Merhaba...
Bölüm şarkıları:
Sena Şener – Yalnızım
Barış Diri – Derinden
Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin <3
***
Burnuma bir şey sürtündüğünde yüzümü buruşturarak elimle savuşturmaya çalıştım. Kısa bir gülme sesini belli belirsiz duydum ama uyku nedendir bilinmez beni içine çekiyordu. Birkaç saniye sonra yeniden huylandığımda gözlerimi uykuyla karışık bir sinirle araladım, görüşüm netlensin diye başımı da geri çektim. Sonra... Karşımda gördüğüm kişiyle kalbim sekteye uğradı.
"Barış?!"
Güneş ışıklarının vurduğu yakışıklı yüzü, parlayan mavileri, kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Bir elini yasladığı başıyla bana dönmüştü, diğer elinde tuttuğu saç tutamlarımı bıraktığında daha büyük güldü. "Yavrum?"
Buradaydı, yaşıyordu...
Gözlerim o kadar hızla doldu, o kadar kuvvetle boynuna atıldım ki şaşkınlıkla bir mırıldanma ancak çıktı ağzından, yatağa geri düştü. "Barış... Barış... Barış! Yaşıyorsun! Buradasın! Biliyordum, yeminle biliyordum!"
Belime düşen elini sırtımda gezdirmeye başlarken bir yandan da önüme düşen ve sakallarına yapışan saçlarımı geriye attı. Kaşları bana her bir şey olduğunda olduğu gibi endişeyle çatılmış, gözleri durumu anlamlandırmak ister gibi kısılmıştı. "Eylül, sakin... Tabii ki burada olacağım, iyi misin sen?"
O anlar aklıma geldi. Kanlar içindeki Barış, buruşmuş sigara paketi, yüzüne dolan kan, ambulans sesi, hastane kokusu, Güneş'in çığlıkları, Doğa'nın gözyaşları, Ulus'un çakmak fırlatışı, Kuzey'in küfürleri... Görüşüm bulanıklaştığında çoktan ağladığımı Barış'ın endişeli ifadesinin yoğunlaşmasıyla kesinleştirdim. "Barış... Çok kötüydü Barış, her şey çok kötüydü."
"O günleri mi gördün? Ne gördün, anlat bakayım sevgiline..." Saçlarımı severken güzel bir gülümseme kondurdu dudaklarına.
"Barış... Ölüyordun..."
"Senin uğruna mı?"
Dejavuyla sarsıldım, vereceği cevabı biliyordum, duymak istemiyordum ama sesini biraz daha duymak için yine de devam ettirdim. "Uğruma değil, benim yüzümden..."
"Senin uğruna ya da senin yüzünden... Önemi yok, içinde sen olan her şeye iyi ki-" Gözyaşlarım şiddetlendi, istemiyordum bu cevabı. Birlikte yaşamak istiyordum, gitmesin istiyordum.
"Barış, sus. Yalvarırım."
Gözyaşlarımı parmaklarıyla sildi, yüzünde dünyanın en güzel gülümsemesi vardı. Sonra dudağıma kuvvetli bir öpücük kondurdu, çölde su bulmuş gibi hissettim. İçimdeki tüm güçle öpüşlerine karşılık verdiğimde gülümsedi, başımı göğsüne yaslamadan alnıma bir öpücük daha kondurdu ve koca bir aşkla fısıldadı: "Güzel bebeğim benim... Her şeyimiz birlikte, hiçbir şey son bulmadı."
Geniş göğsünde dinlenirken konuşmaya başladım. "Neyden bahsediyorsun bilmiyorum ama içimden bir ses haklı olduğunu da söylüyor. Ama yine de... Çok kötüydü Barış, sen sakın gitme tamam mı? Yamaç'a söyleyemedim bile... Çok soğuktun, her şey sen yokken inanılmaz soğuktu. Ben sensiz ısınamam, sensiz sıcak nedir bilemem ama sen varken en dayanılmaz soğuklar bile güneş olur ısıtır, dayanırım. Ama sen yoksan... Düşünmek bile istemiyorum. Sensiz bir hayatı düşünmek istemiyorum." Dudaklarım titredi, gözlerim doldu. "Kalbin dursun, gözlerin solsun istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansın Ankara
Roman pour AdolescentsGeçmiş, en olmadık zamanlarda kendini öyle bir gösterir ki aklınızı şaşırırsınız. Kurtuldum zannedersiniz, her şeyin geçtiğine bizzat şahit olursunuz ve işte, karşınızda tüm heybetiyle duruyordur. Geçmişten, sadece ondan kaçarak kurtulabilirdiniz. E...