Merhaba!
Artık rahata kavuştuğumuzu söylemek beni çok mutlu eder, ayrıca daha bölümü atarken 4K olduğumuzu gördüm. Bölümden sonra ağlayalım buna...
Artık Çarşambaları, saat 8'i bize ayırmanızı çok isteriz. Şimdi sizi Barış'la bırakacağım, biraz... Neyse, sizi çok sevdiğimi unutmayın lütfen🥺
Bölüm şarkısı: Orange Blossom - Ya Sidi (Özellikle son kısımlarda :()
Görüşürüz...
***
Barış'tan...
O sırada kapıdan bir ses duydum, elimdeki bıçak demeye bin şahit şeyi battaniyenin içindeki elimde sıktım ve kapıya baktım.
Nasıl oldu bilmiyorum ama o an gelen kişinin aklımdaki en büyük sorulardan birinin cevabı olduğunu anladım.
Çok büyük ihtimalle benim yaşlarımda, nasıl olduğunu anlayamasam da yüzü hem büyük bir ıstırap hem de sonsuz bir öfke ile asılmış, tüm bu duygulara rağmen gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmeden bana bakan biriydi gelen. Sesimi çıkarmadım, elimdeki cam parçasını bir an olsun gevşetmedim ve dişime göre birini bulmanın biraz olsun rahatlığını yaşadım.
Nihayet tüm bunların öfkesini birinden çıkarabilecektim.
Çenemi hafif havaya diktim ve sanki aciz bir halde değilmişim gibi üstün bir tavırla sordum. "Sen kimsin?" Oysa bir an sessiz kaldı, ben yatakta sabit şekilde yatarken yanımdaki sandalyeyi karşıma dikti ve bacak bacak üstüne atarak oturdu. İç çekti ve konuşmaya başladı.
"Tolga. İçerideki hastalardan birinin abisi, birinin ne yazık ki oğlu, diğerlerinin de korktuğu bir kişiyim. Ama seninle iyi dost olacak gibiyiz."
"Ya... Sorma. Best friend'iz artık, ellerimizi kalp yapar Instagram'da paylaşırız. Saçlarımızı uzatıp bitişik örmemizi de ister misin? Ne diyorsun amına koyayım, sen kimsin?"
Tolga, söylediklerim çok komikmiş gibi büyük bir kahkaha koyuverdi. Yorgundum, her saat başı ortaya çıkan entrikalarla uğraşacak halim kalmamıştı ve ben bütün enerjimi buradan çıkmaya harcamak zorundaydım. Bunu da onu tetikleyerek, sinirlerine oynayarak, kavga ederek yapacaktım.
Onlar benim kanımı yeterince dökmüşlerdi, biraz da sıra bana gelsin istiyordum. Ama o öncelikli davrandı ve konuşmaya başladı.
"Biliyor musun Barış, seninle aynıyız. Belki biraz renk farklılıklarımız var ama diğer açılarda seninle tamamen aynıyız. Benim yerimde kendini düşün. Böyle bir baba- Siktir et hadi onu. Güneş ve Doğa'yı düşün." Ciğerimin sıkıştığını hissettim, bir an onları nereden tanıdığını sorgulama hatasına düşecektim ama bulunduğumuz konumlara baktım. Elbette her şeyi biliyorlardı. "Onları gerçek bir kız kardeş gibi gördün her zaman, biliyorum. Onlar için, dürüst ol Barış, onlar için her şeye direnmez miydin?"
"Aynı değiliz Tolga, ben bir akıl hastasının emrine girip bir aileyi dağıtmazdım. Elbette direnirdim ama senin gibi pes edip, tüm bunlardan uzak birinin vurulmasına, ölüme gönderilmesine, sonra bir de böyle saçma bir duruma sokulmasına izin vermezdim." Duraksadım, tetikleyeceğini bile bile gözlerine bakarak devam ettim. "Ben korkak olmazdım Tolga."
Tetiklendi de, havaya yayılan elektrik kıvılcımlarını hissettim ve o gerginlikle birlikte kendi de yatağın hemen yanındaki sandalyeden kalktı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan elini bastırdığı sargı beziyle çevrili karnımdan tüm vücuduma tarifi imkansız bir acı yayıldı ve haykırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansın Ankara
Teen FictionGeçmiş, en olmadık zamanlarda kendini öyle bir gösterir ki aklınızı şaşırırsınız. Kurtuldum zannedersiniz, her şeyin geçtiğine bizzat şahit olursunuz ve işte, karşınızda tüm heybetiyle duruyordur. Geçmişten, sadece ondan kaçarak kurtulabilirdiniz. E...