Bu bölümde bari soru sorayım. En sevdiğiniz karakter hangisi ve neden. Bu arada olurda (imkansız ama) Müdür Nezu yazacak olan insan evladı intihar etmeye meyilli biridir. Yani şu kadar büyük bir hikâyede Müdür Nezuyu mu seversin Allah aşkına.
"Dark Shadow bırak beni!" Dark Shadow ile savaşmak çok zormuş. Ha şu anda herkes kendi sınırlarını test ediyor. Bense Tokoyaminin Dark Shadowu ile zifiri karanlıkta savaşıyorum.
"Dark Shadow dur!" Tokoyamiyi dinlese herşey geçecek. " Dark Shadow yeter artık ya dur yada yumruğu yiyeceksin."
Normalde benim dağı tek yumruk ile yok etmem gerek. Ancak şu an Dark Shadow ile uğraşıyorum. "Eeeh yeter be." Gücümün bir kısmını sol kolumda topladım. Onunla Dark Shadowa vurdum.
"Hadi Tokoyami onu kontrol et artık." Biraz afalladığı için rahatladım. Bense tekrardan sağ kolumu hazırladım. "Ruhani VURUUUUŞ." Gücümün tamamı ile vurdum. Dağın çok büyük bir kısmını delmeyi başardım.
Tekrardan kolumu hazırladım. Birdaha vurdum. Bu biraz etkiliydi. Sonra birdaha vurdum. Bu baya etkisizdi.
"Hadi son bir vuruş. Son, son son. RUHANİ VURUUUUŞ." Son içimdeki ruh gücü ilede dağın ucundan ışık getirmeyi başardım.
Hızla kendimi babamın yanına attım. "Başardım! Sonunda o lanet dağı delmeyi başardım." "Tamam. Şimdi ise burdaki bütün ruhları emip sakın kalacaksın. Belki yeni birşeyler eklenir kendine."
Evet uzun zamandır birşeyler eklenmiyor. Bu olursa kendimi çok daha fazla güçlendirebilirim.
Etrafımda ruhlar geziyordu. Önce onları içtim. Bana iyi geliyordu. Sonra biraz daha, biraz daha, biraz daha derken gözlerim gitmeye başladı.
"Ben iyi değilim beni tutmaya hazır ol." Babamdan ses gelmedi. Bense ruh çekmeye devam ettim. " Baba yap artık."
Arkamı döndüğümde babam yoktu. Etrafta ise arkadaşlarım vardı. 'Gidelim' 'Saldıralım.' 'İçelim hepsini.' H-hayır. Arkadaşlarımı içmenize izin vermiyorum.
'Veriyorsun.' Veriyo- hayır vermiyorum. Hiç-bir dostumu size vermem şimdi hemen defolun burdan! 'Geri geleceğiz.'
Babam hemen ağaçtan atladı. "Afferim kendini tutmayı başardın."
1 Gün Sonra Akşam Vakti
"Sen tek gidiceksin Shira." Hah çok iyi. Beni korkutacak kişiler iki kişi ben tek kişiyim. Ama durum şu beni korkutmak zordur.
Koca ormanda tek başıma yürümeye başladım. Etraf biraz dumanla dolmaya başladı. Ama benim karşımdakilerin duman özelliği yok ki. Bu işte bir terslik var.
"Ben pes ediyorum. Hemen ortaya çıkın." Kalbime bir korku doldu. "Aizawa-Sensei, Pixie Bob ben pes ediyorum." Kimseden ses gelmiyordu.
Bi anda heryer yanmaya başladı. Hemde mavi ateşler ile. Bu olamaz. Villiainler geldi hemde buraya. "Gel bakalım." Karşıma biri geçti.
Bende hemen ruhunu içtim. Tabi buna karşı koyamadı. Tepe tarzı yere ilerlemeye başladım. Ordan duruma bakabilirim. Uzun süre koştum. "Detoroit Smaaaash." Midoriya biriyle savaşıyor.
"Midoriya geliyo-" "Hiçbir yere gitmiyorsun." Karşımdaki mavi alevlerin sahibi gibi duran birisi vardı.
"Shira Shouta. Nasılsın bakalım." "Herkesi iyi araştırmışsınız demek. Ama bu hiç adil değil." "Tamam o zaman benim öz-" "İsminden bahsediyorum."
"Neden merak ediyorsun ki." "Öldürdüğüm kişiden haberim olsun." Ufakca güldü. "Dabi ismim Dabi."
"Ailen tamda sana uygun seçmiş ismini. Tam bir köpek ismi." Onu sinirlendirirsem belki yanlış hareketler yapar. " Sen ölmeyi hakkettin."
Dabi üzerime mavi ateşler atmaya başladı. Bir kısmımı yakmayı başardı. Bende etraftaki şeylerin ruhunu içerek kurtuldum.
Gidip suratına sert bir şekilde vurdum. "Yumruk istiyorsun ha. Gel bakalım." Ellerini mavi ateşler ile kapladı.
"RUHANİ VURUUUUUŞ." Ani bir şekilde özel hareketim ile vurdum. Oysa bunu zorda olsa savuşturdu.
Ruhunun bir kısmını afallattım. Etraftan daha çok ruh içmeye başladım. Oysa anlamsız bir şekilde güçlüydü. Hani yani fazla güçlüydü.
Midoriyadan büyük bir ses geldi. Karşısındaki adamı yenmişti. "Muscuları yendi ha. Artık bu kadar tantana yeter ölüyorsun."
Önce kendisi koskocaman bir ateş topuna dönüştü. Ellerini bana yöneltti.
'Sana yardım edeyim izin ver.' Midoriyaya ve Kotaya dokunma. 'Söz veriyorum.' Tamam kullan bakalım.Ruha karşı çıkmadım. Bana yeni bir özellik katacaktı. Ellerim titreyerek havaya kalktı. İçinden, yumruğumdaki gibi şeyler fışkırmaya başladı. Dabinin ateşini durdurmaya yetti.
"Seninle sonra görüşeceğiz. Shouta." Ortadan kayboldu. Midoriya hızla yanıma geldi. " Midoriya berbat haldesin!" "Hemen gitmeliyiz!"
Midoriya kararlıydı. " Ben Aizawa Senseinin olduğu tarafa yardım etmeliyim. Biz iki öğrenciye bunlar geldiyse onlara kimler saldırıyordur." "Haklısın. Onların durumuna bak sonra tam ortada buluşalım."
Ben daha fazla ilerleyemeden karşıma bir Nomu çıktı. Yanımda ise kimse yoktu. "İşte şimdi mahvoldum. Yardım gelmeyecek." Nomu bana hızla gelip vurdu.
Bende karşılık verdim. Yeni kazandığım gücüm ile onu biraz kendimden uzaklaştırdım. Gücümün bir kısmını sol kolumda toplayıp birdaha vurdum.
Ancak ona hiçbirşey olmuyor. "RUHANİ VURUUUUŞ." Onu baya bi ileri gittim. Ancak sağ kolum feci acıyor. Önüme döndüğümde hayatımdaki en kötü manzara ile karşılaştım.
Bir Nomu, firlattığım yerden kalkmış ve hızını toplamış bir yumruk ile bana geliyor. Biraz kendimi yana atmayı denedim ancak yumruğu vurduğu sol kolum ila yüzlerce metre fırladım.
Hâlâ bilincim yerinde ancak iki kolum çok kötü hâlde. Midoriya ve diğerleri birini kovalıyordu. "Neler oluyor." "Şu adam Tokoyamiyi ve Bakugoyu aldı!"
NEEE. Bende hemen peşine düştüm. Kollarımı tekrardan sıktım. Onların acısı şu an umrumda değil.
Kalan gücümü de ayaklarıma verip havaya zıpladım. "ARKADAŞLARIMI SANA YÂR ETMEM." Benim onun yakasında tepelenmem sonucunda yere Tokoyami düştü.
Adamda beni geri fırlatınca adamı tutamadım. Bir-kaç kol beni tuttu. Ancak kimin kolları hatırlamıyorum.
Gariban Katsuki ya. Onu tutan Tomura değilde başkası olucaktı bak bakalım orda birisi kalıyor muydu. Öyle olaylar çıkarırdı ki ormanı Dabi değil Bakugo patlatmış olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aizawanın Kızı
FanfictionYani bence başlık herşeyi açıklıyor. Kalan bilgileride hikayeyi okuyup öğrenin canım yani çokta zor değil