Merhabaaa <3
Geç kaldığımız için üzgünüm. Kapağımızı beğendiniz mi? Tekrardan İlkem'in eline sağlık demek istedim. O kadar bizlik oldu ki...
Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. <3
Bölüm şarkıları:
Karsu – Bırak Beni Böyle
Nova Norda – Kuzeye Kaç
Emre Nalbantoğlu – İhtimal
***
"Buraya gelmemeliydin Tolga." Bakışlarımı bir an olsun ondan çekmedim ve etrafı süzmesini bırakıp bana dönmesini bekledim. Korkuyordum çünkü evimdeydi ama bir yandan da güvendeydim. Güneş beni gördüğünden beri tek kelime dahi etmese de şimdi Tolga'nın tam karşısında oturduğumuz koltukta elimi tutmuştu. Doğa ani bir atakta Tolga'ya en hızlı gidebilecek bir konumdayken, Ulus bir adımda önüme geçecek yakınlıkta, çaprazdaki tekli koltukta bacaklarını yaymış ve Tolga'ya "Burası bizim." der gibi bakıyordu. Kuzey'se hemen arkamda, iki elini koltuğa dayamış ve Tolga'dan bir an olsun gözünü ayırmıyordu.
Bire karşı beş.
Gözüm olduğumuz duruma rağmen bir an Barış'ı aradı. Şu anda Tolga'nın yerinde Barış'ın oturmasını, her zamanki eğlencelerimizden birini yapıyormuş da aslında Barış'ı yargılıyormuşuz gibi mahkeme salonu kurmayı o kadar istiyordum ki. Büyük ihtimalle Doğa kar maskesini başına geçirir ve cellat rolüne girer, Güneş içerideki bornozunu hakim cübbesi niyetine üstüne geçirirdi ve hepimiz ciddi olmaya çalışırken kahkahalarla bu oyunu sürdürürdük.
Şimdiyse tüm bu kahkahaların yerini korkular, öfkeler, hayal kırıklıkları ve büyük bir sessizlik almıştı.
Canım yanıyordu.
"Neden ki? Sen beni bir barda bırakıp arabamla birlikte gitmedin mi? Peşine düşmeyecek miydim?"
Gerginlikle elimdeki ince ve yumuşak eli sıktım, Güneş baş parmağıyla elimin üstünü hafifçe okşadıktan sonra omuzlarını dikleştirdi ve bakışlarını Tolga'ya dikti.
Ulus'la Doğa aynı anda öksürerek boğazlarını temizlediklerinde Tolga onlara bir bakış atıp dudaklarını alayla kıvırdı. "Evine ve arkadaşlarına kavuşmuşsun Eylül, sanki sana kötü davranmışım gibi..." Daha birkaç gün önce vurduğu dudağım sızladı, defalarca tekmelediği kemiklerime kramp girdi. "Bana düşmanmışım gibi bakmalarına bakarsak da... Kavuşur kavuşmaz anlatmışsın yaşadıklarımızı."
Kaşlarım çatıldı, sadece onu bırakıp gittiğim için mi bu kadar öfkelenmişti? Ve sadece öfkelendiği için mi bu kadar alçakça konuşuyordu? Hep böyleydi sevgilim, dedi Barış odanın köşesinden. Seni uyardım, dinlemedin. O hep böyleydi.
Tolga'nın hastalıklı olduğunu sana hep söyledim.
"Sen önce o kelimelerine bir dikkat et." Ses tam üstümden, bir elini artık koltukta değil omuzlarımda tutan Kuzey'den geldi. "Evimizde kimseyle öyle konuşmaya hakkın yok senin. Düzgün konuş, yoksa emin ol konuşturmasını çok iyi biliyorum. Öğrendim, hepimiz öğrendik." Kuzey'in sesi ben yokken ne hale düştüklerini anımsatacak kadar katı ve duygusuzdu. "Sayende öğrendik, Tolga."
Ellerimde bir hareket hissettiğimde bu sefer ben Güneş'in daha da belirginleşen gerginliğini hissettim. Kuzey'in konuşmasından sonra yüzüne bir gülümseme daha konduran Tolga, bu hareketi hissettiğinde Güneş'e yukarıdan bir bakış attı ve bakışlarını tekrar Kuzey'e çekti, usulca kalkan çenesi üstünlüğünü belli etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yansın Ankara
Teen FictionGeçmiş, en olmadık zamanlarda kendini öyle bir gösterir ki aklınızı şaşırırsınız. Kurtuldum zannedersiniz, her şeyin geçtiğine bizzat şahit olursunuz ve işte, karşınızda tüm heybetiyle duruyordur. Geçmişten, sadece ondan kaçarak kurtulabilirdiniz. E...