7. GÜNEŞ

171 18 88
                                    

"Oldu! İşte, mahallede 2014-2015 yıllarında Gazi Mahallesi'nde ikameti olan kim varsa bu listede." Ulus listeye şöyle bir göz attığında gördüğü isimle ciddiyete büründü. Gözlerini kısıp tekrar gözden geçirdi listeyi. Gördüğü isimden emin olunca başını kaldırıp kendisine merakla bakan iki genç adama baktı. "Ve bilin bakalım, başka kim-" Ulus'un öfkeli sesini tek bir ses kesti.

Dış kapının anahtarla açılma sesi geldiğinde oğlanların üçü de, fonda kulaklarına kadar ulaşan kalplerinin sesi eşliğinde antreye baktı. 

Daha sonra birbirlerine baktılar. Hepsinin aklına kapıdaki kişi hakkında farklı tahminler gelse dahi, kim gelmiş olursa olsun sıkıntı çıkacağını o saniyelik bakışlarda anlamışlardı. 

Ulus kendisinden bile beklemediği hızda listenin kopyasını alıp bilgisayardaki tüm programları kapattı, bilgisayarın kapağını da kapatıp koltuğun altına itti, bilgisayar çantası ise çoktan koltuğun arkasına uçmuştu.

Barış ve Kuzey'in birbirine baktığı o küçük bir saniyede ikisinin de içinden aynı korku geçmişti. Bir hastane odasında tanıştıkları o iki harika kadın, şimdiye kadar konusu dahi açılmamış geçmişlerine sızdıklarını öğrendiklerinde nasıl bir tepki vereceklerdi, bilmiyorlardı. Bu bilinmezlik, kaybetme korkusuna dönüşerek kalplerini sarmıştı. 

Dönüşü olmayan bir yola girdiklerinin o üç genç adam da farkındaydı. Bu yol, önünde durmalarını sağlayacak hiçbir engeli olmayan bir yokuştu. Yokuş, uçuruma gidiyordu.

Birkaç saniye sonrasında salonun kapısından ismini aldığı gezegen tonundaki saçlar geriye savrularak göründü. Güneş, bir elini beline koymuş şekilde kapıya dayandı ve karşısındaki gergince kendisine bakakalan arkadaşlarına baktı. Sinirli olduğu için Kuzey'e bir süre sevgilim dememe kararı almıştı eve girmeden önce. 

Barış çaktırmadan rahatlamış bir nefes verdi. Aynı nefesi Kuzey tedirgince içine çekti.

Güneş hepsine tek tek bakıp "Birazdan işinizi bitireceğim." gülümsemesini yolladı, Kuzey bu öldürücü darbeyi memnuniyetle karşıladı çünkü Güneş'in gülümsemesi onun için odada ışıkların saçılması demekti. 

"Dinliyorum beyler."

Kuzey hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçti ilk olarak. Az önce yok etmek için aldığı çöpü tekrar orta sehpaya bıraktı ve Güneş'e adımlarken konuşmaya başladı. "Sevgilim, hoş geldin? Biz de tam ev temiz-" Kuzey'in konuşmasını ve adımlarını durduran Güneş'in havaya kalkmış eli oldu.

"Deneme bile. Git öteye." 

Kuzey yarım saat önce yayılarak oturduğu koltuğa bu sefer tedirgince geri çöktü ve Ulus'a hızlı bir bakış attı. Ulus mesajı alıp gülümseyerek ayağa kalkacağı sırada Güneş bu sefer ona gözlerini dikti ve başını ölümcül bir yavaşlıkta iki yana doğru salladı. 

Güneş hanesine 2 sayısını yazdırırken beylerde skor 0'dı.

"Hem 'dinliyorum' diyip hem tek kelime ettirmiyorsun baldız, ne yapalım dumanla mı haberleşelim?" Güneş minik keskin bıçaklar saçan gözlerini Ulus'tan çekmeden yavaşça tekli koltuğa ilerledi. Topuklu sesleri ahşap parkede tok sesler çıkartırken, aynı sesler üç ayrı kalpte gümbürdüyordu. Bir bacağını diğerinin üstüne atıp konuşmaya başlamadan önce alayla gülümsedi. Kuzey'in gözleri Güneş'in bacaklarına kaydı fakat kızın sesini duyduğu an tekrar ona bakmaya başladı. 

"Ha laf atarak çözmeyi düşünüyorsun bu durumu Ulus? Peki, tam şu an arama kayıtlarımda en üstte olan Doğa'yı arasam, desem ki 'Ya Doğa, sen iki haftadır evine gidemiyorsun. Ben çizimlerin için evimize geldim, bil bakalım ne buldum? Bizi, yine söylüyorum, iki haftadır türlü bahanelerle evimizden alıkoyan beyler bizim evde gizli kapaklı işler çeviriyorlarmış. Bunu da onlardan değil, büfeci Hakkı abiden öğreniyorum. Düşün samimiyeti artık... Gelip sen de bakmak ister misin?' Eminim Doğa bu haberi büyük bir zevkle karşılayacaktır. Onun da sana atacağı laflar olur elbet, haksız mıyım? Ne diyordun, duman mı?" 

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin