayladılar suyu. Bu sefer arkadaşlarına sarıldı. Sıra denize geldiğinde, kararsız kaldı su. Ama odadakiler yanlış anlamasın diye hafifce sarıldı sevdiği adama. Toprak kokusu genzine doldu genç kızın. Gözlerini kapatıp o kokuyu derince soludu. Sadece 30 saniye sarılı kalsalarda her ikiside sanki 30 saat sarılmış gibiydiler ayrıldıklarında.
Gece uzun sürmüştü. Ama harika bir gündü. Artık 21 yaşındaydı su. 21...
Hayat ne kadar cabuk geçiyodu. Bir yıl bir göz açıp kapama süresiydi sanki. Balkonun demirliklerine yaslanmış gökyüzüne bakıyodu genç kız derin bir nefes aldı. Sanki ona bir hediye verir gibi yıldızlarla kaplıydı gökyüzü. Ne kadar manidardı. Ayışığı yüzüne vuruyodu. Genç kız odasını balkonunda yıldızları izlerken, onu izleyen biri daha vardı. Karanlıkta sevdiği kadının yüzündeki gülümsemeye takılı kalan deniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
Chick-LitHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...