O n S e k i z:"Sana bir sır vereyim mi? Fazla uzağa bakıyorsun. Oysa ki..."

206 24 4
                                    


Uzun bir zamandan sonra tekrar merhabaa. Hikayemi biraz ihmal ettiğimin farkındayım. Ama üniversite, vizeler derken buraya pek vakit ayıramadım. Bundan sonra daha düzenli bölüm atmaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim:)


Saçımı sıkı bir atkuyruğu yaptıktan sonra sandalyemi odamın dışına doğru hareket ettirdim. Pencereden gördüğüm kadarıyla hava bugün aşırı mükemmeldi. Ve bu havada odamda tıkılı kalmak istemiyordum. Koridordan geçerken de asansörden inerken de kimseyle karşılaşmamıştım.  Çalan kapı ziliyle durdum. Aklıma gelen biri olmamasıyla kimin geldiğini öğrenmek için salonun ilk sağına döndüm ve şahit olduğum yüksek kahkaha sesleriyle bir kez daha durdum. Tepkisizce ilerimdeki Korel'in de dahil olduğu grubu izliyordum.

Korel'le selamlaşan tek tek yanımdan geçerken görünmez olduğum sonucuna ulaşmama az kalmıştı. 

"Selam Mahperi."  

Poyraz'ın sesi dikkatimi önümdeki bedenine çekti. Gülümseyen yüzü bende de bir gülümseme yaratmıştı. "Selam." dedim, şaşkınlığımı gizleyemeden. "Hayırdır? Evime akın eden bu kalabalık da neyin nesi oluyor?"

Bu sorumu anlamlandıramamışçasına, "Sen davet ettin ya?" dedi.

"Ben mi?"

"Son yirmi dört saatte hafızanı falan mı kaybettin?" Korel'in neşeli çıkan sesi ve sırıtması sinirimi bozuyordu. Evime dalan kalabalığın ise ondan kaynaklı olduğu artık netlik kazanmıştı. "Göktuğ'un olayı mezunlar buluşmasını bozunca evinde küçük çapta bir parti düzenleyeceğini söylemiştin ya bana."

Kafamı yana eğerken, "Ben mi öyle demişim?" dedim, inanamazca. Saf saf kafasını aşağı yukarı salladı. "Hadi ya! Ne zaman söylemişim acaba?"

"Dün dışarıda buluştuğumuzda?"

"Buluştuğunuz da mı?" Araya bir tane daha şaşkın ses eklenmişti. Pervin'e kaydı gözlerim. Hayal kırıklığına uğradığı anlaşılan gözleri dikkatlice Korel'i odağına almıştı. 

Korel'in sırıtmasından hiçbir şey eksilmezken ikinci kez o sinir bozucu bulduğum kafa sallama hareketini yaptı.  

"Yok öyle bir şey." diye atıldım hızla. Korel'e göz kırpmadan bakarken neyin peşinde olduğunu düşünüyordum. Bana doğru ilerlemesiyle öne doğru eğilmiş olan bedenimi dikleştirdim. Bu hareketim onu durdurmazken arkama geçmiş, sandalyemi hareket ettirmeye başlamıştı.

Bu kez cevap vermesini umarcasına tekrar ettim sorumu. "Ne oluyor burada?" 

"Az önce cevapladım ya. Duymadın mı?"

"Yalan olan açıklamandan bahsediyorsun herhalde?" Kanepelerde oturacak yer kalmamıştı, salon ise tıklım tıklımdı. "Lütfen, o partideki herkesin burada olduğunu söyleme!"

"Yok canım." dedi, abartılı bir şekilde. "Sadece bizimle aynı senede mezun olanları çağırdım."

Sakince yüksek sesli konuşma ve gülüşme seslerini dinledim. Bakışlarımı yerden ayırmadım konuşurken. "Odama çıkmak istiyorum."

"Kaçmak mı istiyorsun yani?" Dilim dişimin arasındaki yerini alırken gözlerimi yukarıya doğru kaldırdım. "O kadar kolay değil. Unuttuğun sevgili arkadaşlarını hatırlama zamanı."

Dünkü cevabıma atıfta bulunmasıyla, "Odama çıkar beni." dedim, emredercesine.

"Ben de hayatta olmaz dedim. ....  O da mı burada?" Keyifli olduğunu düşündüğüm bir kıkırtı döküldü dudaklarından. "Bir sonraki Göktuğ'un kim olacağını buldum bile." Kanım donarken kafamı arkaya doğru çevirdim. Sadece kolunu görebiliyordum. "Sen bile şimdiden heyecanlandın değil mi?"

Şşşt, Anda kal prensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin