Çok çok üzgünüm uzun süredir bölüm atmıyorum. Sebebi ise şifremi unutmam falan değil bölüm atmayı unutmam. Birdaha bölüm atmayı unutmam söz.
Shiranın Ağzından
Yanımda beyaz bir ruh vardı. Diğer yanımda ise annem. "Hoşgeldin kızım." "Merahaba pislik kadın. Ben geri döneceğim."
Annem gülmeye başladı. "Artık geri dönemezsin. Hem bu durumdan kimse geri dönemez." Beyaz ruh imâlı şekilde konuştu.
"Shira bu kuralı iki kere aşmayı başardı. Yani o en büyük ruhlar tarafından izin verilen tek kişi. Onların koruması altında. Yani senden üstün durumda haberin olsun."
Annemden nefret eden birisi daha. Haklı yani nefret etmekte. "O zaman onu üç büyük ruha götürmeliyiz. Onlar karar verecek."
Uzun bir yolculuğun sonunda üç büyük ruhun olduğu yere girdim. " Bundan sonrası sende."
Yavaşça önlerinde eğildim. "Hoşgeldin Shira Shouta." "Hoşbulduk yüce ruhlar." "Öncelikle seni tebrik etmek isteriz. O savaşını izledik All Mightan bile kahramancaydı yaptığın."
"Teşekkürler. Her kahramanın yapması gereken şey buydu." "Sen mütevaziliğe devam et. Ancak biz sana yaşaman için o şansı vermiştik. Ancak sen yine ölmeyi tercih ettin. Şimdi ise bizden birdaha şans istiyorsun."
"Evet yüce ruhlar tamda söylediğiniz gibi. Ancak ben öldükten sonraki kişilerin haline bakın." Beyaz ruh dev bir ekran tarzı birşey açtı.
"1 numaralı kahraman, 2 numaralı kahraman, bütün arkadaşlarım, babam, bütün okuldaki Senseiler hepsi çok üzgünler. Onların bu kadar üzülmesine razı mısınız?"
Biraz düşündüler. Fikirleri değişmedi. "Bunu yeterli bir gerekçe olarak sunamayız." Biraz sinsileşme vakti. "Ancak bana ihtiyacınız var?" "Anlayamadım?"
"Dünyanın hâli belli. Gelen kötüler gittikçe güçlenmeye hatta kahramanlarla savaşmaya, öldürmeye başladılar. Tamam onların başındaki kişi öldü ama All Might sizce artık iş yapabilir halde mi?"
Biraz düşündüler. Ben devam ettim. "Sizinde kahramanlara yardım ettiğiniz aşikâr, sizde bu durumdan hoşnut değilsiniz. Kahramanların ölmesi sizinde gücünüzü kaybetmeniz anlamına gelir. Demem o ki beni geri göndermemeniz savaşta büyük bir kayıp olur. Eğer ben yetişip, güçlenebilirsem savaşta bir silaha dönüşürüm."
"Çok zekisin küçük kız. Ayrıca haklısında. Bizimde başka seçeneğimiz yok. Sana son birkez izin veriyorum. Ruhani Lider ile haber göndereceğim. O zamana kadar sende portala gideceksin. Ruhani liderin yardımı ile göndereceğiz seni."
Bir kere daha yırttık bee. " Çok, çok minnettarım efendim. Bir gün sizinle sonsuza dek kavuştuğumuzda birşeyler içeriz."
Ölüye diriye yazarım ben. Gülerek cevap verdi. "O zaman öldüğünde bir sevgilin olmaz ise randevuya çıkarız." "Hmmm, maalesef dünyada bir sevdiğim var ve ölene kadar onu bırakmayı düşünmüyorum."
Gülmeye başladı. "Söyle ona eğer sana eziyet ederse benden çekeceği var." "Tamamdır iletirim. Kendinize iyi bakın." Gülerek çıktım.
Annem baya öfkeli duruyordu. "Hmmm artık gitmelisin. O seninle gelmeyecek hanımefendi." Yakımdaki ruh baya ezikleyici davranıyordu. "Kes, ben hâlâ senden üstünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aizawanın Kızı
FanficYani bence başlık herşeyi açıklıyor. Kalan bilgileride hikayeyi okuyup öğrenin canım yani çokta zor değil