9. İPLER

157 15 95
                                    

Ay ay merhaba!

Şarkılar: 

Kırıka - Cigara

Melike Şahin & Hakan Taşıyan - Kilitli Kapılar Açılsa

Sena Şener - Teni Tenime :d

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin, iyi okumalar <3

***

Zaman ne kadar geçerse geçsin, geçmişteki yükler bazen sizi yerin dibine gömecek kadar kuvvetli oluyordu. Ne zaman atlattım deseniz; bir soru, bir fotoğraf, bir şarkı, bir insan sizi daima o geçmişe itiyordu. Bununla baş etmek kolay mıydı yoksa ben mi büyütüyordum, bilmiyordum. Tek bildiğim şey; içime attıklarım gün sonunda bir canavara dönüşüyordu ve ben bu canavarı yenemiyordum.

Şu an kollarımın arasında uyuyan adam, bir gün bu canavarı yeneceğime dair koca bir umut olmuş, yetmemiş kılıcını kalkanını kuşanıp kendisi geçmişti o canavarın karşısına. Hayatta ne olursa olsun, ne yaşarsa yaşasın ben hallederim diyen Eylül, bu adamın bazen yanında bazen arkasında durmaktan hiç gocunmamıştı.

İnsan olduğunu, içindeki çocuğun suçlu olmadığını kabullenebilmiş miydi belirsizdi fakat bildiği tek şey vardı: O da ne olursa olsun, geçmiş bir şekilde arkada bırakılabiliyordu. Gelecek vardı.

Gelecek bizim içindi.

Gözlerimi komodinin üstündeki oyuncak kırmızı Vosvos arabadan çekip göğsümde derin nefesler alan Barış'a baktım. Ben sırt üstü yatarken, o vücudunun yarısını üstüme atmış ve başını göğsüme yaslamıştı. Bir eli yastığın altındayken diğer eli gitmemden, ya da beni almalarından, korkarcasına sımsıkı belime sarılıydı. Gece nasıl uyuyakaldıysa öyle kalmıştı, benden ayrılsa bile birkaç dakika sonra yine göğsümdeydi. Kumral, dalgalı saçları okşanmak için fazlasıyla cezbedici görünüyordu ama Barış'a sarılmak da harika hissettiriyordu.

Dünden olsa gerek, kalbimde de omuzlarımda da büyük bir yük var gibi hissediyordum. İçimdeki ürperti yüzünden ise asla uyuyamamıştım. Burası... Burası adı bile geçtiğinde başımı önüme eğdiğim bir yerdi, değil önünden geçmek onca sene bu mahalleye bir adım bile atmamak için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Burasını reddetmek, böyle bir yer yokmuş gibi davranmak hep en basit yoldu. Fakat şimdi, kollarımda onlar tarafından saldırıya uğramış, sevdiğim adamla yıllar sonra buradaydım, defalarca titreyerek uyumaya çalıştığım yatakta yatıyordum.

Nefesimin yeniden daraldığını hissettiğimde içimde koca bir geçmiş anısı ve bunun karşısında ise koca bir dilek duruyordu.

***

"Çık!" Kapıya iteklerken göğsüne vurduğum ellerimi canı yanmasına rağmen tutmaya bile çalışmıyordu. Tuttuğunda daha çok sinirleneceğimi biliyordu çünkü.

"Çık! Nereden geldin, niye geldin hayatıma, bilmiyorum! Umurumda da değil! Çık artık! Buradan da, kalbimden de, zihnimden de... Duydun mu beni Barış Erçağ?!"

"Duydum ve inan bu da benim umurumda değil Eylül! Ben sana söz verdim!" Hırsla arkamı dönüp aldığım ve suratına değil, yan kapıya çarpan yastıkla yetinmedim ve komodinin üstündeki ilaç içtiğim bardağı da ona attım. Bardak, yüzünü korumak için siper ettiği elinde parçalandı ve parmak boğumlarından, elinin yüzeyinden kan süzülmeye başladı.

Barış elini indirip kesiklere küçük bir bakış attı ve tekrar bana döndü. Yüzü ifadesizdi, canının yandığını biliyordum fakat umursamıyordu.

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin