Göööör yazar sözünü tutuyor göööör. Yeni bölüm bildirimini gööör. Neyse ben köle gibi 4 hikayeye bölüm yetiştirmeye çalışayım. Ayrıca düşünsenize Urarakanın yatağı böyle.
Burnumda nefis bir koku var. Ancak burası ne hastane nede bizim ev. "Günaydın Shira-chan." "Uraraka?" Başımda bir adet pijamalı gülümseyen Uraraka vardı.
"Benim burda ne işim var?" "Normalde sana benim evimde kalacağını söyleyecektik ancak Midnight yalvarışlarına dayanamayıp seni uyutmuş." "Peki babam?" "Aizawa Senseiye hastanede bakacaklar. Sadece sana bakacak durumda değil." "Ha tamam. Ailenede selam veremeden geldim."
"Hiç problem yok. Babam zaten işte. Ben ve annemde sana kahvaltı hazırlıyorduk." Yavaşça kalkamaya çalıştığımda büyük bir acı ile geri yıkıldım.
"Ayy. Söylemeyi unuttum Sol kolun o darbeden sonra hala iyileşemedi. Biraz daha zamanı var onun." "Tamamdır Uraraka."
Yavaşça kalktım. "Kıyafetlerin dolapta." Kıyafetlerimi giyip kokunun geldiği yere gittim. Babamınki kadar olmasada harika bir sofraydı. "Günaydın tatlım." "Günaydın efendim. Size zahmet veriyorum çok özür dilerim."
Kadın uzunca güldü. "Hiç problem yok. Ayrıca orda yaşananları bir bir anlattı bana Uraraka. Bende seni tebrik etmek isterim." "Uraraka kesinlikle abartmıştır." İkiside ufak bi güldü.
"Bana sanki seni değil, All Mightı anlattı." Beni ne kadar övdün acaba Uraraka. "Bende sadece Uraraka gibi bir öğrenciyim oradaki herkes gibi herşeyimi ortaya koydum sadece."
Hanımefendi masaya oturdu ve aynı tatlılığı ile konuşmaya devam etti. "Ama senin ekstra zorlandığın kollarından belli." Buna söyleyecek birşeyim yok çünkü en çok zarar alanlardan birisiyim.
"Uraraka ile çok benziyorsunuz. Aynı tatlılık, aynı güzellik ve aynı şirinlik." "Babası bu durumdan hiç hoşnut değil. Sanki bir-tek senin kızınmış gibi geliyor diyor." Herkes ufak bi güldü.
Urarakaya döndüğümde daha da gülüyordu. "Uraraka bu gün daha hızlı gitmeliyiz okula." "Neden ki hem sen yaralısın bence bu gün gitme bile." "Hayır Uraraka. Aksine herkesten önce orada olmalıyız. 1-B sınıfı bizi rakip olarak görecektir. Öncelerinde hep böyle olmuştu. Her gelmeyen kişinin önüne geçmeye çalışacaklar. Bilhassa ben. Hem babamın durumu hem kollarımın durumu olsun beni geri atmayı deneyecekler. Bu yüzden ilk ben gitmeliyim."
Urarakanın gözleri parlıyordu. "Haydi o zaman kahvaltılarımızı yiyip çıkalım." Açıkçası ona birşey diyemem. Böyle lezzetli bir yemeği kaçırmak bütün evrene hakarettir.
10 dakikada yemeğimizi bitirip yola koyulduk. "Umarım bu gün yolda birkaç kahraman görebiliriz. Onların imzalarını topluyorum. Sonrada onları ileride-" "Midoriyaya verirsin. Ne de olsa siz bu tatlı uyum ile evlenirsin."
Uraraka benim yüzüme bile bakmıyordu. "Bunu inkâr etmem bir işe yarayacak mı?" "Şu andan itibaren hayır." "Bak lütfen kimseye söyleme. Yani benimkisi sadece çok ufacık bir hoşlantı.
"Uraraka-chan! Shira-chan!" Midoriya koşarak yanımıza geliyordu. "Midoriya iyileşmişsin." "Shira senin iki kolunda kötü durumda. Umarım sende iyileşmişsindir." "İyiyim merak etme."
Hemen burdan uzaklaşmalıyım. Ancak Midoriya ve Urarakanın gelemeyeceği birinin yanına gitmeliyim. "GEBEEEEER!" Hah bizim ego bombası olur işte.
"Çocuklar benim Bakugo ile biraz uğraşmam gerek siz takılın." Uraraka nolur gitme der gibi baksada gittim. Bana teşekkür etmesi gerek. Onun için bu ego bombasının yanına gidiyorum. "Dikkatli ol Shira."
Cevap vermeden gittim. Hadi bakalım bi kolumda yok ne yapacağım acaba. "Naber ego bombası." Denki ve kırmızı kafa bana 'Yapma ölürsün' dercesine bakıyordu. "NE VAR LAN SABAH SABAH."
"Hiç yakışmıyor ego bombası. Bir hanımefendiye bağırmak hiç hoş değil." Bi anda sesini alçalttı. "Hiç korkmuyor musun." "Neyden?" "BUNDAN." Bana bir patlama attı. Bende hızlıca arkasına gidip bir tekme ile afallattım onu.
"HA. HA. SEN BANA VURMAK HA." "Keste yoluna bak." Galiba işe yaradı hiçbirşey demeden yürümeye devam etti. Etrafıma bakındığımda Momo ve Tokoyaminin beraber yürüdüğünü gördüm. Onların yanına gittim.
"Shira iyileşmişsin." "Evet biraz daha iyiyim." Momo konuşmaya başladı. "Bu akşamda gelip bizde kalsana." "Uraraka ile bir konuşayım. Evin nerde ki." İlerdeki AVM gibi yeri gösterdi. "O AVM'nin yakınlarında bir yer mi?"
Momo gülmeye başladı. "Hayır orası benim evim." Hâlâ anlamamıştım. "AVM' demi kalıyorsun?" Momo ve Tokoyami beraber gülmeye başladılar. "Orası AVM değilki benim evim." Ha. Momo o kadar zengin mi ya.
"Şaşırdım. Ayrıca çoğu kişinin evi bu tarafta galiba." Momo etrafa bakındı. "Sadece Bakugo, Uraraka, ben ve Tokoyami burda oturuyor." "Tamam onlar Bakugonun etrafındalar zatende. Midoriya ve Todorokinin ne işi var burda."
"Midoriya düşünceli birisi seni merak ettiğinden gelmiş olabilir. Ancak Todorokiye anlam veremiyorum. Sen herkesle konuşabiliyorsun gidip bi ağzını arasana." "Bakalım."
Biraz geri gidip gözlerini kitaba dikmiş Todorokiye yaklaştım. Elinden kitabını alıverdim. "Ha" Şaşırdı. "Etrafında bunca arkadaşın varken neden yanlız yürürsün ki. Bende gelmesem hiç."
"Kimseye rahatsızlık verme gibi bir niyetim yok." "Hayır utangaç mısın, çekingen misin nesin bilmiyorum ama salak olduğun kesin. Sence rahatsızlık versen herkes seni merak eder miydi. Yada seni savunur muydum."
"Haklılık payın var aslında." "Birşey sormak istiyorum." Tek kaşını kaldırdı. "Senin evin burada değil ki. Sen neden bu yönden geliyorsun." "Sen benim evimi nerden biliyorsun." "Nedenini söyleyipte seni üzmek istemem o yüzden cevabımı istiyorum."
Onun evini Endeavorun İki numaralı kahraman olmasından tanıyorum. "Bazı özel sebepler diyelim." Ben bunu yakında öğrenirim.
Ayrıca sert bir hava bu arkadaşa hiç yakışmıyor. "Biraz daha gülümseyen bir insan olmayı denesene sen." "Ha" "Bence ne dediğimi gayet anladın."
Todoroki tam cevap verecekken "LAN BU İKİ PİÇ YAN YANAYKEN ÇOK DAHA PİSLİK GÖZÜKÜYORLAR." "En azından biz iki kişiyken sana öyle gözüküyoruz. Ancak sen tek başına herkese karşı öyle gözüküyorsun." Ellerini bana doğrulttu. "GEBEEEER." Todoroki önüme buzdan sütunlar oluşturdu. Bende hemen Bakugonun kafasına bir tekme vurdum.
"Bu çocuğun kafasına vura vura salak edeceksin." "Daha ne kadar olabilir ki." Denki ve kırmızı kafa Bakugoyu zorla götürüyordu. Ardından etraf karardı. " Bu ruhların burda ne işi var!" "Shira ne ruhu neyden bahsediyorsun."
Bu ruhların burda olmaması gerek. 'Shira' "Sende kimsin çık karşıma." 'SHİRAAAAA.' Devasa bir ruh hızla içimden geçti. Dizlerimin üzerine düştüm.
"Shira, Shira kalkmalısın." Çevredeki herkes başıma toplandı. Ancak fecaat durumda olan baş ağrım hareketimi zorlamıştı. " Tamam iyiyim ben." "NE DEDİM BEN. İLGİ ÇEKMEK İSTEDİ." Bakugo bağırdıkça kulaklarım çınlıyordu. O ruh neye işaretti ki?
Acaba o ruh kimdi acaba dan dan daaaan. Oruhbu mu acaba. Ayrıca bide gerzek Bakugo hâlâ ilgi çekmek diyor ya sinir oldum. Kızın içinden geçtiler dalak böbrek kalmadı yok efendim ilgi çekmek istedi. Neyse ya kendi yazdığım hikayeye sinirlendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aizawanın Kızı
Hayran KurguYani bence başlık herşeyi açıklıyor. Kalan bilgileride hikayeyi okuyup öğrenin canım yani çokta zor değil