O t u z İ k i:"Beni çok özledin sanırım."

150 20 3
                                    



Önümdeki soruyla bakışalı rahat rahat yarım saat oluyordu. Matematikten gram anlamayan bir dilcinin önüne de problem konulmazdı ya. Hocadan tarafa baktım. Bir kızın masasına eğilmiş, bir şeyler anlatıyordu. Ofladım. Dilcilerin matematik bilmesine gerek yoktu bence. Zilin kurtarıcı sesiyle test kağıdını çantaya sıkıştırdım. Bir değişiklik yaparak sınıftan dışarı çıktım. Bulduğum bir köşede telefona girerken ekranı annem arıyor yazısı kapladı. Gözlerimi devirdim. Niye arıyordu? Aklıma dün benim karşımdaki üzgün, kırılgan halleri geldi. Hissettiğim vicdan azabıyla aramayı onayladım."Mahperi. Ne yapıyorsun kızım?"

Gözlerim koridordaki öğrencilerde dolaşırken, "Hiç." diye yanıtladım. "Dershane vardı. Ona geldim."

"Akşam bize gelsene."

Kaşlarım yukarıya kalktı. Adam amcanın olduğu eve geleceğimi ciddi ciddi düşünüyor muydu? Tamam, eskiden seviyor olabilirdim ama şimdi kendisinden tam anlamıyla nefret ediyordum. Annemin aklına girmiş, ailemizi dağıtmıştı. Doğrusu, annemin de kolay kandırılacak bir kadın olduğunu düşünmüyordum ama Adam amca varken anneme toz konduracak değildim.

"Halletmem gereken dersler var ya. Pek gelebileceğimi sanmıyorum."

"Mahperi, sen ve ders, ciddi misin?"

Annem hala ne kadar ciddi olduğumu anlamamış gibiydi.

"Gayet ciddiyim. Bu sene o sınava giriyorum ve üniversiteye başlıyorum."

Birkaç saniye sustu. Konuştuğunda sesini alçaltmıştı. "Akşam yemeğinde bunları konuşalım mı?"

Lafı ağzımda geveledim. Gelmek istemiyordum. Ama annem altımdan girmiş, üstünden çıkmış, beni zorla yemeğe gelmeye ikna etmişti. Dershane çıkışı kara kara düşündüm, oraya gitmemek için neyi bahane edeceğimi. Eve gelince ise babam, annemle konuştuğunu belli edercesine atmıştı beni evden. Evin önünde beni bekleyen arabayı görmemle annemin göndermiş olduğunu tahmin etmek güç olmadı. Muhtemelen Barış'ın da orada bulunacak olması tek tesellimdi. Elimden geldikçe Adam amcayla muhattap olmamaya çalışacaktım.

Fatma abla yerine geçen yeni hizmetçiye, "hoş buldum" cevabını vererek araladığı kapıdan girdim içeriye. İfadesiz yüzüm salona girmemle gördüğüm kalabalık yüzünden mahkeme salonu denilen bir ifadeye dönüştü. Biricik kızıyla geçirmek istediği akşam yemeğinde Korel ve ailesi ne alakaydı yani? Beni görmesiyle hızla kanepeden kalkarak yanıma geldi. Kollarını bana sararken fısıldadı.

"Onların geleceğinden haberim yoktu. Adam çağırmış."

"Önemli değil." diye mırıldandım.

"Geleceğini haber verseydin keşke."

Adam amcanın bana iğneli gelen sözleri üzerine kibirle gülümsedim. "Anneme ait ev, bana da ait demektir. Kendi evime gelirken de senden izin alacak değilim herhalde.

Dişlerini gösteren bir gülüş sergilerken kafasını misafirlerine çevirdi. "Küçük hanım hala beni kabul etme sorunu yaşıyor da. Evi de terk ettiler."

Dudağımı ısırarak kafamı aşağı eğdim. Bu adam ciddi ciddi kaşınıyordu. Anneme "Babam varken seçtiğin eşe bak!" dercesine bir sitemle baktım. Aramızı düzeltmek istercesine, "Şaka yapıyor sadece." Dedi.

"Böyle mi şaka yapılırmış? Kaç yaşına gelmiş, şaka yapmayı da ben öğretecek değilim herhalde." Ağzımın içinde söylenmemle Adam Amca'yı kendime iyice düşman yapmıştım. Yemek yerken bile ters bakışlarını benden esirgememişti. Sanki ben de çok meraklıydım, onun sahte misafirperverliğine. Çatalı ağzıma götürürken Korel'le göz göze geldim. Adam amca sağolsun, onun burada olduğunu hatırlamamıştım bile. Ama aynı masada oturuyorduk, aynı yemeği yiyorduk. Kalbimde varlığını gösteren sızlamayla gözlerimi kaçırdım. Unutmak istediğim birisiyle bakışmayacaktım. Yokmuş gibi davranacaktım. Annemin çatalındaki makarnayı Adam amcanın ağzına uzattığını görünce ufak bir öksürük krizi yaşadım. "İyi misin?" diyen anneme, "Boğazımda kaldı." Dedim. "Bir lavaboya gideyim ben."

Şşşt, Anda kal prensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin