24. SOKAK

159 11 54
                                    

Merhabayın <3

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Bölümden sonra Instagram ve Twitter'da görüşelim.

Instagram: nedenelfcim | yansınankaraofficial

Twitter: nedenelfcim | #yansınankara

İyi okumalar <3

Bölüm şarkısı: Mary Jane - Tövbe

Ben ve Benim Gibi Çocukların Hakkında

***

Zordu.

Başarmıştım başarmasına ama işte zordu.

Kulaklarımda o iki çocuğun ağlama sesleri, bana küsmesine rağmen gözlerinde sonsuz bir merhamet taşıyan annem, onun boynuna urgan ipi geçiren Adem'le o kabustan kalkıp da bir şeyler başarmaya çalışmak zordu.

İçimde bir şeytan tarafından atılmış güvensizlik tohumları, üstelik bu güvensizliğin Eylül hakkında olması, daha zorlayıcıydı. Ona duyduğum bu kırgınlıkla yine ona gidiyordum. Karşısına çıkacaktım, tüm bunların hesabını sormasam bile yanıma girip yine bu dünyada en sevdiğim insanın boynunda saklanacak, uzaklaşmak isteyecektim.

Ama zehirlenmiştim de.

Tenimin sürekli bir ter tabakası altında olduğunu, ilk anlardaki gibi şiddetli olmasa da bir titremenin vücudumu sardığını, ağzımın içinin kuruduğunu hissedebiliyordum. Çok agresiftim, en ufak şeye tahammülüm yoktu, sinir uçlarımın hassaslaştığını hissedebiliyor, muhtemelen uyuşturucudan dolayı enfeksiyon kapmaya ramak kalmış yarama her temasta inliyordum. Canım yanıyordu, vücudum hem ateş içindeydi hem de donuyordum.

Yine de... Dayanıyordum, dayanacaktım.

Sokaktaki ilk 3 haftam sokakta beni kimsenin bulamayacağı şekilde saklanarak geçti. Eylül'e gidemezdim, karşısına böyle çıkamazdım. Beni tedavi ettireceğinden bir an olsun şüphe duymamıştım zaten ama... Utanıyordum. Çok fazla utanıyordum. Beni hala ölü biliyor olmasının ağır olduğunun da farkındaydım ama o da biliyordu ki bu zehri kanıma almaktansa ölmeyi tercih ederdim.

O benim Eylül'ümdü, tertemiz bir şekilde tanışmamıştık belki ama ben ellerimle sarmıştım onun her yarasını. Beni gör demiştim, kalbini açmıştı. Bana güven dediğimde hayatını bana sunmuş, beni dinle dediğimde varını yoğunu bana vermişti. Gözlerimin içine bakmış, elleri çoğu zaman bebeğiymişim gibi hassasiyetle saçlarımda ve yüzümde gezinmişti. Bir bakışıyla dünya bana aitmiş gibi hissettirmiş, başka bir zaman başka bir bakışla zaten güzelliğiyle dolu aklımı başımdan almıştı.

Ben deseniz, zaten emrine amadeydim.

Şimdi onun karşısına, onun atlattığı ve sarılan yaralarının bir yansıması olarak çıkmak benim en büyük utancım olurdu. İlk işim bu zehri vücudumdan atmaktı. Gözlerimi her kapattığımda sanki gerçekten görüyormuşum gibi canlanan gülümsemesinin solmaması için buna mecburdum.

Şüphesiz hepsinden bile zor olan kısmı sevdiğim kadına duyduğum hasretti.

İçim acıyordu, her şeyi geride bırakıp Eylül'ümle dünyanın en sevgi dolu hayatını yaşayacakken, bunun için tüm emeklerimi sarf etmişken, başarılı bir işim varken şimdi dipte olmanın acısını içimde yenemiyordum.

Sokaktaki 6. haftamda ölmeyi denedim.

Yoksunluk çekiyordum ve bunu yaşadığım için kendime o kadar küfrediyordum ki, daha fazla katlanamayacağımı o an anladım.

Yansın AnkaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin