19. UYANIŞ

104 11 70
                                    


Merhabaaa <3

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. <3

Bölüm şarkıları;

Gaye Su Akyol – Gölgenle Bir Başıma

***

2 ay önce...

"Buluruz bulmasına da..."

"Da'sı yok Ulus, bulmak zorundayız. Onlar her kimse Barış'ı öldürdü, Eylül'e bir şey yapmamaları için onları engelleyecek olan şey ne? Bulmak zorundasın, geçen sefer nasıl bulduysan bu sefer de bulursun."

Ulus önce dibinde ona yalvarır gibi bakan sevgilisine, sonra yatakta sessiz gözyaşları döken Güneş'e ve kıpırdanan dudaklarına inat bir put gibi duran Kuzey'e baktı. Daha sonra başını kaldırdı, tüm odaya göz gezdirdi. Buram buram anı kokan odanın sahipleri artık yoktu, biri soğuk toprağın altında, diğeri ise onun yanına gitmek için bir bilinmezliğe gitmişti. Tekrar sevgilisine bakıp başını salladı ve Doğa'nın odasına ilerledi.

Bilgisayarı oradaydı.

Eylül telefonunu büyük ihtimalle kapatmıştı, yine de kapalı olduğunda bile acil durumlar için kullanılabilen telefon firmalarının geliştirdiği bir sistem vardı: Telefonunun GPS'i bulunabiliyordu. Aklına ilk gelen o oldu, polislerin kullandığı ve kendine de kurduğu GPS sistemine girdi. Daha önceki yaşananlar sebep olsa gerek, dostlarındaki tüm cihazların IP adresleri Ulus'ta kayıtlıydı. Bunun birbirlerine duyduğu güvenle alakası yoktu, sadece bir şey olduğunda yardım istemek yerine kendileri halletmeye alışmışlardı. İlla bir sebep arayıp kendi vicdanını rahatlatmak istediğinde ise bahane olarak Eylül'ün yıllar önceki kaçışını gösteriyordu. "Eğer bir daha böyle bir şey olursa," demişti Ulus, onu Eylül'ün telefonunu karıştırırken gören Doğa'ya. "Yani, biliyorum iyileştiğini ve zaten biz de izin vermeyiz ama tekrar riske atmayacağım."

Fakat Ulus'un unuttuğu bir nokta vardı ki Eylül de en az onun kadar geliştirmişti kendini ve şimdi Ulus'un bilgisayar ekranında gördüğü "İstenen IP adresi bulunamadı." uyarısı bunun en büyük kanıtıydı.

Bir an duraksadı, sonra sinirle derin bir nefes verdi. Aklına aynı anda birçok çözüm gelirken zamanında bu işe girdiğinde bugünleri göreceğini hiç düşünmemişti. Ne kodlama hataları, ne problemler çözmüştü ama Eylül, şu ana kadarki en zor kodlama problemini bile sollayacak gibiydi. Doğa'nın odasına da kurduğu çalışma masasındaki büyük bilgisayar kasasını ve diğer iki monitörü de açtı ve onları beklerken mırıldandı.

"Peki madem bebe, bir kere daha düşelim peşine."

***

"Yok anne, bir şeye ihtiyacımız yok. Kimse gelmedi Barış'ın tarafından, sen de düşünme yok perşembesiymiş yok kırkıymış yok bilmem neyiymiş, zaten canımız burnumuzda." Kuzey omzuyla kulağı arasına sıkıştırdığı telefonuyla konuşurken elindeki tepsiyle içeri girdi. "Eylül mü?" Odadakilere baktı, Güneş eliyle yastık yapıp gözlerini kapattığında Kuzey derin bir nefes verdi ve Güneş'in demek istediği şeyi dedi annesine. "O uyuyor anne. Boşver şimdi, ben biraz daha zaman geçince konuştururum sizi. Tamam anne, söylerim selamını. Hadi görüşürüz, dikkat edin siz de." Kuzey yatağın başına geldiğinde başını dikleştirdi, telefon vücudundan yatağa düştükten sonra elindeki 4 kupa kahve ve taze sıkılmış portakal suyuyla dolu tepsiyi odanın ortasına bıraktı.

Ulus bilgisayarlarını salona taşımıştı, yemek masasının bir ucu monitörler ve kablolarla doluydu. Diğerleri günün çoğu vaktinde şehirdeki tanıdıklarından bir haber almaya çalışırken o bilgisayar başında habire uğraşıyordu.

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin