Ego Bombası

1.8K 67 96
                                    

Merhaba gençler ve genç hissetmesine rağmen yaşlı olanlar. Bu kitabımızda Aizwanın bir kızı olaydı ne  olurdu onu göreceğiz. Ha bu arada kızımız Eri değil maalesef. Yani tamam kapakta Eri var ama resim bulamadım napayım Momo değilim ki oluşturayım. Her neyse bunları yazdığıma göre bölüm yazabilirim.   (Gööör yazar sizi bölümsüz bırakmıyor göööör.)


"Yani biraz gülmek zor olmasa gerek ha."     "Sende gülmüyorsun bunun farkındasın değil mi."   Babamla olan sıradan kavgamız.   " Ama baba olan sensin. Bu değişiklikleri senin yapmak gerek."   

Babam her kavgadaki gibi sıkıntıyla üfledi.  " Tamam Shira tamam. Benimle atışmayı bırakta ruhunu iç. İlk günden geç kalma."     "Umarım güzel bir ruhtur."   Hmm lezzetli bir ruh gibi duruyor. Tabi okulda istediğim zaman ruh içemiyorum. 

(Present Micin sesi ile okuyun bu kısmı.)

Shira Shouta

Özgünlüğü:   Ruh İçme
Herhangi bir canlının ruhunu içebilir. Kendisi baya tehlikeli birisidir.  Ayrıca hayatı boyunca ne kadar ruh içtiyse o kadar güçlenir. Ayrıca her yüksek ruh sayısına ulaştığında özgünlüğüne yeni eklemeler gelir.

"Peki ya okulun ortasında kendimi kaybedip öncelikle beni sinir eden öğrencilerden başlayıp herkesin ruhunu içersem ne olur."     "Sen benim kızımsın kendini tutabilirsin. Ha öyle birşey olursa mesuliyet kabul etmem ona göre."    "Sende çok konuşmada yemeğini ye."   

Babamla konuşabildiğimiz tek zaman kahvaltı vakti. Onun dışında ise U.A. ve özel işleri ile ilgileniyor.   Bir keresinde U.A ye gitmiştim. Deli bir fare görüp geri geldim. Ama o deli fare Müdür Nezuymuş.    "Ordaki kişilere pek bulaşma benim gibi sakin ol ve kimseyle uğraşma."    "Yani dersin ortasında uyumaya izin verirsen neden olmasın."

Onunla birçok kez  derse girmiştim. Bu sayede derslerde ne yaptığını çok iyi biliyorum.    "Hadi düş önüme gidiyoruz. Ama lütfen yinede dikkatli ol. Kimseyi  veya bir canlıyı öldürmek yok."     "Baba o bir kez olur başka bir durum yok."     Bana dik dik bakmaya başladı.   "Tamam birkaç kez oldu."  Gözlerini daha çok açtı.  "Tamam  çiftlikteki tüm inekleri içmiş olabilirim ama bu benin problemim değil ki."     "Bu sefer dikkatli olda ineklerin yerinde öğrenciler olmasın."

Kim bilir okulda bize neler yapacak. Ama kendime güvenen bir insan olarak üstesinden gelebilirim diye umuyorum.

  Hiç olmadı bütün okulu içer rahatlarım. Sınavada girmek  zorunda kalmam.   "Okuldada sakın böyle dışından konuşma."     "Yine mi yaptım."  Özgünlüğümün kötü yönlerinden biride bu. Psikolojimide bozuyor arada ama başa çıkamayacağım derecede değil.

"İn hadi arabadan.  Sakın sınıfta bana baba deme."     "Karşında saf bir insan yok Aizawa."     "İsmimlede seslenemezsin."    "Tamam Aizawa."   Hızla babamı öpüp arabadan indim. Ama her ne olursa olsun o benin Aizawam.   Gücümden gelen az biraz hız ile hemen sınıfa çıktım.  1-A sınıfı. Sağdan ikinci sıraya geçtim. Zaten ilk gelen benim.    Yanıma güler yüzlü tatlı bir kız geldi.   

"Merhaba ben Uraraka."     "Bende Shira Shouta."  Kızın yüz ifadesi değişti.   "Senin Aizawa- Sensei ile bir akrabalığın mı var."    Ah bu adama Sensei demek zor olucak.   "Ben kızıyım." Kızın gözleri kocaman oldu.   "Haaa tamam."   Yanıma yavaşça kuruldu.   

"Çok heyecanlıyım.  Sende öyle misin."     Neden yanıma  çok konuşan birisi geldi ki.   "Pekte değilim."     "Aizawa-Senseinin çok korkunç biri olduğu doğru mu."  İşte bu doğru.  "Eğer onu sinirlendirecek bir hareket yaparsan bir kötü adamdan bile kötüdür."  

Kızcağız baya korkmuştu.  "Merak etme iyi birisidir."   Uraraka derin bir nefes verdi.  "Seninde özelliğin Özgünlük silme mi?"    "Hayır benim özelliğim ruh içmek. Seninkisi?"    Benimkine şaşırmış gibi duruyordu.   "Ha ben herhangi birşeyin yerçekimini sıfıra indirebiliyorum. Ancak bunun karşılığında biraz miğdem bulanıyor."   

Özgünlüğü kurtarmaya gayet yatkın bir özgünlük.    İçeriye daha fazla kişi girmeye başladı. Yeşil saçlı, kuyruklu, iki farklı göz rengine sahip olan, boynuzlusu ve saçı üzüme benziyen kişiler ile doldu sınıf. Herkes yanındaki kişi ile tanışıyordu.   Yeşil saçlı bir çocuk bu tarafa doğru gelmeye başladı.  

"Ben sana teşekkür edememiştim yani şey onun için gelmiştim de ondan."    İkiside kızararak konuşuyordu.   "Hı şey yani problem yok. Sonuçta sende beni sınavda kurtarmıştın. Gerçi seninkisi biraz daha acil durum şeysi gibi hıh."    

Uraraka az daha konuşursa bocalayacak.   "Uraraka, Sensei birazdan gelir diye tahmin ediyorum."   Bana minnettar bir şekilde baktı.    "Hah merhaba ben Izuku Midoriya.  Arkadaşlarım bana Midoriya der."    "Sanki arkadaşın var Deku."


Deli gibi gözüken çocuk konuştu.     "Memnun oldum Midoriya. Bende  Shira Shouta."     Bana garip garip bakmaya başladı.   "Evet akrabalığımız var."    Ben biraz sinirlenince Midoriya ürkmüş gibi duruyordu.  "Pardon."   Tekrardan gülmeye başladı.    "Bende memnun oldum   Shira."   

"Vaay Deku önceden kimse yüzüne bakmazdı. NE OLDU ŞİMDİ BİRİLERİYLE KONUŞTUN DİYE HAVALI MI OLDUN."    Midoriyaya gel işareti yaptım.  "Bu çocuk deli mi?"    "Ha yok Bakugo biraz öyledir de ondan."     "Mecburen alışacağız."     "NE KONUŞUYOSUNUZ LAN FISIR FISIR."  

Babamla kavga etmek istemiyorum o yüzden bu çocuğu  dövmeyeceğim.   "Şey Bakugo biz."     "KEEEES."   Bu bomba mayını hızla yanımıza geldi.    "HA HABERİN OLSUN BU EZİĞİN TEKİDİR APTAL DEKU."    (Yani fazla kötüleşemiyorum ki.)     Beni kolumdan çekiştirmeye çalışınca kolunu ters çevirip onu dibime çektim.

"Benimle temasa geçerken iki kere düşün Bakugo."     "SEN KİMSİN LAN PİÇ."     Babam bana insanları öldürme dedi dövme dedi.  Bende buna dayanarak Bakugoyu kolundan tutup duvara fırlattım.   "ŞİMDİ KIÇINI PATLATTIM SENİN."   Ben daha  cevap veremeden sevgili babacığım olaya daldı. Anında Bakugoyu durdurdu.  


"Beni fazla yormayın. Bu ders tanışın diğer derse kıyafetlerinizi giyip dışarı çıkın."   Fermuarını çekip uyudu. Tabi kendisi mutfakta sebze doğrarken uyuyan birisi olarak gayet normal bu durum.

"Çok heyecanlıyım."     "Bu kadar korkma Uraraka. Ayrıca Midoriya seni yemez merak etme."    "N-ne yani sen öyle şey değil."    "Tamam dediğin gibi olsun."  Yanakları  iyice pembeleşti. "Ayrıca sana iyi haber kimsenin kendini tanıttığı yok. Böyle bir şeye gerek kalmadı."     "Aslında galiba herkes utanıyor."    Bana uğraşma dediler ama bunu yapmadan duramam.


"Hey ego bombası."  Bakugo direkt dönüp bana baktı.  "NE Var ruhani piç."  "Güzel isimmiş. Herkes çekiniyor ilk sen git tanıt kendini."       "NEDEN UĞRAŞAYIM."    "Çekiniyorum diyebilirsin."    Masasını patlatarak tahtaya çıktı. Kendini tanıttı ve geri çekildi. " Hadi lan ruhani piç kendini tanıt bakalım çekingen misin."  

Asıl sinir etme  vakti geldi.  "Senin gibi birine kendimi kanıtlamak zorunda değilim."  Aizawanın bile güldüğünü hissettim.   Bende onun gibi kafamı masaya vurup yattım.     "LAN SEN KENDİNİ NE ZANNEDİYORSUN.  BABASI PİÇ."

İşte bu olmadı Bakugo. Aizawa anında kaldı.  "Sakın Shira. Ne konuştuğumuzu unutma."     Artık çok geç.  Onu öldürmeyeceğim. Direkt yanına ufak mesafeden ışınlanma özelliğim ile gittim.   "GEL BAKALIM GELDE NE YA-"   Onu tutup önce bir duvara fırlattım. Sonra diğerine derken 10 defa falan yerden yere vurdun onu.  


Son vuruşuda yapacakken o üzümlüde olan şeylere yakalandım.   "Hadi giyinin gidiyoruz."





Bakugoyu pek sevmem amma ben onu adam edeceğim. Böyle vura vura kapatacağız onun çenesini. Adam olduktan sonra Beast Jeanst'e göndeririz oda bir güzel beyefendi eder onu.

Aizawanın Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin