3. TEKLİF

485 49 163
                                    

Herkese keyifli okumalar <3

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 

Şarkılar;

Neşet Ertaş - Yar İmiş Meğer

Erkin Koray - Sevince

Flört - İstanbul

***

Yerin dibindeydim.

Yani en azından ben öyle sanıyordum, ta ki Barış'ın o kapıdan bana baktığını ve bana tekrar geleceğini söylemesine, üstelik dediğini her gün bıkmadan gerçekleştirmesine kadar... 

Uyuşturucuya en olmadık zamanda, panik ataklarımı geçirir umuduyla başlamış, kısa sürede bağımlı olmuştum. En nefret ettiğim şey olmasına rağmen sırf acılarımı geçirsin diye girdiğim bu yolun varış noktasının cehennem olacağını bilemezdim. Kimse beni öyle kabul etmemişti, sandığımın aksine ortamlarda sevilen biri olmamış, panik atağım yüzünden kaçmasınlar derken uyuşturucu yüzünden daha çok kaçılan kişi olmuştum. Lisenin bitiminde ise yanımda kimse kalmamıştı. Üniversiteye tüm arkadaşlarımın gittiğine an be an şahit olurken, ben orada burada biraz fazla uyuşturucu alabilmek için bahis hatta kumar oynamaya, tanımadığım fakat isminin çok geçtiği ve tehlikeli oldukları söylenen adamlara, ki bu her söylendiğinde omuz silkiyordum, borç takmaya başlamıştım. Ailemin, Doğa'nın, Güneş'in beni bu halde görmesini istemediğim için yine aldığım borçla kendime yeni bir hat almış, bir gece yarısı Ankara'ya kaçmıştım. 

Doğa, yazılımla uğraşan sevgilisi Ulus sayesinde telefonumun izini bulmuş, Güneş'i de alıp bir gece ansızın kapıma dayanmışlardı. Ellerinde hastane kayıt kağıtlarıyla beraber... O gece o evde kıyamet kopmuştu. Ulus'a neden beni bulduğu, Güneş'e neden okula gitmek yerine benimle uğraştığı, Doğa'ya ise neden benden vazgeçmediği hakkında bağırıp çağırmış, evdeki tüm alkol şişelerini bir yere fırlatmış, en sonunda yorgunluk, stres ve gerginlikten bayılmıştım.

Sabah uyandığımda ise, bir rehabilitasyon merkezinde ellerim ve ayaklarım yatağa bağlı şekilde buldum kendimi.

Doğa ve Güneş bu konuda benden asla özür dilemeyeceklerini özellikle belirtmişler, Hatice teyzelerine durumu benim küçük bir tatile ihtiyacım olduğu şekilde değiştirerek izah etmişler, eşyalarımı yerleştirmişler, başıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra gitmişlerdi.

Tedavi süreciyse beklediğimden daha iyi başlamıştı. Ana kullandığım maddenin sandığım kadar bağımlılık yapmadığını öğrendiğimde yaptığım ilk şey hastaneden bir şekilde kurtulup bağımlılık yapan başka bir madde için, belki de bulaşmamam gereken birine fazlasıyla borçlanmak olmuştu. Doğa'nın buna tepkisi, sağlam bir tokattı ama ben karşısında kahkaha atmıştım. Derdim, herkese iyileşemeyecek kadar dipte olduğumu göstermekti. 

Fakat bunu da atlattım.

Günler daha iyiye giderken, çevremdeki kimse istediğimi elime vermez aksine bana daha çok bağlanırken artık umursamamaya başlamış, bir süre sonra ise normale dönmeye başlamıştım. Doğa bana istediğim kitapları getiriyor, Güneş her hafta başrolünde aşırı yakışıklı birilerinin olduğu dizilerle dönüyordu. 

Tüm bunlara rağmen yine de aşermelerim oluyordu. Bir gün, tam da düzeldi zannettiğimiz bir gün o maddeyi yine istedim. Bu seferki çok yoğundu. Doktorlarım, bana alıştığı ve iyileşme yolunda hızlı yol kat ettiğimi bildiği için artık numaralarıma kanmadı. Kansa dahi, istediğimi vermeyeceklerini onlar da ben de biliyorduk. 

Bu seferki çırpınmalarıma kimse karşılık vermedi. Doktorlar beni ikna etmeye çalışırken, kapıda önce dehşet dolu gözlerle bakan, ona baktığımı görünce kaşları gevşeyen ve ikna edici bir şekilde gülümseyen, mavi gözlü, gözlerini ortaya çıkaran mavi kot gömleği ve kot pantolonuyla şık bir görünüme ait olan ama buraya ait olmadığı her halinden belli olan genç bir adamı görene kadar yerin dibinde olduğuma tamamen inanmıştım.

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin