O t u z D ö r t: " Eski eskide kalmalıydı. Eskinin anılarını..."

122 14 1
                                    

Günlerim gittikçe yaklaşan sınavın kaygısıyla geçiyordu. Her dershane çıkışı Korel'le karşılaşmak ise rutine bağlamıştı. Onu gördüğümde artık şaşırmıyordum. Yanından geçtiğimde peşime takılmıştı.

"Nasıl geçti?" dedi.

"Sana ne." dedim.

Tüm terslemelerime aldırış ettiği yoktu. Bitmeyen bir inatla benimle konuşmaya çalışıyordu. Tekerlekleri döndürürken etraf, ondan daha ilgi çekiciymiş gibi davranıyordum.

"Geçen bir arkadaşla oturuyordum. Sonra aklıma şey geldi."

"Aklına ne geldiğinden bana ne!" diye mırıldandım, ağzımın içinden.

Ben hiç konuşmamışım gibi devam etti. "Ben neden üniversite okumuyorum? Mahperi bile başlamaya cesaret ediyorsa benim eksik olan tarafım ne?"

Mahperi bile mi?

İlgisiz görünmeyi boş vererek ondan tarafa baktım. Fevrilik dolu sözler döküldü dudaklarımdan. "Kitabın kapağını açmak yerine benim peşimden koşturuyor olman olabilir."

Büyük bir sevinçle bana döndü. Ben kime konuşuyordum! Alaya almalarımı gram duyduğu yoktu. "Öyle bir tarafım olmadığına göre ben de başlayabilirim. Ve senin de bildiğin gibi bunun için sınava hazırlanmam gerek."

Sanırım konuyu nereye getireceğini anlamıştım. Yüzümü buruştururken, "Ah, lütfen. Onun devamını getirme." dedim.

Sanki, ona 'söyle' diye tezahürat yapmışım gibi istekle konuştu. "Bana ilham veren sen olduğun için senin dershanene yazıldım."

Kafamı diğer tarafa çevirdim. "Bunu diyeceğini biliyordum." Sinirime engel olmaya çalıştım. Artık Korel'e daha fazla maruz kalacağım ihtimalini düşünmemeye çalıştım.

"Bu kadar sevinmene gerek yok Mahperi."

"Kes sesini!" Tekerlekleri döndürmeyi bıraktım. İşaret parmağımı havaya diktim, keskin ve öfkeli bakışlarım ise ondaydı. "Git artık. Yarın dershanede yeterince sana katlanacağım zaten. Bugünlük beni rahat bırak bari."

"Haklısın. Yarın tüm gün beraberiz." Tüm gün kelimesine takılmıştım. Elini havaya kaldırırken ben kaşlarım çatık yüzüne bakıyordum. "O zaman yarın görüşürüz."

"Tüm gün mü?" Çoktan bana arkasını dönmüştü. "Artık hayal kurmayı kes Korel!" Sözlerime tek bir karşılık alamamıştım. Umursamazlığıyla çekip gitmişti yanımdan. En azından şu an ondan kurtulmuş olmam iyiydi. Ama hala kendimi öfkeli hissediyordum. Korel'in bana bu kadar yakın olması beni sadece yoruyordu. Hissiz, etkilenmeyen biri gibi davranmak beni negatif bir hale sokuyordu.

Kalan yol boyunca düşünmüştüm.

Dershanede Korel'e nasıl bir tavır sergileyeceğimi, bu durumdan nasıl etkileneceğimi.

Sınav yeterli bir sorun değilmiş gibi Korel çıkmıştı bir de.

"Ben geldim baba." dedim, kapıyı arkadan kapatırken.

Bilgisayarından saniyelik gözünü ayırıp bana baktı. "Hoş geldin." Bu kadardı. Yine bilgisayarındaki işe gömülmüştü. Bu aralar çok yoğundu. Bir ara onla bu konuyu konuşmam gerekiyordu. Ama bugün olmazdı. Bugün üzerine düşmem gereken başka konular vardı.

Odama kendimi attığımda çantam da dağınıklığın arasına katılmıştı. Bedenimi sandalyeden aşağıya kaydırdım. Kafam sandalyeye değince durdum. Gözlerimi kapadım.

Şşşt, Anda kal prensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin