15. TANIDIK

97 9 58
                                    

Merhabaaaa <3

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Şaka maka cidden bir düzene girdik ve büyümeye başladık. Hatta bu bölümle birlikte 3K'ya doğru ilerler gibiyiz. Minik minik kitlemiz bile var sayılır gibi? Var var bence de...

Heyecanıma ve çocuklara ortak olduğunuz için çok teşekkür ederim.

İyi okumalar <3

***

"Canımın içleri, benim güzel ailem...

Bu mektubu şu an yüreğinizde endişe, hüzün ve belki de öfkeyle okuduğunuzu biliyorum. Lütfen sabredin, söylemem gereken şeyler var.

Hayatın bizi farklı yönlere sürükleyeceğini, bize her daim akla hayale sığmaz şeyler yaşatacağını hep okumuş ve duymuştum. Son geldiğimiz hal ve okuduğunuz bu mektup bunun en büyük kanıtı.

Duramıyorum, bu eve de bu dünyaya da sığamıyorum. İçim içimi yiyor; Barış'ım, Barış'ımız o soğuk toprakta yatarken o odadaki yatak bana batıyor, uyuyamıyorum.

Ve bu acıyı yaşamamıza kimin sebep olduğunu biliyorum.

Bu mektubu biraz da bilerek bırakıyorum. Evden kendi rızamla, herhangi bir etki ve baskı altında kalmadan ayrılıyorum.

Yamaç'ın bizden emanet olduğunun farkındayım ve aramızda bir ayrı gayrı olmadığını da biliyorum. Ama siz yine de eğer ona sahip çıkmak istemezseniz, lütfen onu sokağa değil bir yetiştirme yurduna veya karakola bırakın. Sokağa düşerse onu yine bulurlar, o ve hiçbir çocuğun bir daha sokağa düşmesini zihnim de yüreğim de kaldırmaz.

Ben, benim kalbimi sökenlerden, canımı alanlardan hesabımı sorunca ve sizi güvene alınca geri döneceğim. Yemin ederim, beni ücra bir köşede bulmayacaksınız. Eğer peşime düşme gibi bir karar alırsanız, yorulmayın. İstediğimde ortalıktan nasıl yok olduğumu biliyorsunuz. Yıllar önce becerememiş olabilirim ama bu sefer değil, bu sefer olmaz... Çabalamayın, kedi fare olmayalım koca Ankara'da...

Ha olur da yine bulursanız, o zaman ödetirsiniz bu dediklerimi :)

Doğa ve Güneş... Ulus ve Kuzey... Benim güzel ailem, olur da bir gün ölüm haberimi alırsanız..."

Güneş hıçkırıklar içinde mektubu Kuzey'e doğru iteledi, Kuzey çatık kaşlarıyla birlikte zar zor yakaladı elleri titrediği için. Kalbini kavuran yangına rağmen devam etti.

"Lütfen yaşattığım her acı için beni affedin, siz bana hep bir aileydiniz. En güzel günlerim sizinle geçti, en kötülerinde elimden tutan yine siz oldunuz. Ayrı ayrı veda edersem bu mektubu bitiremem. Zaten bu bir veda da sayılmaz.

Sizi çok seviyorum, yeminle geri döneceğim. Affedin. "

Mektubun sonuna gelmesine rağmen sakince her cümleye baştan tekrar baktı Kuzey. Okudu, sindirdi. Kağıdı sakince katladı, başını ağır ağır yerden kaldırıp şimdiye kadar hiçbir şey yaşamamış gibi kahrolan dostlarına çevirdi.

Doğa öfkeden ayaklarını sallıyor ama gözyaşlarını engelleyemiyordu. Aralarında Eylül hakkında en kıdemlisi oydu ama yıllar öncekinde olduğu gibi bunda da ne yapacağını bilemiyordu. Eylül onu sürekli kaybetme korkusuyla sınıyordu ama sınarken kendisi de öyle bir hale geliyordu ki ne tepki vermesi gerektiği hakkında hiçbir fikri kalmıyordu. Kıdem, rütbe kalmıyordu sevgisi ve korkusu karşısında. Kendi de demişti, Eylül istediğinde öyle bir kayboluyordu ki hiçbir şekilde bulamıyordu. Geçen sefer bulmaları şansın yanında Eylül'ün de ipleri bırakmasındandı. Bu sefer bırakmayacağını biliyordu.

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin