Telefon kamerasından yüzüme baktım. Makyaj yaptığım belli olmuyordu. Saçımı da salık bırakmıştım. Bugün için sade olmak istiyordum. Saat ise 19:25'di. Kapatıp kucağıma bıraktım. Evin içinde dolanan sabırsız bakışlarım, babamın meraklı bakışlarıyla çakıştı. Konuşmamış olsa da, 'sen yine ne işler çeviriyorsun kızım!' diyordu, sessiz duruşunun altında. Elimle saçımı düzeltirken neden zamanın bu kadar yavaş ilerlediğini sorguladım kafamın içinde. Telefonumun ekranına baktığımda 19:27 olduğunu gördüm.
"Arkadaşınla buluşmak için biraz geç bir saat değil mi?"
"Değil mi?" diye karşılık verdim heyecanla. "İnan baba, ben de aynısını söyledim. Ama ertelemeyeceği kadar önemli bir işi varmış."
Önemli iş yalanını şimdi uydurmuştum. Babamın, bu saatte Korel'le dışarıya çıkmama izin vermesi ihtimal dışıydı. Mutfakta gördüğü sahneyi hala unutmamıştı, hatta bir daha Korel'i eve çağırmamamı bile istemişti. Telefonun titreşmesiyle hızla telefonun ekranına baktım.
053......: Seni bekliyorum
"Arkadaşım gelmiş. Ben kaçtım."
Tekerlekleri hareket ettirecekken babamın da hareketlendiğini fark etmemle telaşla, "Nereye?" dedim.
"Kapıya kadar sana eşlik edicem."
Ellerim paniğimi yansıtan bir şekilde iki yana sallandı. "Ne gerek var ki! Ben kendi başıma gidebilirim."
"Yine de..."
"Gerek yok babacığım." Yanına kadar sandalyemi sürmüştüm. "Seni öpmem için yanağını uzatacak mısın?" Eğilmesiyle yanağına bir öpücük kondurmuştum. "Geç olmadan geleceğim. Ve dikkatli olacağım."
"Bir şey olursa da direkt beni arıyorsun."
"Şüphen olmasın." Ciddiyetim gülümsemeyle bozulurken elimi havaya kaldırdım. "Görüşürüz babacım."
Kapıdan çıkmamla köşede park edilmiş arabanın farları yandı. Oraya doğru ilerledim. Sürücü tarafından Korel'in çıktığını görebiliyordum. O da benim gibi sade giyinmeyi tercih etmişti.
"Tekrardan merhaba." Dedi.
Tedirginliğini anlayabiliyordum. Ne hoş! Tek tedirgin hisseden ben değildim demek ki. "Merhaba." Dedim, aptalca bir gülümseme eşliğinde.
Arabanın kapısını geriye itti. "Sana yardım edebilir miyim?" dedi.
Fazla kibar haliyle sesli gülmemi tutamamıştım.
"Bakıyorum, çok kibarsın."
Alay içerisinde sarf ettiğim sözler ortamdaki gerginliği silip süpürmüştü.
Korel de seslice gülerken, "Değil mi?" diye katıldı bana. "Nedense fazla gergindim. Alt tarafı bir yere gideceğiz."
"Aynen. Alt tarafı Barlas'la senin özel yerini görmek istedim."
İmayla yüzüme baktı. Ama bu bakışı beni daha çok gülümsetiyordu. "Kusura bakma, bu gece bu adı fazlasıyla kullanacağım. Şimdiden sana belirtmiş olayım."
"Desene bu gece sinir krizi geçirmezsem iyidir." Sandalyeme doğru eğildi. Aklına bir şey gelmiş gibi durdu. Kafasını kaldırdı ve "Seni kucaklamamda bir sorun yok, değil mi?" dedi.
"Başka nasıl arabaya binebilirim Korel?"
Hak verircesine kafa salladı. Beni ön koltuğa koymasıyla koltuğun kenarından güç alarak oturuşumu dikleştirdim. Emniyet kemerini takarken o da yan koltuğa geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şşşt, Anda kal prenses
ChickLitMükemmel arkadaşlara ve istediği her şeye sahip olan bir genç kız. Hayallerindeki üniversiteyi de kazanmasıyla sevincine diyecek yoktur. Ta ki geçirdiği kazaya kadar. Artık yürüyemiyordur, tekerlekli bir sandalyeye mahkum kalmıştır. Hayata küsen gen...