Present-İşkence

810 46 31
                                    

Giyinme odalarının olmazsa olmazı ne?  Bir düşünün bakalım.

Diğeleri ile giyinme odasındaydık.  "Youyorozu ( Umarım doğru yazdım yauv.)   sen okula tavsiye ile gelmiştin değil mi."    "Evet Uraraka."      Herkes gülüp şakalaşıyordu.    Tsuyu yavaşça yanıma geldi.

"Neden hiç konuşmuyorsun."    "Çünkü konuşmak bile sizin yanınızdayken  benim için zor bir durum."  Herkesin bakışları bana dönmüştü.   "Neden ki."   "Özgünlüğüm yüzünden sizi bir yemek olarak görüyorum diyebilirim."    

"Yani bizim ruhlarımızı görüyorsun ve onları istiyorsun."     "Bunu sizi sevmemek değil bir iç güdü olarak düşünün. Ayrıca evet ruhlarınızı görüyorum."    

Tsuyu hemen araya atladı.  "Benim ruhum nasıl görünüyor."   "Açıkçası senin bana yakın durmaman en iyisi çünkü sen aklına geleni söyleyen birisisin. Bu yüzden ruhun tertemiz ve canım onu çok çekiyor."    Tsuyu yutkunup geri çekildi.

Youyorozu pes etmeden konuşmaya devam etti. "Bakugo ile gayet rahat konuşuyorsun ama."   Herkes ufak bi gülüştü.     "Onun egosunu azaltmaya çalışıyorum. Böyle kahraman olamaz.  Ayrıca sende tek tek bütün erkekleri süzdün gözümden kaçmadı."

Bu sefer utanan Momoydu.   "Şey yani arkadaşlarımız nasıl kişiler ona baktım."     "İyi  iyi erkekleri bizim içinde süz."    Herkes kahkaha atıyordu. "Durun!"   Herkes anında sustu. Bi ruhu duyuyorum.  Kapının arkasında.    Hemen gidip kapıyı açtım. Sapık Mineta seni.

"Şey yani yanlış anladın."     "Ben göstericem sana yanlış anlamayı."  Önce Minetayı bir duvara sonra diğerine fırlattım.  Sonra aynı şekilde birdaha yaptım.   "Kızlar buna nasıl bir ceza verelim."    Herkes gülümsemeye başladı.   Biz harekete geçecekken Tsuyu konuştu.    "Yanlız vaktimiz doldu gitmeliyiz."   

Ben olsam önce Minetayı ıslak bahçe hortumu ile döverdim. Sonra onun o gözlerini kaşıkla oyar üzümlerini keser meze yaparım. Neyse beni şiddet yanlısı zannedeceksiniz.

Herkes üflemeye başladı.  "Seninle görüşeceğiz Mineta."  Hepimiz bahçeye indik. Aizawa bu sefer uyumuyordu.    "Evet gençler ilk sınavınız bu topu atabildiğinizce yükseğe atmak."

"Ne ilk günden sınav mı!"    Biz söylendiğimiz için biraz azarladıktan sonra  sıraya geçtik.  Önce Uraraka  ondan sonra Midoriya   sonra ben vardım.  Uraraka topa dokunduğu anda sınırsız bir biçimde gönderdi.

Uraraka bu sınavı sorunsuz atlattı. Sıra Midoriyadaydı.  Önce kendini gerdi sonra bütün gücü ile topa vurdu.

Bu inanılmaz bir derece. Babam bile şaşırmıştı çünkü Midoriya gücünü kullandıktan sonra kendine zarar veren birisi. Bunlarıda kendi kendine konuşurken duydum. Şimdi ise sadece bir parmağı zarar görmüştü.   

"Hadi sıra sende."    Gücümün bir kısmını yumruğumda topladım. Bu hareketimin devamında büyük bir ruh yığını geliyordu onlar ile beraber topu dahada ileri atabilirim.    "Ruhani Vuruş!"

Önce top hızla gitti. Tam yavaşlayacakken ruhlar onu dahada ileri götürdü.    "558 metre."     "LAN DEKU VE SESSİZ PİÇ NASIL BUNU YAPAR. SİZİN İKİNİZİDE TEK TEK-"    babam, devamını getiremeden  onu tuttu.   

"Harika iş çıkardık Shira."   Uraraka zıplayıp duruyordu.   "Bu turun birincisi sensin Uraraka. Tabi sevinirsin."     "Bence sende harikaydın Shira."   Midoriya yavaşça yanımıza gelmişti.

Aizawanın Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin