Küçük bir kız çocuğu var içimde,
çığlıkları kahkahalarına karışan.
Kücük bir kız çocuğu var içimde,
Sen olmayı bekleyen, sesini duyurmak için sabreden.
Küçük bir kız çocuğu var içimde,
Elindeki toz pembe pamuk şekeriyle izliyor yüzündeki kocaman gülümsemeyle...Medya : teoman = mavi kuş ile küçük kız
Ecenin dedesi denize silahı tutması üzerinden yaklaşık iki saat geçmişti. Tabi bu sürede kahvaltı yapmışlar, bulaşıkları yıkamışlar ve iş bölümü yapmışlardı. Deniz ve su ineklerle görevlendirilmişken, ece ve mert tarlayla, aylin ve serhat kümesle ilgilenecekti.
Deniz ve su ahıra ilk girdiklerinde kusmamak için zor tuttu genç kız kendini. Midesi kokuyo isyan ediyodu sanki. Ellerine eldiven takmış ayaklarınada sarı yağmur cizmeleri giymişlerdi. Su kendini zorlayarak ineklere doğru ilerlerken deniz köşede duran tırmığı eline almıştı.
Mert ve ece ise kulübeden aldıkları hasır cantaları bellerine bağlamış tarlaya gidiyolardı.
Aylin ve serhat kümese geldiklerinde aylin içeri girmemek için çok diretmişti. Aslında biraz korkuyodu tavuklardan. O minik canavarların ne yapıcağı belli olmazdı sonuçta. Serhatın ikna etmesiyle girdi kümese. İçerisinde 45 tavuğun bulunduğu bir kümesti gerce şu an tavukların çoğu bağcede geziyodu ama yinede içeride 4 tavuk vardı. Ve aylinle serhata tuhaf bir şekilde bakıyolardı. Serhat elindeki sepete boş bir iki tünekten topladığı yumurtaları koymaya başladı. Aylinse hala tavuklarla bakışmakla meşkuldu.
- aylin? Dedi serhat.
Bakışlarını tavukardan çeken aylin serhata baktı.
- efendim?
-hadi.
Kafasını sallıyorak onayladı aylin. Ama hala tetikteydi. Bir sepeti dolduran geniçler ikinci sepete geçtiklerinde cok büyük bir hata yapmıştı aylin. Tünekteki tavuklara fazla yaklaşmıştı. Eee olan oldu tabi. Tavuk kendi tüneyine dokuncağı sandığı ayline önce diklenerek baktı. Ama aylin bu bakışları farketmemişti. Çünkü o an alt tünekteki yumurtaları toplamakla meşkuldu. Tabi bir kaç dakika sonra tavuk dayanamamış aylinin kafasına atlamıştı. Anında cıhlığı basan aylin kafasındaki canavarı düşürmek için deli gibi cırpınmaya başladı. Sonra düşen tavuğu takmadan koştu. Tabi tavukta peşinden. Onları gören tavuklarda aylinin peşine takılmıştı. Aylin cığlık ata ata bağcede koşarken serhat bir köşede gülme krizine girmişti.
- serhaaaaaat! Kurtar beniii. Diğe bağırıyodu aylin bir yandanda koşmaya devam ediyodu.
Sevgilisine acıyan serhat kümesin kenarındaki yem kabının ağzını acarak bir avuç yem aldı ve etrafa sactı. Tabi yemleri gören tavuklar aylinin peşini bırakmış yemlere koşmuşlardı. Bu arada artık kovalanmadığını farkeden aylin koşarak serhatın yanına gitmiş bir eline sepeti alıp bir eliyle serhatın elini tutmuştu. Ve hızlıca kğmesten cıktı. Yaşadığı korku bir yıl yeterdi ayline. Serhat hala dalga geçsede aylinin kalbi cok hızlı atıyodu.Bu arada ece ve mert tarlaya girmişlerdi. Emine nine akşam közlemek için mısır ve yemek yapmak için fasulye toplamalarının istemişti. Mısır toplamak kolaydı zaten ece alışkındı buralara. Ama mert zorlanmıştı. Yinede ecenin yardımıyla bişeyler yapabilmişti.
Ama sıra fasulye toplamya geldiğinde işler biraz karışmıştı. cünkü ece oldu olası fasulye toplamayı sevmezdi. Fasulyelerin bulunduğu bölüme geldiklerinde önce herşey normaldi. Taki ece örümcek görüp cığlıhı basana kadar. Ecenin cığlıhı sadece refleksti. Ama mert örümceği fark ettiğinde karışmıştı işler. Cünkü mert cork korkuyodu. Tarlada hatta tüm ciftlikte duyulacak bir cığlık attı mert. Ece şaşkınca merte bakarken, yaprağın üzerindeki örümceği eceye doğru fırlattı mert. Ece bağırırken mertte bağırıyodu. Karşılıklı cığlıkları minicik bir böcek yüzündendi.
İkiside koşarak cıktılar tarladan, ece sinirle merte dönerek,
-delimisin? Neden örümceği üstüme atıyosun. Dedi.
Mert gayet sakin bir sesle
-sen alışkınsınya buraya belliki burada sana alışkın örümcek senle hasret gidersin dedim. Dedi.
Tabi sonra bir anda değişen ifadesiyle sinirle baktı eceye. Ve bağırarak ekledi.
-sensin deli aptal. Korkuyla bir an ittim sana onu. Sende cıksaydın ordan. Allah allah. Diyerek söylendi.
Onlar bir örümcek yüzünden kavga ede dursun. Diğer tarafta su ve deniz vardı.Deniz samanları ineklerin önüne taşımış şimde yerleri süpürüyodu.
Su ise daha önce hiç yapmadığı şeyi elindeki telefondan izleyerek öğrenmeye çalışıyodu. İnek sağmaya çalışıyodu yani. İlk başta ineğin canını fazla yaksada sonra nasıl yapıcağını anlamıştı. Zorla ve uzun zamanda sağdığı iki kova sütü alarak ağırın kenarına koydu. Bu arada deniz hala yerleri süpürmekle meşguldü. Arkasından yaklaştığı sevgilisinin sırtına bir anda dokunarak "böö" diğe bağırdı su. Bir anlık boşluğuna gelen deniz irkilmişti.
Su kahkahalarla gülerken deniz kaşlarını çatıp kıza bakıyodu. Ama kızgın kalma süresi uzun sürmemişti cünkü sevdiği kızın yüzündeki gülümseme kendi yüzünede hızla bulaşmıştı.Bu arada mert ve ece topladıkları şeylerle mutfağa girmişlerdi. Emine nine masanın başında örgü örüyodu. İki gencin geldiğini görünce elindeki şişleri masanın üzerine bırakarak ayağa kalktı. Önce ece sonra mert bellerine bağladıkları cantaları cıkartarak masanın üzerine bıraktılar. Sonra birbirlerine trip atarak cıktılar mutfaktan. Arkalarında şaşkınca kalakalan emine nine bir bağceye cıkan mert e bir odaya giden eceye bakıp durdu arkalarından. Hemen sonra aylin ve serhatta girmişti mutfağa. Aylin sinirle elindeki sepeti masanın üzerine bırakırken serhat hala gülmekle meşguldü. Aylin kızgınca sevdiği adama bakarak üst kata cıktı. Serhat ise bağceye. Sonra deniz ve su girdi. Deniz elindeki iki kova sütü masaya bırakarak bağceye cıkarken su odaya cıkmıştı.
Emine nine ise ellerini dua eder gibi havaya kaldırmış ve,
-allahum ha bu uşaklara ve kızlara sen akul fikur ver da. Diyerek örgüsünün başına geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
Genç Kız EdebiyatıHer gidiş bir kaybediş değildir. Ve bazen kazanmak için, Önce kaybetmek gerekir... Hatırladığımızı sandıklarımız unuttuklarımızın küçük bir parçasıymış sadece. Boşa geçen iki yılı bizimle yeniden yazmaya varmısınız?... İyi geceler canım derdin...