En kısa sürede düzenleyeceğim. İyi okumalar:)
Dondurmamdan bir kaşık aldım. O kadar lezzetliydi ki. Gözlerimi kapatarak ağzımdaki o enfes çilek tadını doya doya çıkardım.
"Bu sefer böyle yapmana aldanmayacağım." Açtığım merak dolu gözlerim karşımdaki abime yöneldi. Kaşığını dondurmasının içine daldırdı. "Çilekli çok güzelmiş gibi davransan da kakaolu ondan daha güzel."
Bu çocuksu tavrı beni güldürdü. Kaşığımı kasenin içine bırakırken, "Bana göre çilekli güzel olsa da sana göre kakaolu daha güzel olabilir. Bu olağan bir şey abi. Herkesin zevki farklıdır." dedim.
"Herkesin zevkli farklıdır değil mi?" Abim dondurmasından bir kaşık daha aldı. "Gerçekten de öyle." Uzattığı düşüncesiyle dondurmamı yemeye yoğunlaştım. "Herkese kendini beğendirmek imkansız gibi bir şey. Sen de buna katılıyor musun kardeşim?"
"Tartışılır."
"Tartışılır mı?" diye itiraz etti. Ses tonunu normalin bir tık üstüne çıkardı. "Lütfen Mahperi, herkes nasıl farklıysa zevkleri de o kadar farklıdır. Bunu yargılamaya ise kimsenin hakkı yoktur."
Kaşığımla saniyelik onu gösterdikten sonra tekrar dondurmanın içine daldırdım. "Sen ve senin acayip düşüncelerin. Görüşmeye görüşmeye unutmuşum bu düşüncelerini. Zannedersem sosyal medya kullanmamanın sebebi de buydu."
"Sen ne kadar katılmasan da öyle." Bitirdiği kaseyi önündeki masaya bıraktı. Kanepede geriye yaslanırken özgüveninin yerinde olduğu belli oluyordu. Kambur duran ve kafedeki herkesten saklanmaya çalışan benim aksine. "Sosyal medya tam bir çöplük. İnsanları etkileyen ve hepsini aynı modele çevirmeye çalışan bir platform."
Sadece nefesimi seslice dışarıya verdim. O ise ilgisizliğimi umursamayıp garip düşüncelerini dökmeyi sürdürdü.
"Kendine bir baksana. Sen bile o modele uyamadığın için kendini kötü hissediyorsun. Kendini insanlara göstermekten çekiniyorsun."
"Hiç de öyle değil."
Karşı çıksam da görüntüm gözlemlerinin doğru olduğunu bas bas bağırıyordu. Kaseyi parmağımla önümden uzağa iteledim.
"Daha yemek ister misin? İstemen yeter, bir kase daha sipariş edebilirim."
"İstemiyorum."
Canım sıkılmıştı. Dediklerini halen saçma buluyordum. Ama o kriterlere uymadığımdan kendimi buradaki insanlardan daha aşağı görüp, saklamaya çalıştığım bir gerçekti.
"Sen nasıl istersen." Dedi, ona özgü yumuşak tınısıyla. "Ben uğramayalı baya şey değişmiş."
"Abi sen uğramayalı bir yılı geçti. Her şeyin aynı olmasını nasıl beklersin?"
Sitemim üzerine imayla gülümsedi. "Her şeyden kastım sendin. Bir sene önce buraya geldiğimde senin normale döneceğini düşünmüştüm." Omuzlarını kaldırıp indirdi. "Ama hiçbir şey değişmemişti. Ne yalan söyleyeyim, seni yine aynı bulacağımdan korkuyordum." Dudak kıvrımları yanağına doğru genişledi. "Fakat değişmişsin. Şu saçma kazayı atlatmana sevindim."
"Saçma kaza mı?" dedim, sinirle. "Senin saçma dediğin şey benim bacaklarıma mal oldu."
Telaşa kapılırken ellerini iki yana salladı. "Yanlış anladın. Kesinlikle senin için çok zor olduğunu biliyorum. Ağzımdan bir an öyle çıktı. Özür dilerim." Sakinleştiğimi fark etmesiyle ağzında yuvarladığı kelimelerin hızı yavaşladı. "Ama Mahperi sence bu ömür boyunca tutmaya değecek bir yas mı?" dedi, çekince içerisinde. Tepkimi incelerken korka korka konuşuyordu. "Dört seneni verdin. Dahasını da verecek misin? Bu hayattan kopup gitmeden önce neden onun tadını çıkarmıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şşşt, Anda kal prenses
ChickLitMükemmel arkadaşlara ve istediği her şeye sahip olan bir genç kız. Hayallerindeki üniversiteyi de kazanmasıyla sevincine diyecek yoktur. Ta ki geçirdiği kazaya kadar. Artık yürüyemiyordur, tekerlekli bir sandalyeye mahkum kalmıştır. Hayata küsen gen...